18

22 3 0
                                    

Boydan boya sayısız kum taneleri sarıp sarmalamış. Silkelense de inatla yapışmaya kararlı tanecikler, düşmemeye direnecekler. Her birinde binbir yaşanmışlık var. Ağırlığını taşıyamadığı için kaplumbağa olma yolunda ilerliyordu. Düştüğü çukurdan dışarı çıkmasını engelleyecek tonlarca ağırlık. Her hamlede sırtındaki ağırlıkları hisseder ve çukurun dibine gömülür. Gece uyumadan önce, sabah gözlerini açtığı anda belirmese keşke zihninde. Şimdiki kadar canlı gelmeyecek o renkler. Geçeceği bilinir ama silinmiyor işte hep iz, her yer iz. Her bir kum taneciğini sahiplerine vermekte mi gizliydi kurtuluşu? Her şeyi kelimesi kelimesine, noktasından virgülüne kadar kaydeden zihin bu boşluğu kaldırabilecek miydi? Belki de sadece çoktan alıştığı ile kalmıştır insanoğlu. Bir boyutun karanlık bir köşesinde sonsuzluğa göz kırpmayı umuyordu. Bütün zincirlerinden kurtulup kendi küllerinden doğduğu ve yarattığı gökyüzünde uçmayı istediğini hayal ettiği an ilham alabileceği yegane sembol olan anka avucunun içine konmuş. Kalp hayal kırıklıkları müzesi olmuş evvelden. Önceki yaşanmışlıklardan kalma kırık parçaların sergilendiği, kenarlarında binlerce örümceğin ağ kurduğu. Her şey bitse, geriye kalan kırıntılara anlam yükleyerek bir yerden başlamak mümkün mü? Gece yine teslim alacak zamanı gündüzün elinden. İnsanların sana giydirdikleri gömlek dar geliyor, ruhunu hapsediyorsa çıkar onu. Eline bir makas ve kumaş alıp dik kendi gömleğini. En büyük yanılgı bir tarafı seçme güdüsü. Seçmek zorunda mıyız? Esaslı bir devrim ister yeniden başlamak. Belki de kendini terk edecek kadar mütevazi olmak. Olmaz deme, küllerinin her biri savrulurken yap bunu. İnan boğuluyormuş gibi hissetmek için suya gerek yok. Başlamalı yeniden! ⚡

KENDİNLE KONUŞMA SANATI♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin