Yunuslar gittiğinden beri üç gün geçmişti,yakaladığım papağan artık elimden beslenecekkadar bana alışmış ördekler ise -enazından dişi olanı -neredeyse her gün yumurtluyor bende ondan zarzor aldığım yumurtayı burada yaptığım kil kapta haşlayıp yiyordum.
Yunuslar üçünçü günün sabahı geldi ve onlar geldiklerinde ise hep beraber altı koyunuda götürüp yunus ve sayid in yaptığı çit e götürdük;
Yunus ve sayid bizim gizli mağaramızın girişinin yaklaşık iki metre sağ tarafına, aynı benim yengeç çiftliğine yaptığım sekilde, uçurum duvarından başlayan ve uzunluğu yaklaşık beş metre olan bi yarım daire şeklindeydi.
Yunuslar duvarı kullanmakta hem malzeme hemde zamandan tasarruf etmişlerdi,son olarak kapı içinse üstüste dizilen dallar bu işi göründü.
Tüm koyunları çitin içine koyup yanlarına biraz su birazda taze ot koyup çadıra döndük ve akşam yemeğinden sonra ateşin başına oturduk , yemekten sonra sayid koyunlardan biraz süt sağıp bize verdi sayid ile biz sütleri içerken yunusun elinde defteri tutması bana çocukluğumu hatırlatmıştı.
Yunus defteri ilk açtığında şu üç şeyi söyledi "
-kurtuluş
-Hayatta kalma
-Ada " sonrada devam etti
"Adaya çıkmak ve kurtulmak , köpeğim miço , bi barınak, ateş , su ve yemek"
Yunusun ana dili gibi konuştuğu fransızcaya karşı bu adamın çok tuhaf bi konuşma biçimi vardı, acaba bu adam yalnızlıktan kendi dilini unutmuş olabilirmiydi , fakat 2.sayfada gerçektende düzgün bi şekilde yazılmıştı "adadaki ilk yılımı bitirdim ve ilk yazdıklarımdan aylar sonra tekrar yazıyorum , mürekkebimin bitmesini hiç istemiyorum o yüzdende önemli birşey olmadığı sürece çılgınca geliyor ama yılda birkez yazmayı düşünüyorum bu bir yilda koyun eyittim,evler yaptım ve adanın bi haritasını çıkartıp üç evimede koydum" bu yazılanları okuduktan sonra yunus
"Hmm baksanıza adam adanın haritasını çıkamış ve tüm evlerine dağıtmış" Bu dediklerinden sonra sayit düşünceler içinde kendi kendine konuşurken " Hmm... Acaba Yok yok olamaz" Diyince yunus ise bu konuşmasıyla ne düşündüğünü sordu ve sayitte " fransuanın evinde, masanın altında toprağa dikilmiş bi dal parçası vardı başta önemsiz birşey zannettim ama şu anda düşünüyorumda acaba haritayı bi kabın içinde gömmüş olabilirmi" Sayidin düşündüklerine hak verip ertesi gün fransuanın evine gidip dediği yeri kazınca gerçektende orada menteşeleri biraz paslanmış, eski,metal bi kutu ve kutunun icindede el yapımı biraz kalitesiz bi harita ( haritaya göre ada baya büyüktü, yer yer dağlıktı ve adanın güneydoğu tarafında bi göl, ormanlık olmayan bi açık alan veya büyük bi delik vardı) Haritanın dışında bi kalem ve bir şişede mürekkep vardı.
Haritayı incelediğimizde şu üç işaretli yer dikkatimizi çekti.
- Mağara evi
- Tarla
-çoban eviÇoban evi olarak sayidin onu ölü bulduğu külübe olduğunu anlatmıştık ama tarla ve mağara evi sözcükleri bize yabancıydı ve bu yüzden en kısa sürede o yerleride bulmalıyız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız Ada ve üç arkadaş
Adventuremercanlar bitkiler ve bir ada isimleri ömer,yunus va sayid olan bu üç arkadaşın hayatta kalmalarını sağlayan şey ,son umutları bu ada