Mao'nun adasında olduğumuzu öğrendiğimizde çok sevindik adamın ağzından "maori" adası çıktığındaki yüz ifadelerimizden şüpelenip neden bukadar sevindiğimizi sordu bizde hızlıca
onu geçirmek için, gemimizle buraya geleceğimizi ve o fırtınadan kurtulamadığımızı ve en sonundada burada olduğumuz için sevindiğimizi söyledik.
Adam çok şüpelenmeyince gizlice adanın iç taraflarına doğru yola koyulduk,amacımız ise mao'yu bulup ondan bizi bu korsanlardan kurtarmasını istemekti.
Adanın iç kesimlerine doğru gittiğimizde önce tararo köyünü sonrada mao'yu bulduk.
Evinde oturur bi şekilde bulduğumuz mao bizide görünce çok sevinip bize sarıldı ona hızlıca olanları anlattığımız sırada kaptanın gelmesi ile çok korktuk kaptan burada ne yaptığımızı sorduğunda mao "adayı dolaşırken kaybolmak ve buraya gelmek" diyince kaptan başını yukarı aşağıya sallayıp "tamam...
Bu arada mao ödeme bir hafta sonra olacak önce yeterince kereste malzemesi toplayalım da" deyince maoda "tamam" diyince kaptan bizi önüne alıp gemiye götürdü.
Biz giderken maonun yunusun kulağına birşey fısıldadığıda gözümden kaçmadı.
O günün gece yarısı yunus bizi uyandırıp konuşmaya başladı "arkadaşlar mao, biz yanından ayrılırken kulağıma, gece yarısı onun evine gitmemizi söyledi... şu ellerimizdeki iplerden kurtulalım da oraya gidelim" yunusun dediğini yapıp korsanların her gün bizi bağladıkları ipleri çözmenin bi yolunu aradık.
Yunusun aklına bi fikir gelip "ha ha... sayid iyiki kolye ve bileklikleri seviyorsun diyip keskin köpekbalığı dişinden bilekliği ile elindeki ipleri kesip hızlıca bizim iplerimizde kesti.
Heminin deposundan çıkıp tam orta güverteye gelmiştik ki gemide devriye gezen bi adam gördük o anda henen saklanıp biraz düşündük.
Yunus hemen bilgeliğini koparıp ileriye, aşağıya giden merdivenlere attığı anda adam aşağıya gitti bizde hızlıca güverteden, önce sahile sonrada ormana girdik.
Mao nun yanına gittiğimizde, sahilde, bi kano ile bizi bekliyordu bizim geldiğimizi görünce önce bize sarıldı sonrada konuşmaya başladı "ynus siz bu kano yu almak adınıza gitmek" dediğinde yunus maoya "mao bi bu kanoyla adamıza gidenekadar onlar bizi tekrar yakalar" diyince mao tekrar konuştu "ozaman siz bu köyde saklanmak, korsanlar geldiğinde sizin gittiğinizi söylemek ben" diyince bu plana uyup o akşamı maonun evinde geçirdik.
Sabah olupta kaptan sinir ve telaşla gelip yerimizi sorduğunda mao parmağıyla denizi işaret edip "benim adamlarım görmek, sizin üç adam bizim kanoyu almak ve oraya gitmek" diyince kaptanın siniri iki katına çıkınca bu sefer bağırarak bir dünya küfür etti sonrada "hıh! o a*tallar üç gün bile denizde hayatta kalamazlar üstelik gittikleri yer tam da tararoluların bölgesi oraya varsalar bile onlara yemek olmaktan kaçamazlar" diyip öfleyip pöfleyip gitti.
Birkaç gün mao nun evinden çıkmayıp korsanların yeterince kereste malzemesi almalarını bekledik.
Korsanlar adadan gidince bize garanti olsun diye bir iki gün daha adada bekledik bu aradada tararoluları da görme fırsatımız oldu onlar tarlada çalışıyor ve kesinlikte bizim gemide gördüğümüzden daha iyi bir muamele görüyorduk.
Adadan ayrılma günü gelip çattığında hepimiz sahilde toplandık ( biz üçümüz, mao, ve yerliler) mao bi konuşma yapıp bizlere teşekkür edip yol için biraz erzak verip bizi adadan gönderdi.
(...)
Maori adasından ayrıldığımızdan beri bir hafta geçmiş adamıza varmaya bir mil kala olağan üstü bi fırtına bizi merkezine almıştı o anda yunusun aniden suya düşmesi ile aniden sayid de dengesini yitirip suya düştü.
O anda kanım buz gibi olunca ikisini aramaya başlayınca yunusun bi kayaya çarpıp bağırması vücudumdaki bütün kanın çekilmesine neden oldu o anda birşey olduğunu farkettim
arkadaşlarım öldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız Ada ve üç arkadaş
Adventuremercanlar bitkiler ve bir ada isimleri ömer,yunus va sayid olan bu üç arkadaşın hayatta kalmalarını sağlayan şey ,son umutları bu ada