Bölüm 22: köpekbalığı dişleri

23 1 1
                                    

Fransuanın evinden döndüğümüz günün ertesi günü ilk iş papağanım pako yu oradan aldığım kafese koydum.
Bugün birlikte tatil yapmaya kararı aldık bu hepimizin açıkçası en çok ihtiyaç duyduğu şeydi.
Ben ve yunus denize girmek için hazırlanırken sayid birazdan döneceğini, koyunları beslemesi gerektiğini söyleyip gitti bizde üstümüzdekilerin çoğunu çıkarıp suya girdik.
Biz suya girdikten yaklaşık 10-15 dk. sonra sayid evimizin yanına gidip sahildeki büyük balıklardan yakalamak için kendine basit bi mızrak yapoyordu şahsen kendisi balık avlamaya bayılırdı.
Sayid mızrağını bitirip heyecanla sahile geldiğinde yüzü ağniden heyecanlı yüz ifadesi değişip yerini korku ve dehşet almıştı ben bunun neden olduğunu anlamaya çalışırken dehşet içinde bizden yirmi metre ötedeki kumsaldan elleriyle dikkatimizi çekmek için kollarını ve elindeki mızrağı sallayıp bağırarak " çabuuuk sudan çıkııın ! arkanızda köpekbalığı vaar ! " diyince ağniden arkamızı dönüp bizden on metre ötedeki köpekbalığını görünce bi kedi yavrusu gibi sudan çıkmaya çalıştık, biz tam kumsala varacakken ağniden sayid suya girip köpekbalığıyla çarpışmaya başladı köpekbalığı bir iki kere onu ısırtacak gibi olsada sayid ağniden köpekbalığının üçüncü dönüşünde tam karna mızrağı sapladı.
Sayidin yanına gittiğimizde heyecanındanmıdır yoksa o ağnın şokundanmıdır bilmem ama tir tir titriyordu hemen onu kenara çekip sakinleştirdik sonrada  hep birlikte köpekbalığı cesedinin yanına gittik.
Oraya gittiğimizde sayid bu sefer biraz neşeliydi bunun nedeni ise sanırım istediği gibi,balık yakalamıştı ama sanırım hayalindeki balık bundan biraz daha küçüktü.
Köpekbalığına bakarken ne yapacğımızı düşünüyorduk yunus köpekbalığını incelerken
" Hmm,daha önce görev yaptığım bu geminin duraklatından birinde bi köpekbalığı eti yemiştim tadı oldukça lezzetliydi türü sanırım resif köpekbalığıydı ama sanırım bu mercan köpekbalığı etide yenilebilir"
Yunusun bu dedikleri bize hem mantıklı gelmişti hemde iştahımızı kabartmıştı yunus, balığın karnında mızrağı çıkartırken tekrardan o koyunu öldürdüğünde yaptığımı hareketi yaptı, bu sefer kararlıydım ona bunun nedenini soracaktım.
Köpekbalığını evimizin yanına çekip daha önce fransuanın evinde bulduğumuz bıçakla balıktanki tum eti kesip aldık ama şunu söylemeliyim kuyruk ve kafa haricindeki tüm etleri alınca gerçekten komik görünüyordu ayrıca sırt yüzgecini özellikle aldıkki bazı ülkelerdeki insanların yaptığı gibi yapacağımız bi çorbaya katıp kıvamını arttirabilelim. Balıktan aldığımız büyük bi parça eti akşam yemeğinde pişirip tadına baktık, tadı oldukça lezzetliydi tadi neyemi benziyor...
Tavuk ve balık karışımı diyebilirim.
Yemeklerimizi yerken yunusta biraz et suyu yapıyordu ama sanırım kırmızı et yerine beyaz et onu kesmiyecekti yunus et suyunu içtiği zaman lafa girdim "yunus sana birşey sorucam, neden sürekli ölen hayvanlara o hareketi yapıyorsun ?" Yunus biraz düşünüp "hangi hareketi ?" Diyince elimi onun gibi sallayıp "ruhun özgür yürüsün diyorsunya"
Yunusun yüzü biraz düşüp Sayid'e döndü ve ikiside biraz yüzünü asılınca sayidinde bun nedenini bildiğini anladım, yunus ağzını elinin tersiyle silip konuşmaya başladı
"Daha önce bi köpeğim vardı karakulak o benim hayatımı kurtarmıştı daha küçükken  yüzmeye gitmiştim ama azdaha boğuluyordum karakulak beni yakamdan tutup karaya çıkardı ama akıntı ve ağırlığımdan dolayı okadar yorulduki bayıldı ve birdaha dayanamadı o anda bilinçsiz bir şekilde o hareketi yapmışım ve artık ne zaman bi hayvan öldürsem veya karşımda ölse o hareketi yapıyorum, bu benim onlara saygı biçimim"
Yunusun hayvan sevgisini biliyordum ama hayvanlara bukadar bağlı olduğunu açıkçası düşünmemiştim.
Ertesi sabah köpekbalığı etlerinin büyük bi kısmını tütsüleyip depoladık ve bi kısmınıda pişirip yedik yemeği yedikten sonra sayid köpekbalığı cesedine ( ondan geriye ne kaldıysa ) birkaç saniye baktı ve daha önce yakmak için hazırladığımız odunlardan birini alıp hızla balığın ağzına vurunca yunusun kasları biraz çatmıştı hayvanlara nekadar önem verdiğini anlatmıştım bunu neden yaptığını sorunca sayid, balığın ağızından düşen birkaç dişi toplayıp "ben bunlardan kendime birkaç bileklik, kolye falan yapıcam " diyip gitti aslına bakarsanız köpekbalığı dişlerinden takılar güzel olabilirdi bizim ordaki dükkanlarda gerçek dişlerle yapılmış kolyenin bir tanesi bile yirmibeş paunttan az deildi.
Yunusla bende cesetten alabildiğimiz kadar diş alıp (yaklaşık yirmi adet) kalan kısımlarını kuma gömdük.
Ben kendime yalnızca bir bileklik yapıp sağ bileğime takıncaktım
Yunus ise iki bileklik yapacaktı
Son olarak sayid ise iki bileklik ve bir kolye yapacaktı.
Ben kendi dişimin keskinliğini azaltmak için iki tarafınıda taşlara sürttüm o jilet gibi dişlerin bireylerimi kesmesini istemiyordum. Bu işi hallettikten sonra dişin üst tarafına iki çektik açıp (bıçakla) etrafına bi sıra palmiye lifinden yaptığım ipi geçirip üst tarafa bi halka oluşturup oradan bi ip geçirip bi bileklik yaptım istediğim zaman çıkartıp takmak içinde ipin bi ucunua küçük bi halka yapıp bitarafada tırnak boyunda da bi dal bağladım bu şekilde küçük bi kilidim oldu.
Takımlarımız bittiğinde birbirimize gösterdik arkadaşlarım kilit fikrimi çok beğenip aynı şeyi kendi takılarınada yaptılar daha önce söylediğim gibi sayidin bi kolye iki bilekliği
Yunusun iki bilekliği
Benimde bir bilekliğim vardı
Aslında bu şekilde rütbeli askerler veya liderler gibi olduk, ama bizim adamızda bi lider yoktu olsaydıda zaten o kişi 'de yunus olurdu çünki o ben ve sayitten daha bilgili ve bizden daha hızlı düşünüyor.
Yunus arta kalan dişlerle kendine bi silah yapmaya başladı:
İlk olarak kol kalınlığında ve yine kol uzunluktaki bi dalın önce tutacak yerlerini bıçakla şekillendirdi sonrada bu dalın üst tarafına iki sıra (üst, sekiz santimine) derin çektikler açıp çektiklerin içine evimizin biraz ötesindeki çam ağacından alıp eğittiği recineden sürüp bu çentiklerede arta kalan dişleri dizip küçük bi dal ile vurup yerine sabitlemişti.
Yunusun yaptığı bu silah yalnızca görünüşüyle bile oldukça etkiliydi yunus bu silahını evimizin bir yerine, her an alabileceği bi yere koydu.

Bu kısım hikaye ile bağlantılı deildir:
Dayım bi ara çalıştığı balıkçıdan bi köpekbalığı dişi getirmişti bende ondan bi kolye yapmıştım ama yeminlen yapımı, yapımını anlatmaktan kolay bu, hikayemdeki her şey için geçerli sizlere kafamdaki şeyleri olabildiğince güzel bi şekilde anlatabilmek istiyorum ve umarım bunu yapabiliyorumdur.

Issız Ada ve üç arkadaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin