Tararo lideri ve onların adamlarını yendikten sonra tüm esirlerin (geriye kim kaldıysa) ellerini ayaklarını bağlayıp bi ağacın altına oturttuk sonrada başlarına iki nöbetçi bırakıp onlardan biraz ilerde maorilerle birbirimizin anlayabileceği bi dil bulmaya çalıştık.
Yunus önce fransızca yı denedi sonra ingilizceyi en sondada arapçayı ama bi sonuç alamadık durum böyle oluncada sayid sesini yükseltip(bağırarak) "siz hangi dilden anlıyorsunuz" diyince sayidi tutup "sayid onlar sağır deyil yalnızca dilimizi bilmiyorlar" deyince maori liderinin "biz sizin dili anlamak" diyince sayid alaycı bi ifadeyle "harbi işe yaradı" deyince yunus sayidi susturup maori lideri ile konuşmaya başladı "bizimp dilimizi nerden biliyorsunuz" diyince maori lideri konuşmaya başladı "benim adım mao olmak bizler ticaret için en az bir dil bilmek " diyince yunus maoya tararoluların ellerine nasıl düştüklerini sorduğundaysa mao "biz ticaret yapmak ticaretten dönerken taralolulara yakalanmak" dedi.
Tüm maori ve tararoluları evimizin olduğu yere götürdük tabiki taraloluların hepsinin artı olarak gözlerinide bağladık.
Ogün birçok avcı (maorilerden) adada üç adet iri koyun ve birçok av hayvanlı avladılar ayrıca ormandan bizim türlerini bilmediğimiz birsürüde meyve topladılar ve denizdende birçok kabuklu çıkardılar.Bu maoriler ile ilgili birşey biliyorsam oda doğayla kesinlikle bizden daha içiçe olduğuydu.
Akşam birçok yiyeceğimizin olduğu güzel bi yemek yerkende bi yandanda maoyla sohpet ediyorduk sayid bugüne özel, gidip koyunları sağıp kaynattı ve misafirlerimize ikram etti.
Yemeği yerken sayid maoya insan eti yiyip yemediklerini sordu maoda yüzünü biraz asıp
"Biz insan etinden nefret etmek bizim adada kuş, balık, koyun yemek"diye cevap verdi.
Ertesi gün tüm maoriler (esirlerin yanındakiler hariç) vede biz, bütün adada ava çıktık bazılarımız koyun avladı bağzılarımız balık yakaladı bazılarıda yakalanan hayvanları bizim yaptığımız şekilde tütsüleyip koyunların derilerindende önceden yaptığımız çantadan yapıyorduk
Sayid bütün gün matara yapıp (yaklaşık 30 adet.resmen adada bambu bırakmadı ama şaka bi yana adada bayağı bambu vardı)
bu mataraların yarısını su ile diyer yarısınıda koyunlardan sağıp kaynattığı sütü koydu.
Ertesi gün tüm esirler kanoya bindirilmişti.Maonun dediğine göre tararoluları kendi adalarına götürüp artık başlarına bela olmalarını engekkeyecekmiş,
gerçi onları öldürebilir ve tüm yol boyunca erzağı paylaşmayı engelleyebilirlerdi hem bu şekilde onlardan intikam da almış olabilirdi fakat mao insan eti yemediği gibi insan öldürmeyede tamamen karşıydı.
Hepimiz sahilde, tararolularda kanodayken hepimiz birbirimizle vedalaşıp maoyada, üzerinde isimlerimizin baş harflerini yazdığımız (YSÖ) bi köpekbalığıdişi kolyesi hediye ettiğimizde maori boynundaki renklendirilmiş tüy ve dişlerden yapılmış kolyeyi çıkartıp sayide uzatırken "ben bunu almanı istemek,bunu sadece kabile liderleri ve kahramanlar takmak" deyince kısa sürede saidin kabile reisi zannetmesinin nedenini anladık köpekbalığı dişleriyle yaptığımız takılardan en çok sayitte vardı onda bi kolye ve iki adet bileklik
yunusta iki,bendede bir bileklik vardı.
Mao kolyeyi sayide uzattığı zaman önce başını iki yana salladı sonrada bize doğru bakıp kıkırdadı sonrada mao ya dönüp "mao bizim adamızda lider veya şef yok ama bu adada bi kahraman var" bunu dedikten sonra yunusu yanına getirtip "bu kolyeyi yunusa ver sizi kurtarma planını o yaptı"diyince mao kolyeyi yunusun boynuna asıp teşekkür etti ve kanoya bindi.
O gün güneş batıpta aydınlığı karanlığa teslim ederken kano ufuk çizgisinde küçülüp gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız Ada ve üç arkadaş
Aventuramercanlar bitkiler ve bir ada isimleri ömer,yunus va sayid olan bu üç arkadaşın hayatta kalmalarını sağlayan şey ,son umutları bu ada