Sabah başımın ağrısıyla uyandım.Çok fazla uyuyamamıştım.Sürekli ara ara uyanmıştım. Neyse ki bugün biraz daha iyiydim. Sanırım kabus görmeden uyuyabilmiştim.
Etrafı kontrol ettim.Bir aksaklık,bir sorun var mı baktım.Herneyse, daha sonra evimi gerçekten uzun zamandır temizlemediğimi farketmiştim.
Yaklaşık 1 saat boyunca evi toparladım. Saat 11:09'du. Moralim yerine gelsin diye -ki yerine gelemezdi,bu imkansız bir şeydi ,sadece kendimi kandırıyordum-müzik açtım.
Onunla buluşmam gerekiyor muydu? Yoksa bir süre görmemem daha iyi mi olurdu?
Bunları kafamdan geçirdikten sonra aklıma dün Woo Jin'in evine gitme kararım gelmişti.Evet,saat 12 olmadan oraya gidebilirdim. Ahh,bunları aklımdan geçirdiğime göre,sanırım içimden bir ses Baek ile buluşmam gerektiğini söylüyordu.
Evet,evet hemen hazırlanıp çıkmam gerekiyordu.
Üzerime bir şeyler geçirdim.Ve yürümeye başladım.
***
-Buraya kadar geldin Soo Min.Girebilirsin bence.
Kendime çeki düzen verdim.Gözlerimi dakikalar boyunca cekmedigim kapıdan çektim.Başımı eydim.
Kapıyı çaldım.Bir süre sonra içeriden sesler geldi.Kapıya birinin yaklaştığını hissedebiliyordum.
-Oh! Soo Min,içeri geç.
Min Jae'nin sevimli karşılaşmasına güldüm.Biraz ilerledikten sonra mutfakta gergin bir şekilde kahvaltı ile meşgul olan Woo Jin'igördüm.
Hayır,böyle olmaması gerekiyordu.Gözyaşlarımı tutmam gerekiyordu.
Min Jae ile bir kaç saniye bakıştık.Dolan gözlerimi gördüğünde çaresizce kaşlarını çattı.Hafif eğildi ve başımı okşadı.
-Emin ol Soo Min,her şey yoluna girecek.Gel,beraber Woo Jin'in yanına gidelim.
Kafamı salladım.Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına attım.Mahçupca Woo Jin'in yanına doğru ilerledim.
-Hey,Woo Jin.Yüzüme bakmayacak mısın?
+Neden buradasın?
,dedi yüzüme bakmadan.
-Bütün olanlar bana yük oluyor,bir de sen yapma.Lütfen.
+Senin bizi unuttuğundan beri,ne kadar üzüldüğümü biliyorsun.Değil mi?
Gözyaşımı sildim.
-Ben sizi asla unutmam.
Dedim.Saniyeler sonra tekrar konuştum;
-Hem,beni abim gibi sahiplenip sarıldığın zamanları özledim ben.
Dediğim de karşılık vermemişti.Iki eli mermerin üzerinde,ocağın boşa yanan ateşine hipnoz olmuş gibi bakıyordu.
Biraz daha bekleyince mutfakta sadece ikimizin kaldığını daha yeni farketmiştim.
Umudumu ondan yana yitirmiştim.Arkamı dönüp derin bir nefes aldım.Kapıyı açıp gidecektim ki kolumu tutmuştu.
Gözlerim heyecanla açıldı.
Tek laf bile etmeden kafamı göğsüne koydu ve sıkıca sarıldı.
+Duygularımın gururumdan üstün olduğunu bilmen gerekiyordu, dedi sessizce.
Ben de ona sarılmıştım.
-Bazen,
+Bazen?