Kendimi toparlayıp yürümeye başladım.Hâlâ şoku atlatamamıştım.Yürüdüğüm tarafın Sun Hee'nin kaldığı eve doğru giden yol olduğunu anladım.Onun evine gidecektim.
Telefonumu elime aldım.Sun Hee'yi aradım.Bu sefer açmıştı.Ama konuşmuyordu.
-Hadi ama Sun Hee...Bu kızı affedeceksin değil mi?
Arkadan gelen seslerden, orada SunHee'den başka birinin olduğunu farketmiştim.
Daha sonra duydum,
+Soo Mi-!
Telefon kapandı.
Bir dakika! Neler oluyor!? Kim!? O kim tarafından tutuluyordu!?
Hiç düşünmeden koşmaya başlamıştım.Gözyaşlarım bu kez daha yavaştı.Ben,ilk defa bu kadar sessiz ağlıyordum.
Nefes alırken bir yandan koşmakla yüzüme vuran soğuk rüzgar ciğerlerime doluyordu.Bu histen hep nefret ediyordum.
SunHee'ye ne olduysa onu kurtarmam gerekiyordu.Evet,baştan beri ilk yaptığım gibi polisi arayabilirdim.Ama ben bunu yaparsam yakınlarımla beraber kendi güvenliğimi de riske atabilirdim.
Düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Çünkü SunHee'nin evinin olduğu sokağa gelmiştim.Gerçekten ne olduğunu merak ediyordum.
Yolda ilerlerken elime alabileceğim sert bir şey aramaya başladım.Düşünürken gözüme çarpan evin bahçesindeki odunları gördüm.Bir tane alsam bir şey olmazdı değil mi?
Bahçeye sessizce girip işime yarayacak bir odun seçtim.Sanırım bunlar şömine içindi.
Her neyse,korkudan her yerim titriyordu.Benim yüzümden,arkadaşlarım da tehlikedeydi.Ama başa çıkabilirdim.
Kapı açık gibiydi,evet.Sessizce kapıyı daha çok açtım.SunHee'nin hafif hıçkırıklarını duydum.
Olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum.Soldaki odadan geliyordu.Elindekini sertçe tutup birden odaya daldım.SunHee odada yalnızdı.Yerde bağlı bir şekilde oturuyordu.Ağlamaktan gözleri adeta kırmızıya dönmüştü.
Beklemeden çözmeye çalıştım ellerini.Bir yandan kolumun altında tutuyordum odunu.Ağzındaki bandı dikkatlice açtım.-Hadi gidelim.
Hiçbir şey demeden ayağı kalktı.Elime aldığım oduna baktı.
Tam yüzünde bir tebessüm görecektim ki.Arkama korkakça baktı.+Başaramadık,Soo Min.
Korkudan kalbimi ellerimde hissediyordum.Öyle çarpıyor-
du ki ,sanki çıkacak gibi.Arkamı döndüğümde,sadece bakakalmıştım.Onu gördüğüm an elimde tuttuğum odun yere gürültülü bir ses çıkararak düşmüştü.
+Soo,neden buradasın?
Yüzüme sorgulu bir ifadeyle bakıyordu.Sorusunun cevabını bekliyordu.Cevap gelmeyince bir adım daha attı bana doğru.
-Baekhyun,neden?
+Yarım kalan işimi bitireceğim.Unuttun mu yoksa?Wang So,şuan benimle çalışmasa da,onu söyleyeceksen bir arkadaşını riske sokmuş olacağını sana söylemiştim.Değil mi?
Kaşlarını kaldırdı, ikinci sorusunu bana söylerken onay bekliyor gibi.
+Buraya gelmen çok yanlış bir karardı,Soo.
-Bana açıkla Baek! Neden en yakın arkadaşımı burada bağlı tutuyorsun!? Ona zarar verdin mi!? Eğer zarar verdiysen,seni bunu yaptığına bin pişman ederim! Anladın mı beni!?