*1

279 26 45
                                    

keyifli okumalar 🌼

İstanbul..
Buranın kokusu,havası,herşeyi bambaşkaydı.

Otobüsten iner inmez etrafımdaki çoğu insanın ağladığını görmüştüm ne vardı bu kadar ağlayacak ki (!)

Gelip geçip çarpan insanlardan kurtularak bir banka oturdum.Ah Selin dedim kendi kendime,nerelere geldin sen böyle ? Çalan telefon düşüncelerimden soyutlanmama neden olmuştu.

"Efendim teyze.Evet,evet otogardayım 5 dakika oldu henüz ineli.Bilet satış standlarının oradayım.Tamam.Tamam bekliyorum Teyzem görüşürüz."

Yaklaşık 10 dakika beklemenin ardından Mert ve Leyla Sultan'ı çok şükür görebilmiştim.

"Ah benim bal kızım.Çok özledim." dedi titreyen sesiyle.

"Bende teyze." diyerek boynuna sarıldım hemen.

O kadar insan ağlıyordu ki teyzemin hıçkırıkları göze batmazdı herhalde.

"Bak yanımda uyuz Mert'ini getirdim."

Mert'imi.'

4 yıldır aşkıyla yanıp tutuştuğum ama 2.5 yıldır yüzünü göremediğim,sesini duyamadığım.Mert'imi.'

Yüzüne bakıp gülümseyebildim sadece başka diyebilecek tek sözüm yoktu ona,çekinirdim.

Yaklaşık 40 dakikalık yoldan sonra sonunda eve varabilmiştik.
Buraya geldiğime,Mert'le yan yana olmaya ne kadar sevinsem de annemi orada bir başına bırakmaya da içim el vermiyordu.Lise bittikten sonra zorla beni buraya yolladı.Git Selin,kafa dağılır Selin..Anne Ahmet denen herif ya sana bir şey yaparsa ben sensiz ne yaparım diyemedim.Üzüldüğümü görür de üzüntümle üzülür diye bir şey diyemedim.

"Selin ve çocuklar açtır Mert.Ben hemen bir şeyler hazırlıyayım,Berk'in telefonu burada kalmış sen Sude'yi ara gelirken ekmek alsınlar."

Sude ve Berk 16 yaşında ikiz kardeşlerdi.

"Anne nefes al ya.Ne çekiyor bu Mert kulun Allah'ım."

Bu Mert cidden aptal.
Neden diye sormayın,
Aptal işte.

Elimde telefonumla koltuklardan birine uzanmıştım hemen.Mert merdivenlerden çıkarken gözüm takıldı ona.Ne kadar da,
Neyse.

Teyzem yemekleri yaptıktan sonra üst kata odama çıkardı.

Herşey Beşiktaş gibiydi,çok güzel çok özel.

"Selin."
"Selin uyansana."
"Kış uykusuna mı yattın aptal."
"Yemek yiyeceğiz,hadi !"

Mert'in sesi?

Gözlerimi odanın loş ışığı delip geçmişti sanki.Hemen öksürüp ayağa kalktım.
"Şey ya..Yorgundum ya uyumuşum.Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum."

Cevap vermeden aval aval yüzüme bakıp dışarı çıktı.Hiç mi selam sabah vermezdi bi insan.Ya bi insan bu kadar mı uzaklaşırdı ilk aşkından,bu kadar mı nefret ederdi selam vermeyecek kadar ?

Banyoya paytak adımlarla gidip elimi yüzümü yıkadım.Üzerimdeki kot ve tişörtle yatağa girmiştim aklım nerdeyse artık (!)

Valizden pijamalarımı çıkarıp üzerime geçirdim ve alt kata indim.
Merdiven boşluğundan Sude ve Berk'in de eve geldiklerini anlamıştım.Allah'ım ben bunları en son gerçekte gördüğümde 13 yaşındaydılar.

Zaman ne çabuk geçiyor öyle.Ama yaralar geçmemeye yemin etmiş sanki.

"Selin abla !"
Berk'in sarılışıyla merdivenden düşüyorum zannettim bi an.

"Berk defol yanımdan çok uzunsun." diyip yanaklarını sıktım.

"Oooo Sude Hanım nasılsınız ?" odayı kahkahalar doldururken Sude'ye de sarılmayı ihmal etmemiştim.Ama sanki morali bozuk gibiydi.Onun ifadesi sonra alırdım.

Yemekler yenildi,çaylar içildi.Tek gülmeyen biri vardı Mert.Gözünü telefondan ayırmıyordu.

Ortamda oluşan sessizliği bozarak yan koltuktaki Mert'e döndüm.

"Ee kuzen nasılsın?" dedim birdenbire.

Kuzen dememe bozulmuş olacak ki.

Bastıra bastıra "İyiyim kuzen.Sen nasılsın ?" dedi.

"Bildiğin gibi ya,aynı işte."

"Ne biliyorum ki ben Selin ?"

Teyzem oflayarak kalkarken sorusu havada kalmıştı.

"Sizin muhabbetinize doyum olmuyor gençler ben yatıyorum saat 12 oldu zaten sabah istediğiniz kadar uyuma ödülü veriyorum."demesiyle sude ve Berk ayağa kalkıp dans etmeye başladı.Bu ne böyle ?

"Tamam teyzem iyi geceler bende yatarım şimdi zaten."

Odama çıkıp ellerimi yıkadım.Yüzüm solmuş göz altlarım morarmıştı.
Son zamanlarda kendime hiç vakit ayıramıyordum.Ahmet geldi mi ? Anneme bir şey yapacak mı ? Yine karşıma çıkar mı ? Hayatın zorlukları benim için daha 3 yaşındayken başlamıştı.Hâlâ da son bulmuş değildi.

Kafamdaki düşünceleri bir kenara fırlatıp elimi yüzümü tekrar yıkadım.
Banyodan çıkınca kitap okumak için valizimi açtım.E kitaplarım nerede ?
Anlaşılan evde kalmıştı,intihar sebebi.

E napacaktım ben bu gece.

Mert'ten istesem ?

Saat 1 oldu Selin kendine gel.

Başka şansım yok iç ses kes artık sesini!

İç sesimle savaşa son verip Mert'in odasına doğru yol aldım.

Odanın önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı çaldım.

"Mert müsaitsen girebilir miyim ?"

Hemen sonra kapıyı açıp geçmem için işaret etti.

İkimiz de bir süre ayakta durduk öylece.

"Evet ne oldu ? Bir şeye mi ihtiyacın var ?"

Evet sana.

"Immh şey..Kitaplarımı evde unutmuşum da bir tane verebilir misin hiç uykum yok da okumak istiyorum."

"İstediğin kitabı alabilirsin tabii de,benim de uykum yok balkona mı çıksak biraz ?"

Ne?
Bunu bana selam bile vermeyen ilk aşkım mı söylüyor ?

İçimde tepinen filler,kalbimi yerinden çıkaracakmış gibilerdi.

Neydi bu kalp hızlanması ?
Aptallaşma Selin tabii ki unuttun Mert'i.

"Olur çıkalım."
Balkonun kapısını açıp minderlerden mavi olanınına oturdum.
Hava buz gibiydi yaz günü ne bu hava ?Mert elinde hırkayla balkona geldi.

"Üşüyeceksin giy şunu."
"Üşümüyorum,teşekkür ederim sen giy."

"Selin inat etme küçükken de hep aynısını yapardın,sonumuzu hatırlıyosun." diyip nedenini bilmediğim bir şekilde elini uzattı.

Bir kaç saniye eliyle bakıştıktan sonra elini tuttum.Bir çırpıda çekip ayağa kaldırınca kafam göğsüne çarptı.O kadar yakındık ki bu yakınlık hayra alamet de değildi.

Allah'ım kokusu.

"Selin giyecek misin şunu ? "
Hemen uzaklaşıp elinden hırkayı alıp giydim.

"U-uykum geldi benim uyuyacağım ben iyi geceler sana." diyip odadan çıkarken kolumdan tuttu.

"Kitabı unuttun."

Yüzü donuktu hatta gereğinden fazla.
Neden böyle olmuştu ki bu şimdi ?
Bizde ki bu yakınlık,benim bu eve gelmem bize iyi gelmeyecekti belli ki.

"Yarın alırım sıkıntı değil."

"Şimdi alsan ?"

"Neden şimdi Mert ?"

"Kokun odama biraz daha sinsin diye."

son

MERHEM (DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin