Her şeyden habersiz gelin ve damat düğünlerinin tadını çıkartıyorlardı. Kaan kendinden beklenmeyecek bir oyun performansı sergiliyordu. Hayatının en mutlu gününü yaşayan adam, dostları ve ailesi ile çılgınlar gibi eğleniyordu.
Songül sanki hayatı boyunca bu günü bekliyormuş gibi, gelinliğinin kuyruğunu koluna dolamış, ayakkabılarını kenara atmış oynuyordu. Düğünün başında kusursuz bir görüntü sergileyen çift şu anda tam anlamı ile dağıtmış, ağzı kulaklarında eğleniyorlardı.
Ecrin kollarını havaya kaldırarak piste, arkadaşının yanına gidip ona eşlik etmeye başladığında arkasından ilerleyen Alp hala şaşkındı. Az önce yaşananlardan sonra nasıl olurda umursamazca hayatına devam ettiğine inanamıyordu. Kendisi çok etkilenmiş hatta sona geldiğini düşünürken, Ecrin ikinci defa onu elinden tutup yanına çekmişti. Bu kadının azmi, kararlılığı karşısında saygı duymamak mümkün değildi. O da ilk aşkına ayak uydurup, onun gibi olmaya karar verdi. Dediği gibi, bugün abisinin en mutlu günüydü ve gölge düşmesine izin vermeyecekti. Hayat elindeki büyük taşları ayaklarımızın altına sererek tökezlememizi sağlamak isterken aldığımız kararlarla üstünden geçip az zararla devam edebilme gücünü içimizde tutmamız gerekiyor. Alp'in Ecrin'den öğrendiği en büyük öğreti bu oldu. O nasıl yıllarca sevdasını içinde tuttuysa şimdide el ele devam edebilirlerdi.
Gece yarısına kadar ayaklarında derman kalmamasına rağmen eğlenmeye devam ettiler. Misafirler uğurlandıktan sonra sıra gelin ve damadı göndermeye geldi. Ailelerinin ellerlini öptüler ki bu uzun zaman aldı. Songül'ün akraba listesi oldukça uzundu. Bir süre sonra el öpme ve sarılma otomatikleşmeye başlamış, kime sarılıp kimi öptüğü fark etmemişti. Sıranın sonu geldiğinde içinden ışık göründü diyerek gülümsedi. Karısının elini tutup o gece kalacakları balayı odasına çıktılar.
Songül çıplak ayaklarının altına bakıp yüzünü buruşturdu. Teni görülmeyecek kadar kara olmuştu.
"Oy leş gibi olmuşum. Terden de gelinlik üzerime yapıştı. Nasıl çıkacak bu?"
"Dert ettiğin şeye bak aşkım"
"Dert etmiyorum aşkım, sen yardım edersin"
Songül'ün cilveli halleri Kaan'ı zorlasa da sadece yandan bir gülüş atmakla yetindi.
"Sen saçlarını açarken ben duş alayım, sonra sen girersin"
"Tamam canım"
Kaan duşa girdi. Songül saçlarındaki tokaları çıkarttı. Öyle sıkı toplanmıştı ki saç dipleri değilmeyecek kadar çok acıdı. Bu esnada Kaan bornozu üzerinde duştan çıktı. Küçük havlu ile saçlarını kurularken "Girebilirsin canım" dedi. Songül tek kaşı havada baştan ayağa adamı inceledikten sonra eteklerini kaldırıp banyoya yürüdü. Bir gariplik yok muydu? 'Bu adam bornoz yerine beline bağlı havlu ile çıkıp mükemmel vücudunu önümde sergilemesi gerekmiyor muydu? Hani benim ağzımın suları akacaktı? A aa... Hevesimi kursağımda bıraktı adam'
Songül gelinliğini banyonun bir köşesine atıp ılık suyun altına girdi. Yorgun bedenine çok iyi geldi. Temizlenmek, terden arınmak harika hissettirdi. İlk gecelerinde iğrenç bir halde kocasının yanına giremezdi zaten. Saten geceliğini giydikten sonra saçlarını taradı, aynada kendini süzdü ve iyi göründüğüne karar verdikten sonra odaya döndü. Tabii ki biraz endişeleri vardı fakat Kaan'ın onu incitmeyeceğini ve yardımcı olacağını biliyordu. Önceki yakınlaşmalarında içinde hissettiği istek, ateş basmaları ve kendinden geçecek hale gelmesinden dolayı bu gecenin tutku dolu geçeceğini biliyordu.
Yatağın karşısına geçtiğinde Kaan yatmış, pikeyi boynuna kadar çekmiş ve gözleri kapalı yatarken buldu. Çıplak ayakları ile sessizce yanına gidip üzerine eğildi. Uyuyor olamazdı. Yok canım... Bunca zaman kurt rolüne dönüşmüş adam ilk gecede uyumazdı dimi? Cevabın hayır olması gerekirken Kaan derin nefes alıp yan dönerek uyumaya devam etti. Songül gözleri kocaman açılmış hayretle bakmaya devam etti. Kendice çıkarımlar yapmaya çalışıyordu. 'Oynamaya alışık değil tabii, bütün gece hoplayıp zıplayınca yoruldu her halde. Çok uyur mu acaba? Uyandırsam... Yok, yazık ama bana da yazık. Ay ilk gece kocam uyudu ve biz boş mu geçiyoruz?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEK YALANLAR (Tamamlandı)
RomanceDoğup büyüdüğü köyünden alınıp altın kafese yerleştirilen kızın kafesinden kurtulduktan sonra yaşadıklarını anlatan hikaye. Aslında yalanlarla çevrilmiş olduğunu anlaması ve bu yalanlar içinden kendi gerçeği ile çıkma çabası.