Ecrin ailesinin evinde geçirecekleri bir gece için minik bir çanta hazırlıyordu. Eşyaları katlayıp çantaya yerleştirirken dalıp gitti. O iki gün boyunca ailesi ile özlem giderecek, hayatına giren adamı tanıştıracak ve ufak heyecanlar yaşayıp bundan keyif alacaklardı. Diğer tarafta da hayatının ameliyatına girecek olan Timur vardı. Bir taraf mutluluğa koşarken diğer tarafın endişeli, korku için ve birçok soru işaretine gebe olduklarını biliyordu. Kendine üzgün müyüm? Diye sorduğunda kısa bir an düşünmesi cevaba yetti. Hayır, üzgün değildi. Timur'un kendine seçtiği yön buydu. O yalnızlığı seçmişti. Hatta öyle bir yalnızlıktı ki bu ölüm sessizliğinde beş sene geçirmişti. Kimseyi düşünmeden bencilce bir karar vermişti. Babasının baskılarına dayanamamıştı. Bu kararı alırken ne kadar sağlıklı olduğu da şüpheliydi gerçi. Alp... O anda yanında olan kişi şu an kendi yanındaydı. Orada mecburiyetten kalmıştı fakat şimdi bir çocuğun enerjisine sahipti. Her an gülen yüzüne eklenen yaramazlıkları Ecrin'in hayatına anlam kattı.
Hayatta doğru yolda giderken durumun vahameti, psikolojinin bozukluğu ve daha birçok neden kararlarımızı etkiliyor. Alp de verdiği karaların belki cezasını belki ödülünü almıştı. Geçmişe sünger çekmeye alışık olan Ecrin yine aynısını yaptı. Kuyruğunda gürültücü tenekeler taşımak istemiyordu.
Alp ile olan beraberliğini ailesine anlatıp geri dönecek, kendine görev edindiği hasta ziyaretini yapacak ve kaldığı yerden devam edecekti. Derin nefes alıp başını iki yana salladı. Kendine gelmesi ve bir an önce hazırlanması gerekiyordu. Akşam Alp'in hevesi yüzünden doğru düzgün uyuyamamıştı da.
Arkasını döndüğünde omzunu kapıya yaslamış, elleri cebinde kendisini izleyen adam ile karşılaştı. Derin bakıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışır bir hali vardı.
"Canım..."
"Ne düşünüyordun? Etrafta olanların bile farkında olmayacak kadar üstelik"
"Hiç... Öyle belli bir şey değil"
"Seyahatimiz konusunda endişelerin varsa..."
"Sen her şeyi neden üzerine alınıyorsun Alp? Endişeli ya da tereddütlü olsam zaten gitmezdim. Ayrıca ben oraya izin almaya değil haber vermeye gidiyorum. Onlar beni evlendirirken sormadılar, haber verdiler. Şimdi ben onlara sormuyorum, haber veriyorum"
"Cümlenin içinde kırgınlık mı var, bana mı öyle geldi?"
"Aslında var ama bunu onlara belli etmeyeceğim çünkü onlar kendilerince doğru olanı yaptılar. Artık bana karışamayacaklarını biliyorlar. Benim kararlarımı kabullenmeyi, saygı duymayı öğrendiler"
"Bana vermek istediğin tüyolar var mı?"
"Kendin ol"
"Hı sonra da baban ensemden tutup dışarı atsın beni"
Ecrin kıkırdayıp göğsüne sokuldu.
"Kendin ol derken, dışarı nasılsan öyle ol demek istedim. Benim yanımdaki halin..." Biraz düşündü ve "Evet, atar" dedi.
Alp kolunu ince bedene sarıp başına öpücük bıraktı. "Hazırsan çıkalım mı?" Ecrin başıyla onaylayınca Alp çantaları alıp arabaya yerleştirdi. Yolda abisine gittikleri haberini verdi. Keşke bizde gelseydik de senin kıvranışlarını görseydik gibi kurduğu birçok cümleyi usançla dinledi. Bu adam bu aralar fazla mı keyifliydi? Homurdanarak "Olur tabii pislik. Sevdiğini karısı yaptı, tuzu kuru. Biz hala tırmalıyoruz. Hay adaletine sıçayım dünya"
"Ne diye söyleniyorsun?"
"Kaan'a söyleniyorum aşkım. Sürekli benimle uğraşıyor"
"Sende onunla çok uğraşmıştın, hatırlatırım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEK YALANLAR (Tamamlandı)
Roman d'amourDoğup büyüdüğü köyünden alınıp altın kafese yerleştirilen kızın kafesinden kurtulduktan sonra yaşadıklarını anlatan hikaye. Aslında yalanlarla çevrilmiş olduğunu anlaması ve bu yalanlar içinden kendi gerçeği ile çıkma çabası.