##Bu hikayeye duyduğu sevgiyle beni mutlu eden ve yazma azmimi artıran @Wiolincen e gelsin. Umarım beğenirsin.##
Hailey gürültülü bara girdiğinde sevinçle kıkırdadı. Gerçekten çok olgun görünüyor olmalıydı ki kapıdaki görevliler kimlik dahi sormamıştı. Sadece ona boş bir şekilde bakmaya devam etmişlerdi.
Kapıda bekleyen kalabalığı aştığına sevindi. Daha zor olur sanıyordu.
Etrafa kocaman zümrüt gözlerle bakmaya başladı.
Herşey ama herşey çok farklıydı.
Tüm bu atmosfer, müzik ve dans eden gençlik!
Hailey onlardan biri olmak, kalabalığın arasındaki çılgın bir genç olup bütün gerçeklikten bir geceliğine dahi olsun sıyrılmak için sabırsızlanıyordu.
İstemsizce kıkırdadı ve anında ağzını kapattı.
İlk kez ateşviskisi içmiş bir çocuk gibi durduğu yerde sırıtmak yerine bu kez kendine güvenen çekici bir kadını oynaması gerekiyordu.
Gecenin sonunda gerçek bir muggle genç kız gibi olacağı kesindi. Bu düşünceyle tekrar kıkırdamamak için kendini zorladı.
Omuzlarını dikleştirip müziğin ve asi gençliğin dolu dolu aynı ritimle bir kalp atışı gibi attığı yere yürüdü. Dans edenlere doğru...
Müzik bütün gürültüsü ve ihtişamıyla dolu dolu akarken gözlerini kapatıp kendini dansın akışına bıraktı.
Başta hafifçe sallandı yerinde. Sonra ayaklarını müziğe uydurdu. Sonra ellerini... Sıçradı yaldızlı ışıklar yayan disko topunu yakalamak istercesine... ve ruhunu ritimlerde kaybeden özgür nesilden biri oldu.
Dans etti ve etti...
Üzerinde olan gözlere aldırış etmeden ya da fark etmeden...
Müzik bittiğinde hafifçe yerinde sallandı. İlk kez dans etmiş gibiydi. Yule Balosu fiyaskosunu saymıyordu bile. Vertigo belirtilerinden kurtulmak adına bara yaklaşmaya başladı.
Bir kaç adım atmamıştı ki aniden hiç alışkın olmadığı topuklu ayakkabılar ona ihanet etti ve kendini düşerken buldu.Yere kapaklanması an meselesiydi. Ve acıtacağa benziyordu.
Bir el belinden tuttu. Diğer el omzuna sarıldı ve Hailey başını çevirdiğinde...
Zaman bir anda durdu.
...Ömründe hiç bu kadar derin bir bakışla, bu denli hipnotize edici bir çift mavi gözle karşılaşmamış olan Hailey dudaklarından çıkan şaşkın inlemeye engel olamadı.
Sonra onu kurtaran yabancıya anlamsızca uzun uzun baktığını farkettiğinde onu saran kollardan istemeden de olsa uzaklaştı.
Daha önce hiç hissetmediği kadar ergen bir gariplikle, vücuduna yeni alışmaya başlamış bir genç kızın tedirginliğiyle gülümsedi.
Kahramanı, kelimelerin ötesinde bir auraya sahipti. Vücudundan özgüven ve asalet akıyordu. Tanıdık bir siması olduğunu düşündüğünde gözlerini kırpıştırdı. Yanlış görmüş olmalıydı. Yabancı hiç de unutulacak birine benzemiyordu ve eğer Hailey'nin kendine saygısı olmasaydı, Victor Krum'u ilk kez gören Lavender gibi göğüslerini yükseltip kıkırdayacaktı.
Sonra kim olduğunu ve neden orada bulunduğunu hatırlamış gibi omuzlarını dikleştirdi ve gülüşü genişledi.
Seçimini yapmıştı bile. Bu gece kalbine, Sırlar Odası'na davet edeceği Basilisk bu kez kaleyi yerinden oynatacaktı.
Sırıttı.
Karşısında bulunan uzun boylu, yakışıklı ve kötü çocuk havasını tamamlayan gizemli bakışlı yabancıya zümrüt gözlerini daha da parlatan bir özgüvenle elini uzattı.
"Ben Hailey. Beni büyük bir acıdan kurtarmanın şerefine sana bir şeyler ısmarlamama izin verir misin?"
Yabancı önce ona uzanan ele, sonra Hailey'e baktı. Gözlerindeki garip bakış yerini karizmasının farkında olan kötü çocuğa bıraktı.
"Benimle bir şeyler içme şerefini böyle güzel bir hanımefendiye tabi ki bahşedeceğimden emin olabilirsin, Hailey."
...dedi ve ekledi.
"Ben de Tom."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hailey Potter - Sağ Kalan Çocuk
FanfictionHailey Potter, Dumbledore'un üzerine yüklediği sorumluluklardan, Dursleylerle geçirdiği ev denilen cehenneminden ve Voldemort tehlikesinden artık sıkılmıştır. Sıradan bir genç kızlığa duyduğu özlemle, tasını tarağını toplayıp, ünlü bir bara, 'alkol...