#Dikkat! Şiddet ve aşırı grafik karanlık öğeler içeriyor, 18 yaşından küçükseniz ve hassas bir yapıya sahipseniz lütfen okumayın.
Adam leş gibi kokuyordu.
Pantolonu baldırından aşağı ıslaktı, üzerine yapışıyordu. Ne kadar süredir tutsak olduğunu bilmiyordu ama idrarın pis kokusuna alışalı çok olmuştu.
Gözleri bağlıydı. Göz bandı ve saçları, vücudunun diğer bölgeleri gibi terliydi ama Adam umursayacak durumda değildi.
Yıllardır artık derisine sinmiş iksir özlerinin karışık, pis kokusu terine, bacaklarındaki idrara karışıyor, zaten havasız olan zindanı iyice boğuyordu.
Elleri tavana asılı bir zincire bağlıydı. Bilekleri artık vücudunu zor taşıyordu. Zincirin kestiği yerler morarmış, elleri kansız kalırken, bilekleri şişmişti.
Ne zamandır bu karanlığın içinde beklediğini bilmiyordu.
Belki günler... Belki haftalar...
Zamanı takip etmeye ne küçük bir ışık sızıntısı vardı ne de en ufak bir ses...
Kendi idrarında ıslandığı bu lanet yerde günlerdir dudağına bir damla su değmemişti.
Nasıl hayatta kaldığını bilmiyordu.
Son hatırladığı şey, bedenini kavuran derin bir acı, bir de boğazını yırtan korkunç çığlıklardı.
Bu acı dolu zindanda, içinde bulunduğu aşağılayıcı acizliğinde zihinbendinin arkasına dahi sığınamıyordu.
Nasıl bir karanlık büyü zihninin bariyerlerini yerle bir etmişti ki?
Bu sonsuz gibi gelen karanlığın içinde düşünmeye bile gücü kalmamıştı.
Oysa kendine çok güvenmişti.
O, Severus Snape, yüzyılın en genç iksir ustası, Karanlık ve aydınlık yanı sivri diliyle, keskin zekasıyla yıllardır kontrol etmiyor muydu? Her iki efendisine de ustalıkla hizmet etmiyordu?
O, belki de Slytherin'in kendisini kıskandıracak bir kurnazlığa bürünüp, daima sinsi kelimelerini kullanarak kendini daha zeki sananları ustalıkla oynatan büyücü, planlarını hep en ince ayrıntısına kadar dizayn etmiyor muydu?
Öyleyse neden buradaydı?
Zihinbendinin parçalanmasına bakılacak olursa aydınlık yanın elinde değildi. O aptallar böyle bir büyüyü düşünecek kapasiteye sahip değillerdi.
Ama karanlık taraf da kesinlikle Lord Voldemort'un sadık ölüm yiyenine elini sürmeye cüret edemezdi.
O zaman kim onu bu lanet duruma sokmuştu?! Kim onun olanı almasına engel olmuştu?!
Çok beklememiş miydi? Çok çabalamamış mıydı?
Lanet kaltağı o kadar uzun süredir hayatta tutmaya çalışıyordu ki artık çabalarının meyvesini almayı hak etmiyor muydu?
Adam güçsüz bedenini hırsla çekip zincirlere asıldı. Ama yine bir sonuç alamadı. Nefesleri tıkalıydı. Zaten yıllardır iksir dumanının altında kalan ciğerleri, bu kokuşmuş zindana güç yetiremiyordu.
Zifiri bir karanlığın pençesinde beklerken ümidini de her geçen gün yitiriyordu. Karanlık Lord'un ya da Dumbledore'un onu kurtarması an meselesiydi.
Ama neden gecikmişlerdi ki?
Buradan çıktığı zaman onlara kime bulaştıklarını gösterecekti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hailey Potter - Sağ Kalan Çocuk
FanfictionHailey Potter, Dumbledore'un üzerine yüklediği sorumluluklardan, Dursleylerle geçirdiği ev denilen cehenneminden ve Voldemort tehlikesinden artık sıkılmıştır. Sıradan bir genç kızlığa duyduğu özlemle, tasını tarağını toplayıp, ünlü bir bara, 'alkol...