Kan avuçlarından yere damlıyordu.
Cam kırıklarının bir kısmı yerde, bir kısmı hâlâ avuçlarında saplı haldeydi.
Yerde birikmiş kan damlalarının bir kısmı sıçrayarak ayakkabılarında ve pantolonunda koyu lekelere sebep olurken, kırık cam parçaları bir kaç metre öteye kadar sıçramayı başarmıştı.
Avuçlarındaki cam kırıklarını hissettiğine dair yüzünde hiç bir iz yoktu.
Genç yüzünde gömülü bir hiddetin çizgileri derinleşirken, gözleri çok uzakta gibiydi.
Kızıl bir alev gibi gözler, çok uzaklara ulaşmış ve kim bilir hangi zavallı ruha keskin bir acıyı vaad ediyordu.
Bulanık! diye fısıldadı.Hiç bu kelimeyi bu denli derin bir nefretle kullanmamıştı.
Onun olanın alınabileceği düşüncesi bile kanını kaynatmaya yetmişti.
İzin vermeyecekti!
Gidip o cılız boyuna parmaklarını dolayacak, sıkacak ve onun olanı almayı, ondan çok uzaklara götürmeyi düşünen lanet olası bulanığa son nefesini aldıracaktı.
Bu intikamın hayaliyle sıktığı parmaklarının arasındaki bardağı hissetmemiş gibiydi.
Kan ve cam içinde kalmış elleri beynine doluşan acı ve ızdırabın, gerçek hayata sızmış küçük bir tablosu gibiydi.
Düşüncelerinde nasıl bir imgeyi takip ediyorsa eli biraz olsun gevşedi. Bir şey görmüştü ya da duymuştu...
Biraz olsun öfkesini aralamayı başardı.
Hırıltılı bir nefes alıp avuçlarında saplanmayıp kalmış bir kaç cam parçasını hırsla fırlatıp koltuğa çöktü. Saplanmışlar umrunda değildi.
Aniden bakışları kapalı kapıya döndü.
Bu ev onundu, evinde atılan her bir adımdan haberdardı.
Belki bu yüzden, belki başka bir sebeple kapıya yaklaşan gergin adımların farkındaydı.
Kapı ufak bir tıklamayla açılırken adam nefesini tuttu.
Sessiz bir büyü ile yılanımsı görünümüne bürünürken Tom Riddle zihninin derinliklerine gömülmüş gibiydi.
Şimdi koltukta oturan bütün dehşeti ve korkunç ifadesiyle Lord Voldemort'tu.
Sağ Kalan Çocuk, Hailey Potter, düşmanının sert yüzüne baktığında karşısında duran kişinin onu kurtaran adam olmadığını anlaması uzun sürmemişti.
Bir an için duraksadı.
Felsefe Taşını hatırladı... Sırlar Odası'nı hatırladı... Fazlalığını öldür! Cedric Diggory'nin cansız bedenini hatırladı. Sirius'un--
Hayır bunları düşünmeyecekti. Voldemort'a bu fırsatı vermeyecekti.
Kalbinin gür atışlarını hiçe sayarak koltuğa yaklaşıp oturdu.
Görünüşte aralarında bir metre vardı. Peki neden uçurumlar ötesinden bu adama bakıyor gibi hissediyordu?
Gözü yerdeki cam kırıklarına ve kana takıldığında ani bir panikle çocuklarının babasına döndü. Avuçlarında toplanmış kan ve yara, kalp atışlarını hızlandırmaya yetmişti.
Yaklaştı. Aralarındaki uçurumları kapattı. Yüreklere korku salan yüzdeki sert çizgileri umursamadan uzanıp yaralı ele dokundu.
Voldemort'un Tom ile aralarına girmesine izin vermeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hailey Potter - Sağ Kalan Çocuk
FanfictionHailey Potter, Dumbledore'un üzerine yüklediği sorumluluklardan, Dursleylerle geçirdiği ev denilen cehenneminden ve Voldemort tehlikesinden artık sıkılmıştır. Sıradan bir genç kızlığa duyduğu özlemle, tasını tarağını toplayıp, ünlü bir bara, 'alkol...