Bu bölüm bu kitabın her anını benimle birlikte aynı keyifle okuyan mirandavoltri ye gelsin. Onun şevki ve sıcak yorumlarıyla buraya kadar gelebildim. İyi ki varsın Miranda! İyi ki doğdun. Nice mutlu, sağlıklı, huzurlu ve daima neşe dolu yıllara... Sihir gibi geçen bir ömür diliyorum. Umarım patronusun daima yanında olur, en karanlık gecede güçlü bir Lumos ile bütün ışıkları açmayı başarabilirsin. Esen kal... 😍😍😍
Hailey ansızın vuran çanın süprizi ve yara izinde hissettiği acıyla yerinden doğrulmaya çalıştı. Ne olduğunu bilmiyordu ama alnından şakaklarına yayılan kızgınlığa bakılacak olursa birilerinin canı yanacaktı.
Bu düşünceyle kaşlarını çattı. Dudaklarını büzdüğünü fark etmedi bile... Bu garip anın bozulmasına sevinmeli mi üzülmeli mi bilemiyordu. Ama bildiği tek şey vardı. O da eğer birşey Voldemort'u beklenmedik bir şekilde kızdırabiliyorsa tehlike çanları çalıyor demekti.
Düşünceleri direkt bebeklerine kaydı. Biraz önce Voldemort ile geçirdiği şaşırtıcı anın heyecanından derinleşen nefesleri, şimdi duraksayarak yerini endişeli bir tırmanışa bıraktı.
Sihri kontrolünde değilken bebeklerini nasıl koruyacaktı---
Bu düşünce beyninde yeşermeye başlamadan bir el bileğini kavradı.
Başını çevirdiğinde Voldemort'un kararlı bakışlarıyla karşılaştı.
Çok değil bundan sadece 2 ay önce gayet afallayarak karşılayacağı bir rahatlama bedenini sardı ve... güvenli dünyası bir kez daha rayına oturdu.
Boğazındaki düğümlenme farkında olmadan gevşedi ve solukları sakinleşti.
Voldemort yanındaydı! Bebeklerine birşey olmasına izin vermezdi!
Bu basit düşünce sadece bir kaç hafta öncesinde dünyasını yerinden oynatan sansasyonel bir etki yaratabilirdi. Ama şimdi...
O kadar kolaydı ki...
Voldemort'un derinleşen kızıl gözlerindeki manayı sorgulamadan koltuğa geri oturdu.
Hailey arkasına yaslanıp boştaki eliyle karnına küçük bir sihir dalgası yolladı. İkizlerin duymalarını umut ederek içinden fısıldadı.
Merak etmeyin, benim minik meleklerim... ben buradayım... babanız burada... kimse size zarar veremeyecek...
Acaba düşüncelerinin ne denli kendinden emin olduğunun farkında mıydı?
Bileğindeki el şimdi gevşemek yerine daha da kararlı bir hal almıştı ve kızıl gözler odanın kapısı kibar bir tıkmalamayla çalınırken üzerinden bir an olsun ayrılmamıştı.
"Gir, Lucius."
Ses gayet sakin çıksa da genç kız altında yatan kor öfkeyi alnındaki şimşek yara izinde hissedebiliyordu.
Hailey istemsizce kasıldı. Demek gelen Malfoy'du. Sırlar Odası meselesinin sonunda ona, 12 yaşındaki bir çocuğa ölümcül laneti yapmakta bir an bile tereddüt etmemişti.
Şimdi Voldemort'un, Karanlık Lord'un yanında onu, Sağ Kalan Çocuğu görünce tahmin edilemez, önüne geçilemez bir şey yapabilir miydi?
Bileğindeki ani sıkılık genç kızı kendine getirdi.
Lucius Malfoy'dan 12 yaşında korkmamıştı. Şimdi de korkmayacaktı. Eğer bir şey yapmaya kalkarsa! İşte o zaman Voldemort ona Snape'in yaşadıklarından daha korkuncunu yaşatacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hailey Potter - Sağ Kalan Çocuk
FanfictionHailey Potter, Dumbledore'un üzerine yüklediği sorumluluklardan, Dursleylerle geçirdiği ev denilen cehenneminden ve Voldemort tehlikesinden artık sıkılmıştır. Sıradan bir genç kızlığa duyduğu özlemle, tasını tarağını toplayıp, ünlü bir bara, 'alkol...