- - -
7| Yoongi'den uzaklaşırsa ondan nefret etmeyeceksin
"Jimin! Jimin! Hey!" Kolumda sert bir tutuş hissettim. Ardından nefes nefese kalan sesi kulağımın dibindeydi. "Hey!" dedi yeniden. "Duymuyor musun?"
Gözlerimi kapattım. Ne yapacağımı, nasıl tepki vereceğimi veya ona nasıl davranacağımı kestiremiyordum bu yüzden ne kadar zor olursa olsun kendimi gülümsemeye zorlayarak ona döndüm. "Hyung!" dedim sahte bir neşeyle. "Seslendin mi? Duymamışım."
Kaşları çatıldı. Kısa bir an bakışları yüzümde gezindi ve "Duyduğunu biliyorum." dedi ve hemen ardından kolumdaki eli çenemi buldu. Çok geçmeden baş parmağı alt dudağımı bulmuştu. "Ve bu gülümsemenin de zoraki olduğunu."
"Yoo..." İnandırıcılığım sıfırdı. Daha önce defalarca dediğim gibi: Min Yoongi beni tanıyordu. Onu kandırma ihtimalim ise çok ama çok düşüktü. Yine de çaresizce denedim. "Bir şey düşünüyordum. Sözlüm var da bugün. Dün iyi çalışamadım. Aklımda tekrar ediyordum bildiklerimi."
Tamamiyle yalan sayılmazdı. Dün saatlerce o merdivende oturmuş, yüzleşemediğim ne varsa yüzleşmek için çabalamıştım. Gerçi başardığım pek söylenemezdi ama eve geç dönmüştüm işte. Sözlüye ise kesinlikle çalışmamıştım. Çalışmanın ucundan bile geçememiştim. Evdekiler ise Yoongi'den döndüğümü sanmıştı.
"Jimin.."
Sadece ismimi söyleyerek bile birçok şeyi dile getirmişti ama en iyi yaptığım şeyi yaptım. Salağa yatıp gözlerinde duygu karmaşasını görmezden geldim. "Evet?"
"Neden benden kaçıyorsun?"
"Kaçmıyorum ki hyung," dedim gülümsememi büyütürken. "Neden böyle düşündün?"
Bana kelimenin tam anlamıyla Ciddi misin sen? bakışı attı.
"Ders dışında benimle konuşmuyorsun. Yüzüme bile bakmıyorsun. Evde olduğun halde evde değilmiş gibi davranıyorsun." Kaşları kalktı. "Ki bu derste konuşma işi de çok nadir oluyor. Sana sorduğum soruları bile bilmediğini söyleyerek geçiştiriyorsun."
"Farkında değildim üzgünüm."
Omuzları düştü. Bir an için henüz girdiğimiz okul bahçesine göz attı ve üzerimizde gezinen birkaç bakışa aldırmadan bana doğru yaklaştı. "Bence fazlasıyla farkındaydın güzelim." dedi. "O yüzden bana sorunun ne olduğunu söyle ki ben de bunu halledebileyim."
"Sorun yok." dedim bu sefer ben ona biraz yaklaşıp. "Hatta dün sana yemek bile getirdim. Bay Kim söylemedi mi?"
Kısa bir an durakladı. Buna şaşırdığı öyle belliydi ki, hemen ardından "Söyledi." dediğinde ona inanmam imkansızdı.
Hah.
Kim Seokjin geldiğimi haber bile vermemişti.
"Yemediniz mi?" dedim irdelemek isteği ile dolarken. "İkimiz için getirmiştim ama Bay Kim'i görünce ve senin duşta olduğunu öğrenince rahatsız etmek istemedim. Tepsiyi sizin için bırakıp gittim."
Yutkundu. Yutkunuşunu dikkatle izledim ve o an evine gidip çöpünü kontrol etme isteği ile kendimi sıkmak zorunda kaldım. Ne geldiğimden ne de yemekten haberdardı. Tüm tepkileri bunu gösteriyordu ve büyük gerçek şuydu ki: Onun beni tanıdığı kadar ben de onu tanıyordum.
"Yedik tabii." dedi sevecen bir tavır takınmaya çalışırken. "Çok güzel olmuştu her şey. Teşekkür ederim."
Gülümsedim. "Evet. Annem patlıcanlı yemekleri çok güzel yapar. Biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teenager : yoonmin ✓
Fanficbenim için sadece bir öğretmen değilsin hyung, bunu sen de biliyorsun