x • umut ışığı

16.3K 2.1K 1.7K
                                    

- - -

10| Bay Kim seni yemeğe bekliyor

"Hyung!" Hızla elini tutup çekmeye çalıştım. "Bir gün cidden senin yüzünden başımda saç kalmayacak, bıraksana."

O klasik masamızdaydık. Oturma odasının köşesinde duran ve sadece bana özel ders vermek için kullandığı kahverengi masada. Her yer kabus gibi fizik notları ve testleri kaynıyordu. İkimiz de harika düzenli insanlar olmadığımızdan ötürü bu tabloya da şaşırmayı bırakmıştım. Alıştığımız yerlerimizde oturuyorduk. O kare masanın bir kenarında ben de hemen onun yanındaki kenardaydım. Çözdüğü soruya eğilmiş, kalem tutan eline bakarak onu düşünüyordum.

Mükemmel bir hafta sonu geçirmiştik. Kim Seokjin'in adının bile geçmediği bir hafta sonu. Annem bir ara kapıya kadar gelip Yoongi'yi çok meşgul ettiğim için yakınmıştı ama Yoongi buna karşı çıkarak pazartesine kadar yanında kalmam için ısrarcı olmuştu. Annem de o küslüğümüzün üzerine bizi böyle görünce mutlu olmuş olacak ki yemek getirmek dışında başka bir şeyimize karışmamıştı.

Biz de tüm boş vaktimizi layığıyla değerlendirip uzun zamandır beklettiğimiz dizilerin içinden seçerek sabaha kadar gram uyumadan sezonlar bitirmiştik. Televizyonun karşısındaki koltukta ona yapışmış şekilde mükemmel saatler geçirmiştim ve o da bundan rahatsızlık duymak yerine saçlarımla oynayarak bana eşlik etmişti.

Tabii sonra her şey toz oldu. Pazartesi günü okula gittik. Sevgili matematik öğretmenim bir an olsun Yoongi'nin yanından ayrılmadı ve gözlerimin önünde, tam benim yanımda onu çarşamba akşamı için kendi evine yemeğe davet etti.

Ve çarşamba günü gerçekten ışık hızında geldi.

Burada oturmuş, onun özenli kıyafetleriyle ve şahane parfüm kokusuyla baş etmeye çalışırken birazdan Seokjin'e gidecek olması beynimi bulandırıyordu. Konuya odaklanamıyordum. Çözdüğü sorulara bakıyor ama anlayamıyordum. Zaten sorulara bakarken odağıma giren elleri her zaman sorundu. Bugün ayriyeten oluyordu.

"Odaklanmıyorsun!" dedi kızgın bir tonda ve saçlarımı bırakmamaya ant içmiş gibi tutuşunu sıkılaştırdı. Bu onun beni tabiri caizse pataklama şekliydi. Özel derslerde dalgın olursam eğer saçımı çeker ve ben odaklanana kadar bırakmazdı. Senelerdir değişmemişti bu sistem. "Bak şaka değil yakında cidden saçın kalmayacak," dedi beni tasdikler şekilde. "Hepsi elimde kalacak."

Gözlerimi sımsıkı kapatıp başımı sallayarak onu onaylamaya çalıştım. Normal şartlarda burada haklı olan birisi varsa o da bendim ama bunu ona izah etmem imkansızdı. Bu yüzden geriye kalan tek seçenek onu onaylamak, sessiz kalmak ve ne derse onu yapmaktı.

Sonunda saçımdaki tutuşunu gevşetip başını öne eğerek bana baktığında çatık kaşlarıyla karşılaşmam uzun sürmedi. "Ne düşünüyordun yine?" dedi nötr bir tınıda. "Aşık mı oldun ne oldu anlamıyorum, son günlerde aklın bir karış havada."

Harika bir soru. On hafta boyunca her gün fizik sözlüsü olmak bile bunu yanıtlamaktan daha kolaydır.

"Aşık falan değilim." dedim ters bir şekilde. "Ne alakası var?"

"Ne düşünüyorsun o zaman?"

Omuz silktim. "Seni." dedim basitçe. En azından bazı kısımlarda dürüst olabilirdim.

teenager : yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin