- - -
26| Bilmediğim şeyleri bana öğretmen gerekir
Geç yattığım yetmiyor gibi bir de erkenden kalkmış olamanın verdiği gerginlikle tavanı izlemekten başka bir şey yapmıyordum.
Güneş doğmuştu, oda yeterince aydınlıktı ve Min Yoongi hemen yanımda uyuyordu. Ben dümdüz, sırt üstü yatmış ellerimi karın bölgemde birleştirmişken o bana doğru dönmüş, başı yastıktayken sol kolunu göğüsümün üzerinden, sol bacağını da bacaklarımın üzerinden atıp gevşek bir şekilde sarılmıştı. Ve sahiden mışıl mışıl uyuyordu.
Ben de uykusuzluktan şişmiş gözlerimle düşünmekten delirecek seviyeye gelmiştim.
Unutamıyordum. Hiçbir anı, hiçbir detayı unutamıyordum. Yoongi'nin kucağıma çıkışını, belini bükerek kucağımda oynayışını, bana sürtünmesini, eğlenir gibi konuşmasını... Tüm bunlar yetmiyormuş gibi yatakta arkama uzandığı anı, omzuma kondurduğu öpücüğü, çamaşırımın içine süzülen elini, beni çekişini, rahatladığım halde bırakmadığı anı ve kalan tüm sahneleri.
Delirmek üzereydim. Kesinlikle delirmek üzereydim.
Gece beni beklemişti. Banyodan çıkmamı beklemiş ve bana sarılarak uyumuştu. Normalde nasıl uyuyorsak aynen o şekilde ama ben kalbimin hızını da, utangaçlığımı da atamadığım için bir türlü uykuya dalamamıştım. Yaptığım tek şey onun uykuya dalan yüzünü izleyip nefesimi tutarak geceyi düşünmek olmuştu.
Muazzam bir duyguydu. Hiç hissetmediğim kadar harika hissetmiştim fakat aklımdan atamamak bana biraz sıkıntı yaratıyordu.
Tavandaki bakışlarımı usulca yanımda uyuyan bedene çevirdim. Dudakları hafif aralık kalmıştı. Dağılan saçları yastığına yayılmıştı. Yüzünde hiçbir bakım ürünü olmadığı için belli belirsiz var olan çilleri görünür düzeyde kalmıştı. Pijamasının düğmeli üstünün iki düğmesini kapatmadığı için açılan yakasından beyaz tenini rahatlıkla görebiliyordum.
Ne yapacaktım şimdi? Dün, daha doğrusu bugünün ilk saatlerinde Yoongi gerçekten büyük bir adım atmıştı.
İlişkimiz henüz birinci basamağa bile dayanmamışken elimden tutup beni merdivenin sonuna doğru çıkartmaya çalışmıştı. Buna nasıl bir karşılık vereceğimi kestiremiyordum.
Daha doğrusu onun bu yaklaşımına karşılık verip ilerlemeye can atıyor fakat bunun ne doğru olup olmadığını kestiremiyordum.
"Mmm..." Yoongi dudaklarını birbirine bastırıp bana doğru geldiğinde bunu uykusunun arasında yaptığını net bir şekilde anlayabiliyordum. Şu an uyanık değildi. Bu yüzden ona karışmadım ve kolunu biraz daha sıkılaştırmasını izledim. Ağzını şapırdatıp çenesi yukarıda kalacak şekilde başını arkaya attı. Bu da gülümsememe neden oldu.
Elimi kaldırıp saçlarının arasına usulca karıştırdıktan sonra arkaya doğru taradığımda gözlerini belli belirsiz kısmış ama bu uzun sürmemişti. Uykusu çok da hafif sayılmazdı. Onunla ilişkimizin öncesinde de yüzlerce kez uyuduğumuz için uyku alışkanlıklarını çok iyi öğrenmiştim.
Saçlarını arkaya doğru taramamın ardından ortaya çıkan alnına doğru indirdim parmaklarımı ve çillerinin üzerine kadar belli belirsiz gezindikten sonra son olarak dudaklarına dokundum. Benimkine göre oldukça ince kalan dudaklarında gezdirdim parmaklarımı ve alt dudağına hafif bir baskı yapıp dışa doğru bükülmesine neden oldum.
Dün arabada parmaklarımı emdiği o kısa an canlandı gözümde.
Min Yoongi'yi her şeyden ve herkesten daha iyi tanıdığımı düşünüyordum fakat iş ilişki boyutuna gelince bazı şeyler kesiliyordu. Hem ben deneyimsizdim hem de onu bir ilişkinin içinde çok görmemiştim. En son üniversitede bir kızla takılmıştı ama kız Yoongi'nin ilgisizliğinden dolayı yakınıp ayrılmıştı. Sonrasında ise ciddiyeti olmayan birkaç günlük takılmaları olmuştu. Onları da bana yansıtmamıştı hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teenager : yoonmin ✓
Fanfictionbenim için sadece bir öğretmen değilsin hyung, bunu sen de biliyorsun