- - -
41| Benimle baş edemezsin Jieun
"Geliyor bizim kaplumbağa."
Lüks mekanın cam kenarında kalan uzun masaya toplanmış grup kapıdan içeri giren bedenle daha sesli gülmeye ve hep birlikte o tarafa bakmaya başladıklarında konuşan kişi Jackson'dı.
"Yanındaki kim?" Yongsun etinden aldığı küçük dilimi çiğnerken konuştuğunda karşısında kalan Jieun omuz silkti ve "Bilmem." dedi tüm masanın duyacağı şekilde. "Kardeşi falandır belki."
Jieun onun kim olduğunu herkesten daha iyi biliyordu.
Kihyun kaşlarını kaldırarak Yoongi'nin elinden tutan çocuğa baktı. Kumral saçları geriye doğru taranmış, alnı doğal bir görünümle açılmıştı. Üzerinde spor ve bir o kadar da şık bir takım vardı. Yoongi'nin yanına yakışmış gözüküyordu. Çocuğun parladığını düşündü. İlk defa görüyordu ama şimdiden gözlerini alamamıştı.
Ellerine baktığında gülerek Jieun'a döndü. "Kardeş mi?" dedi. "Pek öyle durmuyor ama eğer öyleyse şimdiden göz koydum diyelim. Yoongi'den onu bana ayarlamasını isteyebilirim."
Tüm masa yeniden güldüğünde Yoongi de onlara eşlik ederek, sıcak bir gülümseme eşliğinde başlarında durdu ve eksik olan tek isim olduğunu fark etmesiyle hafif bir mahcubiyet duydu. Çalışma arkadaşlarını seviyordu. Bu sene geçmişti yeni okuluna. Jimin'in okulundaki işinden ayrıldığından sonraki ikinci okuluydu. İlki iyiydi fakat bu içlerinde en iyi olanı olmuştu. Hatta Yoongi hiç düşünmeden Beomgyu'yu bu okulun bursluluk sınavlarına sokup yanına almıştı bile.
"Üzgünüm." dedi masaya bakarken. "Geç kaldım sanırım."
"Biraz öyle oldu." diyerek hemen onayladı Jackson. "Çok acıktık ve seni bekleyemeden siparişleri verdik." Gülümseyerek Yoongi'nin yanında getirdiği çocuğa döndü ve beklemeden sandalyesinden kalkarak ona doğru uzandığı gibi elini kaldırdı. "Merhaba."
Herkesin gözünü bir an olsun alamadığı çocuk hoş bir tebessümle havada kalan ele nazik bir karşılık verdi ve "Merhaba." dedi. Şimdi başta Kihyun olmak üzere masadaki hemen hemen herkes çocuğun narin ve insanın tekrar tekrar duymak isteyeceği o sese odaklıydı.
"Üzgünüm." diyen bu sefer ilgi odağı olan çocuktu. "Biraz davetsiz misafir gibi oldum fakat Yoongi hyung sorun olmayacağını söyledi."
"Hyung.." Kihyun gülerek ikilinin eline bir daha baktı. "Yoongi bize bir kardeşi olduğundan söz etmemişti."
Çocuk gözlerini kırpıştırarak kendisini izleyen adama döndüğünde Yoongi'nin eli avuçlarından kayıp gitmiş hemen ardından belindeki yerini almıştı.
Yoongi gülümsemesini kesmeden "Jimin kardeşim değil." dedi. "Nişanlım."
Yongsun aldığı bir yudum şarabı yutkunamayıp ani bir öksürük krizine girdiğinde Jieun hiç etkilenmemiş gibi iç içe geçirdiği ellerini çenesine yaslamış, şahit olduğu tabloyu izliyordu. Bu akşam için düşündükleri bu değildi. Kesinlikle değildi. Gece evinde bitecekti. Aklındaki buydu. Yoongi'yi bir kahve için ikna edebilirdi.
Bu Jimin denen çocuk olmasaydı.
"Siktir oradan!" Jackson kocaman gözler ve tatlı bir şaşkınlıkla arkasına yaslandığında Yoongi'ye bakıyordu. "Bir nişanlın olduğunu bilmiyordum- Bilmiyorduk!"
Yoongi ona aldırış etmeden Jimin'i belinden yönlendirerek köşede kalan iki boş sandalyeye ilerlediğinde, "Yüzükten anlarsınız sanmıştım." diyerek cevapladı. "Nişanlı olmamın nesi garip?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teenager : yoonmin ✓
Fiksi Penggemarbenim için sadece bir öğretmen değilsin hyung, bunu sen de biliyorsun