- - -
25| Çamaşırını değiştir sonra da uyuyalım
Yoongi'nin iç içe geçirdiği parmaklarımıza bakıyordum.
Arabadaydık. Haftanın ne ara akıp gittiğini anlayamamıştım bile fakat çoktan cumartesine gelmiştik. Ve bu, sandığımdan çok daha kolay olmuştu. Jongin şehir dışına çıktığını belirtir bir rapor ile okula uğramış ve sonra ortadan kaybolmuştu. Sanırım Seokjin de onun yokluğunda pek bir şeye kalkışamamıştı.
Yani kısacası rahattık. Fazla yan yana durmadığımız, ders dışı iletişime geçmediğimiz ve eve döndüğümüzde birlikte çalışıp aynı yatağa girdiğimiz bir hafta olmuştu.
Gerçi annem dün kapıyı deli gibi çalıp bizi epey azarlamıştı. Günlerdir hiç eve uğramadığım için. Ve tabii bir de kendimizi dışarıdan çok soyutladığımıza dair o uzun konuşmalarından yapmıştı.
Ama bir şekilde atlatmıştık işte.
Şimdi ise Yoongi'nin arabasındaydım. Hemen önümüzdeki araba Hoseok'a aitti ve Arin, Jungkook, Taehyung üçlüsünü taşıyordu. Başta Yoongi buna şiddetle karşı çıkıp hepimizi götürebileceğini söylemişti fakat Hoseok'un babası polisti. Ve sanırsam baş komiser tarzı, yetkisi yüksek olan bir mevkideydi. Çünkü Hoseok ehliyetin kesinlikle bir sorun teşkil etmediğini söylemiş ve uzun uzun açıklamıştı. Tam anlayamamıştım ama işin ucunda Yoongi bir sorun görmediği için ben de uzatmamıştım.
Ve bir de, Yoongi romantik herifin tekine dönüşmüştü işte.
Arabaya binip yola çıktığımızda elime uzanıp ellerinin arasına almış, parmaklarımızı birbirine geçirdikten sonra vitesi tutmuştu.
Ellerim sahiden ellerinin arasında minicik kalıyordu. Öyle ki ellimi tuttuğu halde vitesi kavramak konusunda hiç de zorlanmamıştı. Bu da salak salak sırıtmama ve ellerimizin birkaç fotoğrafını karelememe yol açmıştı. Fazla klişe ve başkası yaptığında yüzümü buruşturacağım tarzda şeyler olduğunun farkındaydım ama bir şekilde, bu işlerin içinde olmanın dışında olmaktan çok daha farklı olduğunu anlamıştım.
Öncesinde alaya aldığım tüm o detaylar birden güzelleşip gözümde ilgi çekici hale gelmişti.
Şehirden çıktığımızda Yoongi önüne düşürdüğü saçlarının savrulması adına başını yana doğru eğdiğinde onu izliyordum. O da dikiz aynasından arkasına bakarak bir şeyleri ayarlıyor gibiydi.
"Neyse ki yakınmış." diye mırıldandı düz otobana girdiğimizde. Aynı zamanda Hoseok'un gönderdiği konuma bakıyordu. Yol için inceleme yapmadığını anlayabiliyordum çünkü bizimkiler zaten hemen önümüzde öncülük ediyordu. Sanırım sadece dakika için orada açık duruyordu. Yoongi'nin uzun yolculuklarda kalan süreye olan merak takıntısını biliyordum.
Ellerimizi sıkıp "Eğleneceğimiz bir hafta sonu olmasını diliyorum." dedim. "Döndüğümüzde beni çok sıkı bir çalışma programı bekliyor hyung, sınava çok az kaldı."
Gülümseyerek bana döndü ve gözlerimin içine kısa bir an baktıktan sonra yeniden yola odaklanmak için başını çevirdi. "Seni en iyi şekilde eğlendireceğime emin olabilirsin Park." dediğinde sesindeki tını eğlendiğini her halinden belli ediyordu. Bu benim de kıkırdamama neden oldu.
"Bazen sahiden genç ve hormonları tavan yapmış bir ergen olduğumu unutuyorsun." dedim bakışlarımı yanımdaki camdan dışarı çevirirken. "Bu tarz şeyleri ben söyleyince sorun olmuyor ama sen söyleyince, lafı bel altına çekmesen bile öyle algılıyorum. Üzgünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teenager : yoonmin ✓
Fiksi Penggemarbenim için sadece bir öğretmen değilsin hyung, bunu sen de biliyorsun