0.1

404 19 15
                                    

Savaş o kadar can alıp götürmüştü ki her yer ölüler, yaralılar ve düello yapanlarla doluydu. Ortak salonda Ron Weasley ve Rodolphus Lestrange diğer tarafta ise Ginny Weasley ve Bellatrix Lestrange. Bellatrix kızla oyun oynar gibiydi ama genç kız zorlanıyordu fakat bunu belli etmemeye çalışıyordu.

"Kız Weasley sana bir sır vereyim mi?"

Kızıl saçlı kız hiç cevap vermedi ve dikkatini dağıtmak için yapıldığını düşündü.

"Hermione Granger'ı tanıyorsundur, ah kim tanımaz ki. Ne kadar gururluyum anlatamam, onun gibi bir evlat sahibi olmak, her anne böyle bir kız çocuğu ister."
Ginny durduğu yerde kalmıştı.

"Yalan söylüyorsun!"
Kızın bağrışı yanda düello yapan ikiliyi durdurdu.
"Seni yalancı kaltak!" diyip cadı olmasına rağmen ona bir tokat yapıştırdı. Kıvırcık saçlı cadının suratında dev gibi bir sırıtış vardı,

"Saçlarımız çok benziyor, ikimizin de kabarık ve kıvırcık. Başka bir şeyimiz daha çok benziyor... Mesela ikimizin de katil oluşu, tabii kızım sizi yıllarca kandır-

O an içeriye giren Hermione, uzun siyah bi elbisesi vardı ve saçları açık bi şekilde duruyordu.

"Efendim anne? Beni çağırdığını hissettim."

"Mia bebeğim bu şerefi sana vermek istedim. Weasley'i öldürme şerefini."

"Zevkle!"

Ginny koşarak Hermione'nin üstüne atlamaya çalıştı ama o gelemeden Hermione ona öldüren laneti uygulayıp yere yığılmasını sağlamıştı. Arkadan gelen ses Hermione'nin donmasını sağlamıştı.

"Avada Kedavra."

Annesi onun önüne geçmişti ve lanet ona çarpmıştı.
Hermione Mia 2-3 saniye kendine gelemediyse 4. saniye kendine geldi ve arkasındaki Ron'a döndü ve hiç tereddüt etmeden laneti söyledi.

"Avada Kedavra."
~
Hermione, Malfoy Malikanesinin önünde sanki birisi sırtına tahta bir sopa koymuşçasına dik ve kararlı bi şekilde yürüyordu. Malikanenin kapısına giden yolda çıkan tek ses Hermione'nin topuklu botlarının çıkardığı topuk sesiydi, normalde Hermione bu sesi çok severdi, kendini özgüvenli hissettirirdi ama şuanki durumda hiçbir şey hissetmiyordu.
Kapıya aralıklarla 4 defa vurdu, Narcissa Malfoy onun geldiğini anlamış olacak ki kapıyı ev cini değil Narcissa Malfoy açtı.

"Mia iyi misin? Burada ne işin var? Draco yukarıda, seni görmesi pek iyi olmaz." dedi fakat Hermione fazlasıyla ciddi ve ifadesiz duruyordu.

"Draco senin için çok endişelendi , son bir yılda baya yakınlaşmışsınız. Yakın zamanda ona söylemeyi düşünüyordum."

Hermione suratını buruşturdu ve yere çöküp bağıra bağıra ağlamaya başladı. Narcissa anlık şokunu atlatıp yeğeninin yanına çöktü , önce onu sakinleştirmeye çalışmasına rağmen hiçbir şeye yaramadığını farketti ve kızı dizine yatırıp ağlamasına izin verdi. Kapı açık bir şekilde duruyordu ve kapının önünde teyze ve yeğen oturuyorlardı. Kız hıçkırıklarla ağlamaya devam ederken Narcissa eğilip kızın saçlarını öptü.

Narcissa ve Hermione her zaman çok yakın olmuşlardı , onun olmayan kızı gibiydi. Bellatrix ve o , kızın savaşa katılmasını engellemeye çalışsalarda başaramamışlardı ve kız başına bir şey gelmeyeceğini söylemiş , Voldemort'un verdiği göreve devam etmişti. Hiçbir şeyden korkmuyordu kız bu konuda annesine çekmişti.

Aşağıdan gelen sesleri duyup aşağı kata inen Draco ağzı açık duruyordu resmen. İkiside onlara bakan Draco Malfoy'u farketmemişlerdi, Draco hemen asasını çıkarıp düşünmeden annesine doğrulttu
"Ne yaptınız ona?" bakışlarını annesinin kucağında bayılmış gibi duran kıza doğrulttu. "Şuan zamanı değil Draco."
Hermione'nin sayıklaması üzerine ikisinin gözleri de kıza döndü "Anne beni niye bıraktın. Anne." neredeyse fısıldayarak konuşuyordu ama Narcissa ve Draco duymuştu ama anlayan Narcissa olmuştu. Bu sefer Draco bağırdı "ANNE NE OLUYOR BURADA!" dediğinde Hermione yerinden sıçramıştı

walls could talk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin