0.3

223 18 1
                                    

Narcissa Malfoy eğilip Harry Potter'ın nabzına baktı, attığını görünce gözlerinin büyümesine engel olamadı ama eğilip Harry'e fısıldadı "Yarı kızımı yani Hermione'ye yıllarca iyi baktığın için susuyorum." ve arkasını dönüp soğuk ve fazlasıyla ciddi bir sesle "Ölmüş." dedi

Yanlarında olan Hagrid'e cesedi verdiler ve Hogwarts'a doğru gittiler. Oraya vardıklarında manzara görülmeye değerdi, yıkılmış Weasley ailesi ve bir sürü kişi . Herkesin dikkati şuan Hermione ve Harry'nin cesedindeydi, Neville ilk önce Hermione'yi fark etti

Siyah elbisesi korse ve bir kısmı straplezden oluşuyordu ,aynı annesinin elbiselerine benziyordu
"Ah şu tiplere bak ne kadar tatlı ve saflar." kimse çağın en zeki cadısından bunu beklemiyordu. Hermione o turuncu kafaları gördükçe annesinin ölümünü hatırlıyordu. Hermione'nin yanında duran Lucius "Hey baba Weasley , duyduğuma göre kızın ve oğulların ölmüş. Ne yazık." dediğinde Hermione alaycı bir şekilde güldü "Annemin ölümünde parmağı olan herkes ölmeyi hakkediyor Lucius."
Biraz uğultu dolaştı etrafta herkes Hermione'nin annesinin kim olduğunu düşünüyordu.

"Bellatrix Lestrange, benim asil annem olur ve Sirius Black, benim babam olur.Beni yıllarca bulanık olarak düşündünüz . Ne kadar iğrenç?! Hele Gryffindor olmak hangisi daha kötü bilemiyorum."
O sırada Harry, Hagrid'in kucağından atladı ve Hermione kısa bi anlığına şoka girdi ama beyni ışık hızında çalışmaya başlamışçasına dönmeye başladı. Harry yere düştü ama çok büyük bir yanlış yaptı çünkü Hagrid ve Hermione yan yanalardı. Harry atladığı gibi Hermione üstüne çıkıp onu yere serdi

"Çok yanlış hamle Pottah!"
~
Lucius, Draco ve Hermione Malfoy Malikanesine gelmişlerdi

İçeri girdiklerinde Hermione, Lucius'u duvara yaslayıp asasını boğazına dayadı
"O da neydi Luc?"

"Neyden bahsediyorsun ?

"Ben yıllardır bunun için çabalıyorum ama sen onun yaşadığını öğrendiğin vakit hiçbir şey yapmadan ayakta duruyorsun."

"B-ben farketmemiştim." Lucius'un kekelemesinden bir şey olduğunu anlamıştı

"Benden korkuyorsun, annem gibi olduğumu düşünüyorsun. Ah bende senin yerinde olsam korkardım."

Draco saatlerdir tek kelime konuşmamıştı
"Neler oluyor burada? Biri bana anlatsın artık. Siz Hermione ile nasıl tanışıyorsunuz?"
Lucius gülüp Draco'ya döndü
"Kendisi vaftiz kızım olur."
Draco kendini kandırılmış hissediyordu, kimse ona anlatmamıştı, yıl boyu Hermione ile yakın arkadaş olmuşlardı fakat o bile anlatmamıştı ,doğrusu o yıllarca her gün yanında olduklarına bile yalan söylemişti ne bekliyordu acaba daha önemlisi o Bellatrix'in kızıydı kanında delilik vardı.

Narcissa, Lucius, Draco ve Hermione koltuklarda oturuyorlardı. Lucius sessizlikten rahatsız olmaya başladığı için konuşmaya başladı.

"Tamam ben başlıyorum, Mia annenin ve babanın mirası sana verildi."

"Babamın?"

"Baban son Black'ti Mia sen hariç"

Mia bunu şu ana dek hiç düşünmemiş ve farketmemişti.
"Ne yani şu an ben son Black miyim?"

Draco gülerek aklına gelen şeyi dışından söyledi.
"Hermione Mia Black. Hoşuma gitti."
Lucius'un Draco'ya attığı bakış çok güzel bi bakış değildi ve bunu Draco farkettiğinde susup suratındaki sırıtışı silmeye çalıştı ama pek başaramadı. Hermione bi hışımla ayağa kalktı.

"Ne var biliyor musun? Ben gidiyorum."

"Mia, kafan estiğinde gezebileceğin bi durumda değiliz. Yoldaşlıktakiler seni
görürse seni parçalayıp, ülkenin öbür ucuna atarlar."

"Lucius, velet değilim ben." Hermione'nin alayla söylediği söz Lucius'u pek ikna etmişe benzemiyordu.

"Vaftiz babanım ben ve sen 18 yaşında değilsin. 17 yaşında olduğun sürece benim kurallarımla bu evde yaşayacaksın. Bu evde kimse senin kötülüğünü istemiyor ama sen kendini tehlikeye atıp duruyorsun."

"Luc bu evde yaşayacağımı kim söyledi?"

"Ben söyledim, yeterli değil mi?"

"Değil. Nerede istersem orada kalırım."

Lucius  anne ve babasının kim olduğunun fazlasıyla belli olduğu düşündü. Deli ve özgürlüğüne düşkün Bellatrix, küçükken evden kaçıp tüm ailesine karşı çıkan Sirius Black. Vaftiz kızıyla daha fazla kavga etmemek için son kozunu kullandı.

"Ben seni zorlamıyorum ama annen olsa burada kalmanı isterdi, baban ise senin güvenli bir yerde olmanı isterdi. Burası güvenli, senin seven insanlar burada ve sen benim kızım sayılıyorsun, seni kaybetmek istemem. İstediğin yerde kal ama bize haber ver, istediğin yere git ama güvenli olsun."

Mia kendini vaftiz babasının kollarına atıp göz yaşlarının akmaması için dudağını ısırıyordu.

"Ben Pansy'nin yanında olacağım. Çok geç olmadan dönerim."

"Çok geç, ben Pansy'i çağırmıştım bile. Sana alınan eşyaları beraber yerleştirirsiniz diye çağırmıştım."

Lucius bu yüzden çağırmamıştı, kız tüm gün Draco ile kalıyordu ve yakın kız arkadaşlarından birini görmek isteyeceğini düşünmüştü.

walls could talk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin