Hermione yatağında uzanıp gözlerini kapattı ve sadece tek bir şeyi düşündü. Ron'u. Hayır ona ulaşamıyordu, kendini biraz daha zorlamaya çalıştı ve gözlerini açtığında yanında Ron'u gördü.
"Ron..."
"Elimden her şeyimi aldın Hermione."
"Ron onların sana hiçbir faydası dokunmadı, hepsinin bir özelliği vardı ve ailen onlara iyi davranıyordu, sen hariç. Harry kazandığı parayı Fred ve George'a verdi, sana verebilirdi Ron, seni hiçbir zaman önemsemedi. Onları kaybetmen kötü bir şey değil tam tersi gözünü açabilir Ron."
Ron'un kafası karışmış görünüyordu ve Hermione gerçekten onu yanında istiyordu.
"Ve en önemlisi Pansy, o benim yanımda her gün seni özlemeye devam ediyor Ron ve asla vazgeçmeyecek. Tom, en yakın zamanda onun işini bitireceğim. Unutma bu odadaki tek katil ben değilim Ron."
Hermione'nin sesi fısıldamaya dönüşmüştü.
"Bana tecavüz etmeye çalışan Cormac'ı beraber öldürdük."
Hermione ilerleyip çocuğun kulağına fısıldadı.
"Pansy'yi öldürmek isteyen Crabbe'yi sen öldürdün. Onun cesedini beraber yaktık. Yıllarca en yakınını Harry sandın ama bendim. Benden hiçbir farkın yok Ron. İkimizin aynı tarafta olmaması için hiçbir neden de yok. O burunsuzu öldürüp biz yöneteceğiz. Sen, ben, Pansy ve Draco. Seninle yıllarca ilgilenmeyip, senin hiçbir işe yaramadığını düşünen ailenin yanıldığını herkese gösterme zamanı. Var mısın?"
İşte o an Hermione, kızıl saçlı çocuğun içindeki karanlığı gördü.
"Varım."
~
"Draco akşam seni almaya geleceğim 8'de hazır ol."
Mektubu baykuşa verip kendini yatağa attı ve Ron'la yaptığı konuşmayı düşündü. Kendi arasını düzeltmişti ama Ron ve Draco'nun arasını da düzeltmeliydi. O yüzden onları da alıp akşam Ikea'ya gitmeye karar vermişti.
"Hermione şimdi ne olacak?"
"Bilmiyorum Remus... Bu arada Ron nerede?"
"Buradayım."
Ron mutfaktan kafasını uzatıp ikisine baktığında
"Ron, o ağzındaki umarım Teddy'nin maması değildir."
"Sadece tadını merak etmiştim."
Remus gülerek kucağındaki Teddy'i uzanan Hermione'nin karnına koydu. Küçük çocuk hemen kızın çenesine doğru emekleyip, kızın üstüne uzandı.
~
"Rod iyi olacağız. Sadece 1 haftalığına sonra tekrar ziyarete geleceğiz."
İki kız bavullarını hazırlamış Hermione'nin yeni alıp döşediği muggle evine gitmeye hazırlanıyorlardı. Hermione çantasından iki güneş gözlüğü ve iki şapka çıkardı. Kendininkini taktıktan sonra öbürünü kızın kafasına geçirdi.
"Bunlar ne için?"
"Oralarda biraz popülerimde, bizi tanımasınlar."
İki kız arabayla iki saatlik bir yolculuk yapıp yeni evlerinin önüne geldiler. Pansy cama yapışmış dışarıyı izliyordu.
"Kaç katlı?"
"Üç."
"Bahçesi var mı?"
"Evet."
"Havuzu var mı?"
"Hem evin içinde bir tane jakuzi, evin dışında yani bahçemizde havuz var."
"Peki hayalini kurduğumuz kütüphane var mı?"
"İlk orayı yaptırdım, bir sürü kitaplarla doldurdum ama dizmeyi sevdiğin için birazını kolilerde bıraktım."
"Peki sinema odası var mı?"
"Muggle şeylerine çok çabuk alışıyorsun Pans ama var."
Hermione arabayı durdurduğunda bir evin önündeydiler ama Hermione'nin bahsettiği gibi bi ev değildi.
"Peki... Bir dakika! Bu eski ev bizim yeni evimiz değil dimi?!"
"Hayır gerizekalı, iki dakika bir şey alacağım dur burada."
"Bende geliyorum."
Hermione çıkıp arabayı kilitlediğinde Pansy'i içerde bırakmıştı ve sırıtarak ilerliyordu. Kapı ziline bastığında orta yaşlı bi kadın açtı kapıyı ve önce elindeki telefonla fotoğraf çekinip sonra bir şeyi hatırlamış gibi geri koşarak içeri gitti.
Kadın geri geldiğinde minik gri bir kediyi elinde tutuyordu. Hermione kadının elinden kediyi alıp arabaya doğru ilerledi. Pansy suratını cama yapıştırmış olduğu için tüm cam buğulanmıştı.
"İnanamıyorum bu çok tatlı bir şey!"
Pansy'nin çığlığı diğer kızın kulaklarını çınlatmıştı.
"Bu bebeği al ve artık evimize gidelim."
"Ama bunun eşyaları yok mu?"
Hermione gülerek kıza döndü.
"Lütfen ama, ona kendine özel oda bile yaptırdım. Ah bir şeyi unuttum? "
"Neyi?"
"İki ev arkadaşımız olduğunu söylemeyi, onlar bana çok yardımcı oldu."
"Kim onlar?"
Hermione sadece sırıttı ve kıza sürpriz olmasını istediği için söylemedi.
"Biri Draco ama öbürü kim?"
Hermione arabadan inip Pansy'nin kucağından kediyi aldı.
Anahtarı kıza uzatıp
"Sen açsana."
Kız biraz zorlayarak kapıyı açtığında, kafasını kaldırmamıştı. Kaldırdığında ise karşısında Ron'u görmeyi beklemiyordu. Pansy ne yapacağını tam olarak kestiremiyordu. Hermione ise kedi kucağında ikisini izliyordu.
İkisini yalnız bırakmaya karar verip Draco'nun yanına gitmeye karar verdi. Merdivenlerden çıkarken elindeki kedi fazlasıyla hareketli olduğundan Hermione'nin elini ısırdı ve Hermione'nin acıdan dolayı çıkardığı sesten Draco kapısını açtı.
"Hermione o elindeki minik şey ne?"
Hermione gülerek kediyi kaldırdı.
"Kedimiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
walls could talk
Teen Fiction"Kız Weasley sana bir sır vereyim mi?" Kızıl saçlı kız hiç cevap vermedi ve dikkatini dağıtmak için yapıldığını düşündü. "Hermione Granger'ı tanıyorsundur, ah kim tanımaz ki. Ne kadar gururluyum anlatamam, onun gibi bir evlat sahibi olmak, her anne...