İşte harika bir gün... Nedeni mi? ÇÜNKÜ BUGÜN CUMARTESİ! Artık Ulaş'ın evde olmasını önemsemiyordum. Sonuçta çocuk dengesiz. Saldım gitti yani. Saçlarımı o muhteşem (!) ev topuzumdan yaptım. Siyah askılı tişörtümün altına şortumu giyip altına da pofuduk ayıcıklı terliklerimi giyerek odamdan çıktım. TAM BİR TİPİK EV KIZI! Mutfağa gidip dolaptan su alıp kafama dikledim. O sırada Ulaş da mutfağa girmişti. Öküzün trene baktığı gibi bana baktığını fark edince suyun ağzını kapattım.
"Ne var, niye bakıyorsun?" diye atara bağladım.
"Evinde bir erkek varken nasıl bu kadar rahat dolanabiliyorsun?" dedi üzerimdekileri gözleriyle işaret ederek.
"Sen kendini erkekten mi sayıyorsun?" dedim. İNTİKAM ALINIYOR... Hak etmiyor mu ama bana o kadar yaptıklarından sonra. Oh iyi oldu. Ama o da ne bu çocuk niye bana yaklaşıyor? Ya uzak dur benden! Geri geri adım atmaya başladım. O ise daha fazla üstüme geliyordu. Aha duvara da çarptım. Ya yaklaşma bana ya! Ellerini iki yanıma koyup kaçmamı engelledi. Aha yaklaşıyor. Ya bu çocuk gay falan değilmiş bildiğin playboy. Farkında olmadan titremeye başladım, oysa Ulaş inadına daha da yaklaşıyordu. Aramızda milimetreler kalmıştı. Birden gülmeye başladı.
"Madem erkek değilim neden bu kadar titriyorsun?" dedi ellerini çekip uzaklaşarak sinir bir ses tonunda gıcık bir gülümsemeyle. Tam bir ayı ya! Böyle şaka yapılır mı? Elimdeki suyu üzerine fışkırtmamak için zor tuttum kendimi.
"Bir de dudaklarını aralıyor öpecekmişim gibi." deyip kahkahalara boğuldu. Gerçekten dudağımı mı araladım ki? Ya ne düşünüyorsun Masal ya çocuk seni rezil etti resmen!
"Ne yiyeceksin?" deyip konuyu değiştirdim.
"Omlet yapabiliyor musun?"
"Evet."
"Tamam o zaman onu yap. Ben de Bulut ile odadayım." deyip mutfaktan gülerek çıktı. Ama Ulaş Bey ben senden intikamımı almaz mıyım? Tabikide alırım. Omletin tuzdan geçilmesin bakalım ne yapacaksın! Omletleri hazırlayıp tabaklara koydum. Ulaş'ın omletini yaparken evdeki tuzun yarısını harcamıştım ama azdı bile ben daha ne gibi intikamlar alacağım o salaktan. Beni mal gibi bırakmak neymiş görsün bakalım beyefendi.
"Kahvaltıya gelin!" diye bağırdım. Resmen 3 yaşındaki çocuklar gibi yarış yaparak geldiler. Bu kadar aç mı bıraktım lan sizi? Masaya geçtiler. Göz ucuyla Ulaş'a bakıyordum. Alıyor, ağzına atıyor. Çiğniyor, yüzü ekşidi. Tip tip bana bakıyor. Eğil Masal eğil.
"Çok tuz katmışsın."dedi sinirle.
"Bir yanlışın var, Masal'ın yapabildiği tek güzel şey bu." dedi sevgili kardeşim Bulut da. Ulaş bana tip tip baktı. Ve beklenmedik bir hareketle omletime saldırdı. Elimdeki çatalı Ulaş'ın eline sapladım. Can havliyle bağırdı.Bu sefer o da çatalını benim elime batırdı. O batırınca ben durur muyum? Bende batırdım. Böyle birbirimizin eline çatal batırırken kapı çaldı.
"Bulut sen aç!" diye bağırdık ikimizde aynı anda birbirimize kindar bakışlar atarak. Bulut ayağa kalkıp kapıya baktı. Bu arada hala birbirimizin eline çatal saplıyorduk ayı ya çok kötü bastırıyor bir de.
"Buğra yavrum ablan uyandı mı?" dedi kapıyı çalan Sedef Teyze.
"Bulut."
"Anlamadım."
"Buğra değil ismim Bulut."
"Aman ikiside isim sonuçta ablanı çağırsana sen bana."
"Tamam Sedef Teyze geliyorum." deyip Ulaş'a dil çıkararak -elime tabağımı alarak- masadan kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKANDAN KOŞAMAM SAÇIM BOZULUR
RomanceElindeki tek şey güzellik olan bir kız... Kızımıza çirkin diyen bir erkek... Kızımız inatçı. Güzel olduğunu kabul ettirmek zorunda ama bilmediği bir şey var. Erkek de aynı oranda inatçı. İnatçı olmasının ise sebebi var... Kızımız güzel olduğunu kabu...