İntikam Soğuk Yenen Bir Yemek Değilmiş...

7.2K 365 147
                                    

"Düşün Dilan başka kimi çağırabiliriz?" dedim Dilan'ın elinden telefonunu alarak.

"YA! Masal! Telefonumu ver!" diye çırpınırken sinirli bir bakış attım ve sustu.

"Kimler geliyor tekrar saysana." dedi soğuk bir sesle. Trip atıyor bir de ya!

"Ulaş, Kurtuluş, sen, ben, Bulut zaten var, Evren bir de Aras. Bir kişi daha lazım ve lütfen kız olsun, 2 kız kaldık ya!" dedim ardından da "Ama Ulaş'a yavşamamalı!" diye ekledim.

"Aras?" dedi merakla.

"Anasınıfındaki." dedim 'Artık bir isim söyle de çağırayım.' bakışları atarken.

"Hala konuşuyor musunuz?" dedi Dilan şaşırarak. 

"Bu sabah annesi annemi arayacakmış ulaşamayınca numara istemek için aradı ben de çağırdım onu. Hadi kimi çağıralım söyle!" dedim.

"Dicle gelsin nolur! Dicle gelsin!" diyerek atladı Bulut lafa.

"Bizi mi dinliyorsun sen?" dedim elimde tuttuğum yastığı Bulut'a fırlatarak.

"Yanımda konuşuyorsunuz başka kimi dinleyeceğim ya?" dedi Bulut ona attığım yastığı geri bana fırlatarak. 

"Dinleme! Televizyon izle!" dedim sinirle.

"Bunu mu?" dedi televizyondaki Pepee'yi göstererek. Hatice ablanın kızı şu an bizdeydi ve Pepee izliyordu, Hatice Abla da bütün evi temizliyordu. Bu yüzden hepimiz aynı odaya tıkışmıştık.

"Hıı... Yine de dinleme!" dedim soğukkanlılıkla ve Dilan'a geri döndüm. 

"Dicle gelsin, hem Ulaş Abi'ye de yavşamaz." dedi Bulut "Kurtuluş'a da yavşamaz." dedi Dilan'a pis sırıtışlar göndererek. Bulut'u takmamış gibi lafa devam edecekken Bulut "Dicle gelsin! Dicle gelsin! Dicle gelsin!" diye naralar atmaya başlamıştı bile.

"İyi iyi gelsin ama bir arkadaşını falan da getirsin bana bulaşmasın." dedim Bulut'u susturmak için.

"Tamam." dedi Bulut sevinçten havalara uçarak ve dışarı çıktı. Bunlar hangi ara bu kadar yakınlaştı ya? 

"Başka kimi çağırabiliriz?" dedim Dilan'a dönerek. 

"Bence bu kadar yeter." dedi Dilan umursamaz bir şekilde. Bak hala trip atıyor ya!

"Yemeklerden daha fazla yiyebilmek için yapıyorsun değil mi!" dedim Dilan'ın hafifçe gıdıklayarak.

"Mahahahahahh! Masaahhahahahhah! Masal! Yapmahahahahahhh!" dedi gülmelerinin arasında. 

"Şimdi söyle gelsinler mi gelmesinler mi?" dedim ellerimi Dilan'dan çekerek.

"Gelmesinler, yeter bu kadar ne yapacaksın hem yemekte?" dedi Dilan ciddi haline girmeye çalışarak. 

"Hiçbir şey. Pizza, hamburger, lahmacun, çiğköfte ve aklına gelebilecek bütün tatlı çeşitleri hepsinden söyleyeceğim açık büfe gibi herkes ne istiyorsa ondan alacak." dedim rahatlıkla.

"Acılı olsun!" dedi Dilan ağzının suları akarak.

"Salyalarını sil." dedim kıkırdıyarak. 

"Hede gızım gidiverelim biz." diyen Hatice Abla'ya baktım.

"Bitti mi işin Hatice Abla?" dedim gülümseyerek.

"Betti gızım betti." dedi Esra'nın elinden tutarak. Hatice Abla ile kızına kapıya kadar eşlik edip içeri girdim. Tam koltuğa oturmamla tekrar zil çaldı. Kapıya koşarak gittim. Sipariş ettiğim her şey gelmişti. Aynı anda. Kapıda duran adamlar bana 'Bunları nerene yiyeceksin?' bakışı gönderiyorlardı ve haklılardı. Sonuna kadar... Hepsine ödemesini yapıp, elimdekileri büyük bir masaya dizdim şimdi sıra vakit geçsin diye oynanacak oyunları ayarlamaktaydı. Sıkıntıdan ölsem bile oynamayacağım bir oyun vardı o da şişe çevirmece! Koskocaman ülkede ne zaman gençler bir araya gelse hepsi de şişe çevirmece oynuyor ve doğruluk denirse 'Kimi seviyorsun?' sorusu sorulur cesaret denilirse 'Beni öp!' denir. Klişeleşmiş şeylerden nefret eden bir ben miyim acaba? Neyse ne? Ölsem bile oynamam bu oyunu. Oynayalım diyeni evden atarım ona göre! 

ARKANDAN KOŞAMAM SAÇIM BOZULURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin