Bölüm 12

393 236 68
                                    

Behice'nin anlatımında;

Durakta indiğimde eve doğru adımlamaya başladım. Bu sefer geçtiğim yolların her zamankinden daha sessiz ve ıssız olması dikkatimi çekmişti. Karanlığa olan korkum da beni daha da tedirginleştiriyordu. Hızlı adımlarla ilerlerken apartmanın önünde siyah Alfa Romeo bir arabanın durduğunu görmüştüm. Buraya yerleştiğimden beri bu arabayı hiç görmemiştim. Birisine misafir gelmiş olmalıydı. Üstelik hayran olduğum bir arabaydı o yüzden dikkatimi çekmişti. Camlarıda filmle kaplanmıştı.

Bu zamana kadar bir kız çocuğu gibi büyümediğim için bebeklerden çok arabalara ve motorlara zaafım vardı. O yüzden hemen hemen hepsinin markasını biliyordum.

Apartmandan içeri girdiğimde hemen asansörün düğmesine basıp beklemeye başladım. Kapısı açıldığında içeri girdim ve 7. katın düğmesine bastım. Aynadan kendimi süzdüğümde yorgun bedenim kendini oldukça belli ediyordu. Yorulmuş olmama rağmen yine de günüm güzel ve eğlenceli geçmişti. Ben aynada kendime bakmaya dalmışken asansörün sesini duymamla kendime gelip kapısının açılmasıyla asansörden çıktım.

Çantamdan anahtarımı çıkarıp dairemin kapısını açtım ve içeri geçtim. Ardımdan kapıyı kapattıktan sonra ayakkabılarımı çıkarıp direkt yatak odama doğru yürüdüm. Acilen rahat kıyafetler giymem gerekiyordu. Dolabımdan sarı Sünger Boblu geceliğimi alıp hemen üzerimi değiştirdim. Dünya varmış dedikleri bu olsa gerek. Hızlıca kıyafetlerimi makinaya atıp mutfağa geçtim. Aslında restaurantın mutfağında yemek yiyordum ama yinede eve varana kadar acıkmıştım.

Fazla uğraşmamak adına marketten aldığım hazır patates ve köfteyi kızartmaya başladım. Yanına da bir salata yapıp masayı hazırladım. Patates ve köftelerimi servis tabağına aldım.Salatamı da alıp masaya yerleştirdim. Dolaptan kolamı da çıkarıp bir bardağa doldurdum ve masaya oturup yemeğime başladım.

Bu eve gelince nedense canım çok sıkılıyordu. Ses olsun diye televizyonu açıyordum ama oda bir yere kadar idare ediyordu. Yemeğimi yerken gözüm yine karşı daireye takılmıştı.
Yine orda bir silüet vardı. Bu durum artık beni telaşlandırıyordu. Orda kimsenin olmadığını söyledikleri halde bu silüeti bir tek ben mi görüyordum? Belki bir ev eşyasıdır diye de düşünmüştüm ama öyle değildi. Hem hareket ettiğini görmüştüm hem de bir ev eşyası değildi kesinlikle bir insan silüetiydi.
Bilmiyorum ama içimde tuhaf bir korku baş gösteriyordu. Hızlıca masadan kalkıp tabakları topladım ve bulaşıkları yıkadım. Mutfağın ışığını kapatıp öylece karşıya baktım ve o silüetin kaybolduğunu gördüm. Bunu dışarıdan gelen ışıklardan anlayabiliyordum. Korkum git gide büyürken hemen oturma odasına geçip koltuğa oturdum ve televizyonu açıp sesini yükselttim. Hızlıca telefonumdan da Serkan'a mesaj yazmaya başladım.

Ben:
-Serkan rahatsız etmiyorumdur umarım ama Sana bir şey sormak istiyorum.

Serkan'ın cevabı hiç gecikmeden geldi. Telefonu elinde olmalıydı.

Serkan:
-Tabiki Behice ne rahatsızlığı ne zaman istersen mesaj atabilirsin.

Ben:
-Hani karşı apartmanda boş bir daire varya o dairenin boş olduğuna emin misin?

Serkan:
-Evet orası yıllardır boş ve kiraya verilmiyor.

Ben:
-Neden peki

Serkan:
-O dairenin sahibi yeni evli bir çiftti ve birbirlerine çok aşıklardı. Herkes tanıyordu zaten onları ama evlendikten 1 yıl sonra bir trafik kazası geçirdiler ve kadın öldü. O günden sonra adam kendini toparlayamadı. Karısıyla anısı olan daireyi de kimseye kiraya vermek istemedi. Zaten kapısına da mühür vurulmuş. İstersen bir gün bakarız.

ABİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin