Bölüm 14

368 223 42
                                    

     Derinden gelen uğultularla gözlerimi yavaş yavaş araladım. Kolumdaki sızıyla yüzümü buruşturup kendime gelmek için biraz bekledim. En son yaşadıklarım aklıma gelince telaşlanıp birden gözlerimi sonuna kadar açtım ve yattığım yataktan doğruldum.

Etrafıma biraz bakındıktan sonra bir hastane odasında olduğumu, kolumun acısının da serumdan olduğunu fark ettim. Ben nasıl gelmiştim ki buraya? En son ellerimdeki ipleri çözdüğümü hatırlıyorum sonra yine birisi tarafından bayıltıldığımı. Neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Beni neden hastaneye getirdiler bunu da anlayamıyorum. Aklımdan çok değişik senaryolar geçiyordu. Organ mafyası tarafından kaçırılmış olduğum bile aklıma geliyor şu an.

Ellerimi saçlarımdan geçirip ne yapacağım hakkında düşünmeye başladım. Burdan da kaçabilirdim değil mi? En azından denemiş olurdum. Tam serumu çıkarıp atacakken kapının açılmasıyla elim havada kaldı. Gözlerimi kapatıp beklemeye başladım. Duyduğum tanıdık sesle gözlerimi açıp, gelen kişinin kim olduğuna baktım. Gördüğüm kişiyle ağzım da gözüm de sonuna kadar açılmıştı. Bu nasıl olur beni kaçırdıklarını hatırlıyorum.

Serkan:
-Günaydın uykucu prenses. Uyumayı ne kadar da çok seviyormuşsun.

Ben:
- Serkan sen burdasın, ama nasıl oluyor bu.

Serkan:
-Ne nasıl oluyor Behice?

Şaşkınlığımdan artık kekeleyerek konuşmaya başlamıştım. Elimle kendimi göstererek olanları Serkan'a anlatmaya başladım.

Ben:
-B-ben Serkan boş bir depodaydım.

Serkan:
-Behice biraz sakin olur musun? Sakinleş, öyle anlat bana ne anlatmak istiyorsan.

derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalıştım. Aklım bu olanları almıyordu. Birisinin beni bayılttığını hatırlıyorum ama nasıl şu an Serkan'ın yanında olabiliyordum. Baştan sona yaşadıklarımı ona anlatmaya başladım.

Ben:
-Serkan ben restauranttan döndüğüm akşam apartmanın önünde farklı bir araba görmüştüm ama birisine misafir gelmiştir diye fazla takmadım. Sabahta baktım aynı araba orda duruyordu. Ben durağa giderken araba da beni takip etmişti sonra dolmuşa bindiğim de atlattığımı düşündüm.

  Serkan karşıma bir sandalye çekti ve oturup çatık kaşları ve sert bakışlarıyla beni süzmeye başladı. Bana tuhaf tuhaf bakmaya devam ederken bende olanların devamını anlatmaya başladım.

-Restauratta çalışırken garip bir olay fark etmedim zaten taa ki çıkışa kadar. Restauranttan çıktıktan sonra aynı araba ani bir frenle yanımda durdu. Sonra birisi gelip benim burnumu eter dökülmüş pamukla kapattı.

Ben olayları harfi harfine Serkan'a anlatırken o kaşlarını havaya kaldırıp gözlerini açmış ve kollarını birbirine dolamış şekilde bana inanamaz bakışlar atıyordu. Onun bu halleri delirdiğimi düşündürüyordu bana.  Dudağının kenarı hafif kıvrılırken.
Sağ elimin baş parmağını ona doğru uzatıp, sinirli bakışımı atarak konuştum.

-Sen bana gülüyor musun?

Serkan:
-Ne münasebet sana gülebilir miyim hiç? Hangi cesaretle yani. Hayatta Yapmam öyle şeyler. Neyse sen devam et sonra neler olmuş bakalım.

Benimle bir güzel alay ederken moralim bozuk bir şekilde anlatmaya devam ettim.

-Kendime geldiğimde boş bir deponun ortasında sandalyeye oturtulmuştum ve ellerim ayaklarım bağlı bir şekildeydi. Birilerine seslendim önce çıkmadılar ama sonra bir adam geldi. Uzun boylu kumral bir adamdı. Beni neden kaçırdıklarını sorduğumda bana pek bilgi vermedi ama benim hakkımda her bir bilgiyi biliyordu. Beni araştırmışlar.

ABİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin