Bölüm 26

183 109 46
                                    

 
  Gözlerimi açmaya cesaretim yoktu. Bu adamdan korkuyor olmuş olsamda bunları yapmak zorundaydım. Kendimi küçük tehlikelere atmadan büyük tehlikelerden kurtaramam sonuçta. Derin nefesler aldığını duyabiliyordum. Çok sinirlenmişti ama neden bu kadar sinirlendiğini çözecektim. Bu kadın her kimse ve her ne yaşadılarsa Kenan'da derin acılar bıraktığı kesin.

Yavaş adımlarla bana yaklaştığını hissediyordum. Dişlerimi istem dışı sıktığımı fark ettim. Vücudum kaskatı kesilmişti. Memduh Bey ise kapıyı kıracak gibi çalıyor,beni Kenan'ın elinden bir çare kurtarmaya çalışıyordu. O beni kurtarmaya çalıştıkça gerçekten çok kötü şeylere maruz kalacağımı düşünüyordum.
Kenan'ın yanıma çöktüğünü hissetmiştim ve kapıdan gelen büyük bir ses ve Memduh Bey'in bağırarak söylediği sözler; Şaşkınlıktan gözlerim kendiliğinden açılmıştı.

Memduh Bey:
-Kenan aç artık şu kapıyı o Asel değil oğlum kendine gel.

ASEL...

Kimdi o? Bu kıyafetlerin sabihi Asel denen kadın mıydı yoksa? Kafamdaki deli düşüncelerle boğuşurken Kenan'ın iki elinide yüzümde hissetmemle irkildim. Sert bir şekilde yutkunup gözlerimi onun gözlerine diktim ama o sinirli adamdan eser göremedim. Ruh hastası gibi olan hareketlerinden mi yoksa sinirli hallerinden mi korksam bilemiyordum.

Baş parmaklarıyla yüzümü okşayıp alnıma bir öpücük kondurdu. Ben şok içinde sergilediği hareketlere bakıyorken tekrar Memduh Bey'in bağırışıyla ikimizde kendimize geldik.

Memduh Bey:
-Oğlum aç şu kapıyı artık o Asel değil diyorum sana o Behice duyuyor musun beni? Kendine gel.

Ben Kenan'ın o ise benim gözlerime bakıyordu. Yüzüme bakarken birden kaşlarının çatılmasıyla ve yüzünün o eski sert haline dönmesiyle kendine geldiğini anlamıştım. Gözlerinde gördüğüm o nefret beni olduğum yere çivilemişti. Ne bir kelime söyleyebiliyor ne de bir harekette bulunabiliyordum. Dolu gözleri ve sinirden sıktığı çenesiyle birden elini kaldırarak boynumdaki kolyeyi çekip koparmasıyla acıdan sesli bir şekilde inlemiştim.

Son kez yüzüme bakıp oturduğu yerden kalktı ve kapıya doğru gidip elinde sıktığı kolyeyi cebine koyarak kapıyı sertçe açıp Memduh Bey'e bile bakmadan hızlıca uzaklaştı. Ben yaşadığım anın şokuyla kendime gelmeye çalışırken Memduh Bey'in hızlıca yanıma gelip çökmesiyle bana sarılması bir oldu. Konuşmaya çalışırken kekelediğimi farkettim. Bu durumdan bu kadar etkilenmiş olmam da ayrı yıkımdı benim için.

Ben:
-N-Ne oldu böyle birden b-ben bu adama anlam veremiyorum.

Kollarını benden ayırıp iki elinide yüzüme yerleştirdi ve beni sakinleştirmeye çalıştı.

Memduh Bey:
-Sakin ol kızım. Korkma tamam mı? Ben hep senin yanında olacağım. İnan bana seninle ilgili bir durum yok. Hatta biliyor musun benim oğlumu kendine getirecek tek kişi sensin ben buna inanıyorum.

Dedikten sonra kollarımdan tutup beni ayağa kaldırmaya çalışırken bir yandan konuşmaya devam ediyordu ama benim aklımı kurcalayan bu kadar soru varken ben sakinleşemiyordum.

-Hadi kalkalım sabahtan beri bir şey yemediğini biliyorum. Belki senin için inanması güç olacak ama Kenan bizim için kahvaltı hazırlamıştı. Üstelik muhteşem bir masa oldu. Bence bunu kaçırmak istemeyiz.

Beraber kapıya doğru yürürken sorulması gereken asıl soruyu sordum.

Ben:
-Asel kim? Hem onun hareketleri çok değişikti. Üstelik bu ilk değil.

Şaşkın bir o kadar da endişeli bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.

Memduh Bey:
-Bu ilk değil derken, daha önce de böyle bir olay mı yaşandı?

ABİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin