Bölüm 15

377 218 54
                                    

  

   O kadar yorgun ve uykulu olmama rağmen gece evime birileri girer korkusuyla uyuyamamıştım. Yatağımdan kalkıp aynanın karşısına geçtim. Gözlerimin içinin kan çanağına döndüğünü gördüm.

Dolaptan kendime kıyafet seçmeye başlamıştım. Dün belki uykum gelir de biraz uyurum diye duş almıştım ama tam tersi bir durum meydana gelmişti. Mor askılı bir tişört ile gri bir pantolon çıkarıp giyinmeye başladım.
Aynanın karşısına geçip rimelimi, eyelinerimi ve kahve tonu rujumu sürdüm. Fazla makyaj yapmayı sevmiyordum. Bu benim için yeterli oluyordu.

Karnımdan gelen seslerle ne kadar aç olduğumu hatırladım. Dün yemek yememiştim. Serum takıldığı için açlığımı fazla hissetmemiştim ama şimdi fazlasıyla hissediyordum. Hemen mutfağa geçip önce çayımı ocağa koydum. Masaya zeytin,peynir ve  çokokremi de koyduktan sonra dolaptan iki yumurta alıp kasenin içine kırdım. Daha sonra tavaya da biraz yağ döktüm. Ocağı yakıp tavayı üstüne bıraktım. Yumurtanın içine baharatlarını da ekleyerek tavaya boşalttım. Omletim hazır olduktan sonra bir tabağa aldım ve ekmeğimi de alıp masaya oturdum.

O kadar acıkmıştım ki masada ne varsa silip süpürmüştüm. Çayım da demlendikten sonra kalkıp kupa bardağıma doldurdum. Ekmeğime de çokokremi sürüp çayımla birlikte keyif yapmaya başladım. O sıra telefonuma mesaj geldi. Elime alıp mesaj kutusunu açtım. Serkan'dan tabiki de ama ona karşı tuhaf hissetmiştim dünden sonra. Bana anlattıklarının hepsi yalandı. Eğer kapıdaki o kağıdı görmemiş olsaydım onun dediklerine inanacaktım. Belki de aklımı bile kaçırdığımı düşünecektim. Neden böyle bir şey yaptığı hakkında bir fikrim yoktu ama madem öyle anlatmıştı bende bu kağıdı görmemiş gibi devam edecektim. Onun anlattıklarına inanmış gibi yapacaktım.

Bugün iş çıkışı polise gitmeye karar vermiştim. Yengem ve amcam yüzünden ordan kaçmışken başıma daha beter insanlar bela olmuştu. Neden peşimde olduklarını da bilmiyordum üstelik. Derin bir off çekip Serkan'ın ne yazdığına bakmak için mesajı açtım.

Serkan:
-Günaydın. Nasılsın bakalım uykucu şirin?

İçimden cevap yazmak gelmiyordu. Bana yalan söylemişti. Bende böyleydim işte en ufak bir yalanda güvenim kırılıyordu. Bilmiyorum belki o sıra çok korktuğum içindir bana söyledikleri ama yine de bu sonucu değiştirmiyordu. Her şeye rağmen cevap vermem gerekiyordu.

Ben:
-Günaydın. İyiyim sen nasılsın.

Serkan:
-Teşekkür ederim bende iyiyim. Nasıl olduğunu merak ettim. Bir de yani eğer korkuyorsan diye seni işe götürebilirim demek için yazdım sana.

Yaşadıklarım hepsi gerçek olduğu halde öyle bir şey yokmuş ta ben uyduruyormuşum gibi davranıyordu. Serkan iyi birisiydi ama bu son zamanlarda biraz tuhaflaşmıştı sanki. Bakışları, hareketleri bilemiyorum. Teklifini kabul etmemek benim için daha iyi olacaktı. Yoksa kapıya asılan kağıdı ağzımdan kaçırabilirdim. Kendim öğrenmek daha mantıklı olacaktı. Fazla beklemeden ona cevap yazdım.

Ben:
-Teşekkür ederim Serkan ama ben biraz yürümek istiyorum.

  Serkan:
-Hava çok sıcak yürüme bence bu sıcakta. Arabada serin serin gitmek varken değil mi?

Serkan'ın beni ikna etme çabasına  anlam veremedim. Yürümek istiyordum belki aynı arabayı yine görebilirim de plakasına bakarım diye düşünüyordum aslında. Bende bu işin peşini bırakma niyetinde değildim.

Ben:
-Evet ama sıcak havada yürümeyi seviyorum. O yüzden sana çok teşekkür ederim.

Serkan:
-Peki o zaman fazla ısrar etmiyorum. Görüşürüz.

ABİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin