Ancak kimse durduramıyordu. Çok garibime gitmişti çünkü ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum. Şeyh Davut, yanımda oturuyordu. Neden durmuyor dediğimde; ''Aşka geldi, o yüzden'' demişti. En sonunda, çocuğun gittikçe sesi kısılmaya başlamıştı. Ağzı kurumuştu, ancak hala devam ediyordu. Hoca dayanamamış ve yanına gelip, elini çocuğun kalbine koymuştu. O an çocuk kendini bırakmış ve başını yere koymuştu. Açıkçası çok şaşırmıştım. Elini kalbine koyduktan sonra, neden durdu diye düşünmüştüm. Daha sonra şunu anlamıştım;'' İnsan birini sevince, kalbiyle sevmeli, aklıyla değil.''Daha sonra Şeyh Davut'tan, beni hocayla görüştürmesini ve paranoyak şeyler yaşadığımı söylemesini istemiştim. Hoca yanına çağırmıştı beni. Dizlerimi kırıp oturmuştum önüne.
Bana bakıp cebinden bir kağıt parçası çıkartmıştı. ''Katla ve açma. Bunu bir cevşene ya da bir muskaya koy. Yanında taşı, hiç bir şey olmaz ''demişti. Merak etmiyor değildim kağıdın içinde yazılan şeyleri.Ah şu merak. Bir gün başıma çok kötü şeyler açacak.
Biz, daha sonra Şeyh Davut ile bulunduğumuz dergahtan ayrılıp, eve gelmiş, biraz muhabbet
ettikten sonra uyumuştuk. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra, merakıma yenik düşüp kağıdın içini açmıştım. Kağıtta şekiller, harfler ve daire içine alınmış semboller vardı. İncelemiş ve araştırmıştım. Sonra şu sonucuna varmıştım. Bu bir mühürdü ve bu mühür pir sultana aitti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
Spiritualİnsan alıştığı şeyden vazgeçemiyor, hayatının bir parçası oluyor artık. Onun bana gelmediği her an, ben ona biraz daha yaklaşıyordum. İnsan korkularından besleniyormuş. Ben de artık onlardandım. Korkularım cesaretim olmuştu.... (Burada anlatıla...