Kendinize her zaman şans verin, asla pes etmeyin yoruldunuz mu oturup dinlenin yarıda bırakmayın, bazen istediğiniz olmadı mı? üstüne gidin zafer elde edinceye kadar mücadelenizi asla bırakmayın. Çünkü zaman size acımayacak sizde ona acımayın. Kazanmak için birden fazla hakkınız varken iyi değerlendirin bu hayatta sizden daha değerli bir şey yoktur. Yaptığınız her şeyi önce kendiniz için sonra sevdikleriniz için yapın...
Okula gitmek için sabah erken uyanmıştım ikinci öğretim öğrencisi olmama rağmen sabah saat 09.00 da derse giriyorduk. Ne yazık ki tatsız olaylar yüzünden üniversite akşama kadar eğitime izin vermiyordu. Kitaplarımı hazırlayıp okula doğru yürüdüm. Derse girmeden önce bir kantine uğramak istedim arkadaşların yanına yaklaşıp selam verdim biraz lafladıktan sonra arkamdan biri bana sesleniyordu erkek sesiydi arkama dönüp kim olduğuna bakmak istedim. Her zaman gördüğüm kişiydi ama kendisiyle hiç konuşmuşluğum yoktu. Dışarıya gelmemi istedi onunla birlikte kız arkadaşı da onla geldi. Merhaba kardeşim deyip direk olaya girdi zaman kaybetmeden senin bağlantın olduğunu biliyorum seninle konuşmak istiyorum müsait bir vakitte deyince belini tutmaya başladı bir anda ağrı girmişti ağrı 1 haftadır devam ettiğini ameliyat olduğu için ağrıları olduğunu söyleyince. Yardım edebileceğimi düşündüm. Neyime güvendiysem artık. Sağ elimi ağrıdığı bölgeye götürdüm bir iki dakika beklettikten sonra elimi hemen kapattım kendime çektim başka yöne dönerek elimi açıp üfledim. Elimin içinde ki ağrıyı hissede biliyordum. Arkadaşım o an hadi canım şaşırmış bir ifadeyle kız arkadaşına dönerek acısı gitti ağrımıyor dedi. ALLAH razı olsun kardeşim gerçekten, eğer müsaitsen akşam seni bizim eve davet ediyorum dedi. Bende bir aksilik çıkmazsa gelebileceğimi söyleyip yanından ayrıldım. Yani bir anda ne olacağını kestiremiyorum artık her an her şey olabiliyor. Sürekli düşündüğüm şey hocamla tekrar bir araya gelmekti, bulunduğum yerden ona uzaklık 120 km'ye yakın bir mesafeydi. O yüzden her gün gidemezdim. Haftada iki yada 3 defa giderdim. Bir yandan okul bir yandan bunu öğrenme cabası, yani sayamayacağım daha bir çok şey var. Okuldan çıkıp yurduma doğru yürüdüm ve şunu söylemek isterim ağzımdan asla zikrimi bırakmadım ağzım oynamasa bile kalbim sürekli zikir halindeydi. Çünkü az konuşup çok zikir yapmak istiyordum. Yurttaki işlerimi hallettikten sonra arkadaşların evine doğru yürüdüm. Dairinin kapısına gelince kapının zilini çaldım. Beni karşılayan ev arkadaşıydı selam verip içeri girdim ev baya kalabalıktı açıkçası bu kadar kişiyi beklemiyordum herkes bir arkadaşını çağırmış gibiydi. İçimde hiç iyi bir his yoktu. Bir köşeye oturup. Sorular sormaya başladılar elimden geldikçe cevapladım. Asıl sorular bunlar değildi farkındaydım biraz zaman geçtikten sonra bana bize kanıtlaya bilir misin varlıklarını dediler. Afalladım biraz açıkçası çünkü hiç kanıt cabasına girmemiştim. Bende iki kelime söyledim. İnancınız varsa kanıtlamama gerek yok ama inanmıyorsanız ben ne yapsam da inanmayacaksınız çünkü zaten hükmü vermişsiniz kanıtlamamı isteyerek. Canım biraz sıkıldı bu duruma çünkü kimseye kanıtlamak için bunu öğrenmeye çalışmıyordum. Ama kendimi tutamayıp şunu söyledim sana kanıtlayamam ama bir şey söyleye bilirim bu sabah belin ağrıyordu 1 haftaya yakın bu ağrının devam ettiğini söyledin ve kanıt olarakta kız arkadaşın yanındaydı ağrıyı aldığımı gördü. Bunu ben yapmadım tabi rabbimin izniyle oldu ama buda bir kanıt değil mi dedim. Aslında onların istedikleri bir cin görmekti. Bir cini görmek bu kadar basit olsaydı her insanoğlu görürdü aslında bir cini görmek basit bir olaya almayın. Yüreğiniz ve gözleriniz onları görecek kadar güçlü olmadığını bilin cinler size gözükse bile kendi kılıklarında değil başka bir kılığa girerler ancak öyle görürsünüz ama oda çok bir cinin size kendini göstere bilmesi için bu dünyaya nüfus etmesi lazım fiziksel güç kullanması lazım ve bunları yapınca enerjisi azalacaktır bu bir cini tehlikeye atar. Yani o kadar basit bir olay değil bu. Şunu da belirtmek isterim Müslüman olan cinlerin insanlara gözükmesi yasaktır. Başka dine mensup olan varlıklar için bunu söyleyemem çünkü onlar pek bir şey ifade etmiyor kafalarına göre yaşamayı seviyorlar. evde daha fazla kalmak istemiyordum. Yeterince oturmuştum zaten kalkmak için müsaadelerini istedim bu gece burada kalmamı istediler. Teşekkür ettim yurduma gitmek daha doğru olacağını söyledim çok ısrar ettiler gitmeme izin vermediler. Bende kalmak zorunda kaldım. Odanın birini bana vermiştiler. Abdest alıp namaz kılmam gerekiyordu ama çekiniyordum nasıl söylerim diye. Bu ne oluyor biliyor musunuz? Bu şu oluyor çevrende ki insanların dini yaklaşımları olmadığı için, kendilerini hep uzak gördükleri için yanlarında söylemem onların garibine gidiyordu buda beni çekingen yapıyordu halbuki hepimiz aynı dine mensup kişileriz işte bu yüzden bana bunu kabullendirdiler insanlara dini konuları açmakta zorlanıyordum ya da abdest almak için izin istemem gibi. Yatacağım odaya gitmek istedim. Duvara yaklaşıp teyemmüm abdestli almak istedim içimden bir yandan da ALLAHIM halimi görüyorsun sen durumda beni affet su var ama alamıyorum gururum önüme geçiyor. O sırada odanın kapısı açıldı karşımda duran arkadaş ne yapıyorsun deyince açıklaması zor bir şey aslında. Kendisine durumu anlattım. Abdest almak istiyorum ama çekindim söylemeyi evde de kız arkadaşlarınız var o yüzden biraz çekindim. Deyince arkadaş saçmalama olur mu böyle bir şey beni abdest almam için lavaboya götürdü ihtiyacımı karşıladıktan sonra temiz havlu çıkarıp havluyu kullanmayacağımı söyledim. Nedenini sordu peygamberimiz abdest alırken kurutmazmış yüzünü bende ıslak kalmasını istiyorum. Deyip odaya geçtim. Namazımı kıldım çok şükür dua mı ettikten sonra uyudum. Uykumda şu rüyayı gördüm. Bir camii deyim camii de insanlar yok. Caminin içinde Müslüman cinler var namaz kılıyorlar bende çömelip otuyorum ve izlemeye başladım. Yanıma yaklaşan bir cin şu soruyu sordu siz insanlar nasıl namaz kılarsınız. Anlatmaya başladım kendisine yerden kalkınca da iki ayağımızla kalkarız. O anda bana şunu söyledi bizde önce sağ ayakla kalkarız. Garip gerçekten namaz bittikten sonra camiden çıkıp ayrılıyorum oradan. Ve sabah 07.00'dı giyinip gizlice evden çıktım kimseyi uyandırmak istemedim. Yurda doğru yürürken de düşünüyordum. Gerçi hep düşünüyorum ama hızlı cevaplar bulmam gerekiyordu. Gördüğüm rüyalar bana yol gösterecekti artık. Bu rüyamı anlatmadım kimseye çünkü ben bildiğim öğrendiğim şekilde namaz kılmak istiyordum. Eğer kalbim tatmin olmazsa bir şeyden hemen dua ederdim rabbim ben bir boşluktayım sana inancım sonsuz senin kudretinden de şüphem yok lakin kalbimi tatmin etmek istiyorum. gibi dualar ederdim. Çok şükür ki RABBİM dualarımı cevapsız bırakmazdı illaki bir şey çıkardı ve kalbimi tatmin edecek kadar bir cevap bulurdum. Hocamın yanına gitmek istiyordum. servise binip yanına gittim. Selam verip oturdum halini hatırını sorup muhabbet ettik biraz, daha sonra bir çanta getirdi çantanın içinden bir kitap çıkardı kitabın içinde bir anahtar ve çapraz şekilde bağlanmış ip vardı. ilk defa böyle bir şey görmüştüm. Otur dedi bakalım karşıma, karşısına geçip oturdum anahtarı kitabın arasından uzatıp bana işaret parmağını uzat bakalım dedi anahtarın ucundan tutmamı istedi bir uçtan ben diğer uçtan da hocam tuttu. Yanında ki varlığına seslenerek ''zülfikar RABBİMİN izniyle anahtarın üstüne gel'' diyerek. Bir anda anahtar dönmeye başladı. Tüylerim diken diken oldu. Hocam ne oluyor diye şaşırmışlık ifademi gösterdim. Sonra sorular sormaya başladık. Hasanın üstünde kötü varlık varsa sağa doğru yoksa sola doğru dön diye, anahtar bir anda sola döndü yani üstümde kötü varlıkların olmadığını söyledi. O an aklıma soru gelmiyordu çünkü o kadar sorum vardı ki o an her şeyi unuttum zaten hoca burada, kitapta burada o yüzden pek sorun etmeme gerek yoktu. Hocamın yanına gelmeden önce okul için malzemeler almıştım bir poşetin içinde duruyordular poşeti kasanın hemen yanındaydı. Havada hafif kararınca gitmek için müsaadesini aldım hocamın ve ayrıldım oradan. Servise binerken bir yandan zikrimi çekiyordum. Bir yanda da aklımda nasıl sorular sora bilirim diye düşünüyordum. Yurduma gelince. Poşetten eşyaları çıkaracakken bir miktar para gördüm, şaşırdım bu paranın burada ne işi var diye. Aradan 10 dakika sonra hocam bir mesaj atmıştı. Bu paralar senin harçlığın olsun ve o parayla kendine yemen akik taşlı yüzüğü al yanıma gel. Diye bir mesaj atmıştı. mutlu olmuştum böyle bir hocanın seni kardeşi gibi görüp, sahiplenmesi gerçekten beni çok mutlu etmişti. Sabah ilk işim yüzük almak olacaktı vakit kaybetmek istemiyorum ne kadar hızlı öğrenirsem ne kadar çok görüşürsem hocamla o kadar iyi olurdu benim için. Arkadaşlar kendi aralarında yine plan yapıyordular plana bende dahi olmuşum haberim yok ama, ama ertelememiz gerecekti çünkü, yarın sabah işim vardı. ne zaman niyetlensem böyle şeylere bir aksilik çıkıyor ya da arkadaşların planlarına maruz kalıyordum. Arkadaşların ısrarlarını geri çeviremedim tamam demek zorunda kaldım. Yine bir dağ macerası ama bu sefer gezmek için kaldığımız yerde eğlence mekanları, ya da spor aktiviteleri yapa bileceğimiz bir yer yoktu bu yüzden ya dağ gezileri olurdu ya da muhabbet edilirdi. Sabah kahvaltılarımızı yapıp hazırlandık gitmek için fazla kalabalık değildik bu sefer 7 kişiydik. Başka bir dağın zirvesine çıkıp etrafı izleyip geri dönecektik planımız öyleydi. Gerçekten de sorunsuz bir dağ gezisi olacağını inanmıştım. Geri dönmek için yürümeye başladık hava ne çok kararmıştı, ne de çok aydınlıktı kuşluk vakti gibi bir görüntü vardı etrafta. Yurdumuza yaklaşınca bir ağacın altında bulunan malzemeler dikkatimi çekti oraya doğru yaklaştım. Çok değişik şeylerdi 3 bölgeye çakılmış bir bıçak kanlarla yazılar yazılmıştı Arapçayla, arkadaşlardan fazla yaklaşmalarını ve dokunmamalarını istedim. Çünkü cinler için kurban edilmiş bir canlının kanları bunlar. Dökülen kan ve kurban edilen canlının sebebi cinlerle bir anlaşma yapmaktı, kim neden böyle bir şey yapar ki bu anlaşma kafir cinlerle yapılırdı. Hiçbir şeye dokunmadan oradan ayrıldık. Arkadaşlarım oranın fotoğrafını çekmek istediler ve çektiler, oradan hemen uzaklaşıp yurda gittik. Benim aklıma takılmıştı orası neden böyle bir şey yapıldığını oraya gitmem gerekiyordu. İçimde ki sesi susturamıyorum oraya gitmemi söylüyor sürekli, abdest alıp namaz kıldıktan sonra, oraya gitmeye karar verdim tek başıma hava baya kararmıştı, ama cesaretim ve rabbimin benim yanımda olduğunu bildiğim için korkum yoktu açıkçası. Oraya varıncaya kadar ayet-el kürsi okuyordum. Oraya varınca besmele çekip yarabbi şeytanın şerrinden senin merhametine sığınırım deyip incelemeye başladım. Belirli yerler kanlar içindeydi bıçakların hepsi kan olmuştu, anlaşma yapılması için gerçekleşmiş olan bir cinayet bu isteği yapılsın diye masum dilsiz bir canlının ölümüne sebep olunacak ne yapa bilir bir insan. Hiç mi vicdanın sızlamadı, ALLAH korkusunu hiç mi düşünmedin be vicdansız. Anlaşmanın ne olduğunu bilmiyordum ama orada ki bıçakları çekmek istiyordum. bende elime kalın bir sopa alıp bıçakları çıkarmaya başladım. Kulağıma sesler gelmeye başladı tüylerim diken diken oldu sanki bir çığlık acı çekiyor gibi. Bıçakları çıkarıp hemen uzaklaştım oradan. Koşmaya başladım. Çünkü korkmaya başladım. Rabbimin benim yanımda olduğunu düşünsem de kalbimde ki o korkuyu atamıyordum. Hemen odama geçtim. Ellerimi yıkadım sanki kötü bir şey yapmışım ve lekesi ellerimde kalmış gibi hissediyordum. Sandalyeye oturup gözlerimi kapatıp odaklanmaya başladım. Bir anda çıt diye ses geldi. Hemen gözlerimi açtım. Bir saniyelik belki de salise kadar hızda beyaz bir şeyin geçtiğini gördüm. Mutlu oldum çünkü o geçen şey ömür boyu benim yanımda kalacak dostumdu. Kendi kedime gülmeye başladım. Öyle sesli gülmeye başladım ki içimde ki bütün korkuları, stresi bir anda atmış gibi hissettim. Ve dedim ki ALLAH razı gelsin senden güzel dostum. Neden mi dost ? çünkü yalnız kaldığım da elini omuzuma atıp, ben yanındayım Hasan diyordu, çünkü ben ağladığım da, ağlama Hasan ben buradayım diyordu, gülüyordum, benimle gülüyordu, üzülüyordum benimle üzülüyordu. Kavga ederdim. İntikam almak için yerinde durmazdı. Bu yüzden dost diyorum. İyi günde de kötü günde de yanımda oldu her zaman. Kovduğum zaman bile geldi. Gidiyorum Hasan ama seni uzaktan izleyeceğim çünkü başına bir şey gelmesini istemiyoruz diyordu. ALLAH senden razı gelsin güzel dostum. Uyumak için yatağıma geçtim. 3 ihlas bir 1 ayet-el kürsi okuyup sağa doğru dönüp uyudum. Saatler sonra kulağımda uyanmamı isteyen biri vardı uyan Hasan Uyan Hasan diye sayıklayıp duruyordu. Gözlerimi açmadan kimsin sen dedim. Senin için geldim uyan. Tekrar sordum kimsin sen diye. Öldürmeye geldim Hasan sen ölünceye kadar da durmayacağız bunu bil. İnanmayacaksınız ama bu sesleri duyuyorum ve normal bir insan gibi konuşuyoruz. Gözlerimi açtım görünürde hiçbir şey yoktu. Yanımda ki koruyucu olanlara seslendim henüz isimlerini bilmediğim için ve komuta zinciri olmadığı için dağınıklardı. Ne oluyor diye söylendim içimden. Dün gece bozduğum yerin sahipleriymiş, bozmamam gerekirmiş. Ama pişman değilim yine olsa yine yapardım. Yapılan şey bir insanın kötülüğü için yapılmıştı. Bir anda vücudumda elektriklenmeler başladı hem acıtıyor hem güldürüyor. Anlam veremedim duruma. Hocama mesaj attım hocam. Vücudum elektrikleniyor her yeri. Yüzümün fotoğrafını çekmemi istedi. Çekip hemen yolladım. Hocam bana yanındaki adamların komuta zinciri olmadığı için hepsi seni sahipleniyor yanında kalmak için bir biriyle atışıyorlar bu yüzden etkileniyorsun yanına Zülfikar'ı yolluyorum ona sorarak komuta zincirini oluştur dedi. Zülfikar geldiysen koluma dokun rabbimin izniyle dedim. Zülfikar koluma iğne batırır gibi koluma dokundu. Zülfikar aralarından en güçlüsünü getir. İsmini Gaffur koyalım dedim. Bu böyle devam etti komuta zincirin lideri Gaffur'du. Gaffur'un iki yardımcısı vardı biri Ömer diğeri de Hamza'ydı. Bir anda vücudumda ki elektriklenmeler kesildi rahatlamıştım gerçekten çünkü canımı az da olsa yakıyordu. Zülfikar hocanın yanına dönmeden bir mühür vurup gitti ve bir bağ kurdu her hangi bir saldırıda ya da tehlike de bu bağ sayesinde her şeyi bileceklerdi ve yardıma geleceklerdi. Bu da güzel haberdi benim için. Kıyafetlerimi giyip hocamın yanına gitmeye karar verdim yüzük almam gerekiyordu daha. Servise binip sarraflar çarşısında inip gözüme kestirdiğim bir gümüşçüye girdim. Yemen akik taşlı yüzük istiyorum dedim yüzükleri inceledim biraz. Gözüme bir yüzük çarptı kan kırmızı renginden yanlarında rüyamda mühür vurulan. Harfler vardı. hemen almak istedim. Avucumun içine koyup Gaffur yüzükte ki enerjiyi hissetmeni istiyorum dedim. Gaffur yüzüğü almamı istedi. Yüzüğü alıp hocamın yanına gitmeye koyuldum. Hocamın yanına varınca. Yüzüğü çıkarıp kendisine verdim. Hocam bana Hasan biz bir şey yaptık dün gece mahkemeye çıkarıldık sen yoktun ama bağımız olduğu için sende etkileneceksin bu durumdan anımızın ortasına marid avcısı mührü vuruldu. Marid bir cin ırkından olan en güçlü varlıklardan bir tanedir. Ufak boyları genellikle yeşil renkte olurlar. Ve musallat olduğu kişiyi asla terk etmez ölünceye kadar. Böyle tehlikeli bir cin ırkı. Nedenini sordum hocama. Dün birini musallat tedavisi ederken kadının hasta olduğunu bilmiyordum. Hasta olduğu için tedavi yasaktır o yüzden cine ne yaparsan yap çıkmaz. Cinler arasında da bu yasak kılınmış bizde kadının bu durumunu bilmediğimiz için mahkemeye çıktık. 6 ay süre boyunca tedavi yapamayacağız kimseyi. Hocam yüzüğü avucuna almış bir şeyler okuyordu. Daha sonra bir suya koydu su gül kokuyordu 4 saate yakın içinde kaldı. İçinden çıkarıp artık sende tedavi ede bileceksin Hasan dedi. Sana nasıl edeceğini neler yapacağını göstereceğim dedi. Hiçbir insandan karşılık beklemeden yardım edeceğimi kafama kazımıştım. Çünkü verilen bu güzel şeyi yararlı kullanmak istiyordum. besmele çekip yüzüğü parmağıma koydum. Hocama yüzüğe neler yaptığı bilmek istedim. Yüzüğe okunması gereken ayetler vardı onları okudum ve yüzüğün taşına 4 tane adam koydum o adamlar yanında ki adamları gitmemesi için ve sana bağlı kalmaları için ve bide nazar, büyü gibi şeyleri de içine çekecek. Anlaşılan bu yüzüğün baya işe yarayacağını gördüm. Hocamdan biraz şeyler öğrenmek istiyordum. hocam diye seslendim nereden öğrendin bunları diye. Hocam bana şunları anlattı. Bir gün uyuyordum Hasan yanıma biri geldi bana bu işlerle uğraşacağını ve öğreneceğin her şeyi rüyanda göreceksin. Peki merak edip sordum kim bu hocam diye. Osmanlı zamanında yaşayan bir şeyhülislam dedi. İsmi ne peki. Ne yaptıysam söylemedi. Yanında ki kişiler kim peki hocam dedim. Onları da şeyhülislam verdi Üzeyfe en zayıfları ama hepsinin komutanı en güçlüleri Zülfikar genellikle işleri o yapar ama Üzeyfeyi komutan seçen şeyhülislamdı. Gerçekten değişik şeyler. Peki hocam büyü bozmak için ne yapmamız gerekir dedim. Önce büyü ortada yoksa eğer hastayı tedavi ederiz. Daha sonra onun için hazırlanmış şeyler var. Sirke, su, kaya tuzu, tütsüler, çörek otu yağı şu an aklıma gelenler bunlar tabii. Peki büyü bozuluyor mu bunlardan sonra hayır dedi. Büyüyü kendime alıyorum ona musallat olanları ve kabilesiyle ben uğraşıyorum. Peki hocam musallat tedavisi nasıl yapıyorsunuz? diye sordum. Hocam tedavi edilecek hastayı önce inancının tam olması gerekir çünkü bu iş inançla başlar. Tedavi edeceğim hastaya ettiği günahların tövbesi için istiğfar çekmesini söylerim 333 defa sayılar çok önemli. Ve sonra besmele çekip rukye ayetlerini yüksek sesle okumaya başlarım. İçinde ki musallat olan cini zayıflatırım. Yorgun ve bitkin düşünce, Zülfikarlar o cini tutup çıkarırlar içinden. Peki hocam çıkmazsa ne oluyor. Son çare ölüm oluyor. Öldükten sonra da kabilesinde ki akrabaları ya da kabiledeki kişiler intikam almak için sana geliyorlar hemen saldırmazlar bir boşluk beklerler 10 sene geçsene de beklerler intikam için o yüzden her zaman dikkat edilmesi lazım. Anladım hocam diyerek sorularımı sormaya devam ettim peki hocam. Okunmuş suyu neden yüzüne sıkıyoruz hastanın. Çünkü okunmuş olan ayetler var o ayetler suyla etkileştiği için suyun görmediğimiz şekilde, bir yanıcı etkisi oluyor buda cine ya da şeytana zarar verir. Yani musallat olan varlığa. Sorularım devam ettikçe zamanda geçiyordu o yüzden hocamdan izin alıp müsaadesiyle yurduma gitmem gerekiyordu çünkü yurda belirli saatten sonra giriş yasaktı. Hocamla vedalaşıp ayrıldım. Ellerimi açmadan avucumda ki dilleri susturarak, elimi kalbime koyarak içimden şunları söyledim. EY RABBİM, BEN Kİ ACİZ BİR KULUN, SENİN RIZAN DIŞINDA YAPTIĞIM HER ŞEYİ AFFET YA İSTEMEDEN YAPMIŞIMDIR YOKSA NE HADDİME SANA KARŞI GELMEK. EY RABBİM EL ŞAFİ İSMİNLE BANA ŞİFA VER SAĞ AVUCUMDAN SOL AVUCUMA GEÇEN BİR ŞİFA VER Kİ İNSANLARA FAYDAM OLSUN. BEN DOKUNDUKÇA ALLAH DESİNLER. BEN YARDIM ETTİKÇE SENİN RIZANI KAZANAYIM. BANA BU YOLDA KOLAYLIK SAĞLA RABBİM BANA YARDIM ET RABBİM. BEN ŞEYTANA KARŞI GÜÇSÜZ BİR KULUNUM LAKİN SEN YANIMDA OLDUĞUN SÜREÇE HİÇ BİR KUVVET KARŞI GELEMEZ BANA. CÜNKÜ SEN MUTLAK KUDRET VE GÜÇ SAHİBİ OLAN KAİNATIN TEK YARATICISI OLAN HZ.ALLAH'SIN. elimi kalbimden sürterek çekip elhamdülillah deyip gözlerimi kapatıp uyudum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
Духовныеİnsan alıştığı şeyden vazgeçemiyor, hayatının bir parçası oluyor artık. Onun bana gelmediği her an, ben ona biraz daha yaklaşıyordum. İnsan korkularından besleniyormuş. Ben de artık onlardandım. Korkularım cesaretim olmuştu.... (Burada anlatıla...