B23

2.4K 194 213
                                    

Nefret! İliklerime kadar nefreti hissediyordum.

Yine pis okul tuvaletindeydim. Emir karşımda sırıtıyor. Umut ve Recep o günki gibi yüzüme tiksinerek bakıyordu. Ufuk! Ufuk yoktu.

Ufuk'u istiyordum.

"Ufuk?" diyebildim. Dilim sussuzluktan büzülmüş gibiydi. Ağzımın üzerine bir el kapanıyor da sesimi ve nefesimi kesmek istiyor gibiydi.

Nefrefle baktım her birine. Korkmuyordum. Tek korkum Ufuk'un nerde olduğuydu. "Ufuk?" dedim tekrar.  Beni anlamalarını umuyordum. Ama sadece gözlerime baktılar.

Daha fazla konuşmak derdimi anlatabilecek kadar konuşmak istiyordum fakat dilim düğüm olmuştu. Kemiklerim birbirine geçmiş gibi hissediyordum. Çığlık atmam herekiyor.

"Sıcak." Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp yanımdaki sıcak şeyi ittirdim. Çok sıcaktı ve çok fazla susamıştım. Saçım terden anlıma yapışmıştı. Bu his iğrençti.

Gözlerimi yavaşça aralayıp yüzüme kadar çekili olan yorganı ittirdim. Gördüğüm şey rüyaydı. Sadece bir rüya ama hala kemiklerim ağrıyordu.

Ufuk kolunu üzerime atmıştı, benim bacağım onun bacağına sarılmıştı. Tüm bedenini hissediyordum. Kasılıp kolunu üzerimden indirdim. Şimdi daha yakından alıyordum kokusunu. Elini tekrar kaldırıp üzerime atınca gülümsedim. Sürekli bu eli yüzünden uykularım bölünüyordu.

Sakince elini tuttup dövmelerinde gezdirdim parmaklarımı. Bileklerine hatta kolundaki dövmelere dokunacakken Ufuk hafif kıpırdanınca elini yanıma bıraktım.

Zaten çok susamıştım şimdi Ufukla ilgilenemeyecektim. Yataktan kalkıp mutfağa ilerledim.

Demin çok sıcaktı fakat şu an, tam şu an vazgeçiyorum. Ne sıcağı! Buz gibiydi. Dışarda esen rüzgâr mutfağa girmeden kendini belli etmişti. Çok sert esiyordu. Artık kış gelmişti ve ev buz gibiydi.

Su bardağına suyu doldurup hızlıca içtim fakat susuzluğum geçmemişti. İkinci ve üçüncüye de geçmedi susuzluğum. Bardağı sertçe tezgaha bırakıp mutfaktaki sandalyeye oturdum. Masaya doğru dönüp öylece bomboş oturdum.

Damarlarımdaki akan kanı hissediyordum. Ellerimi yukarıya kaldırıp masanın üzerine koydum. Titriyorlardı.

Ellerimi birbirine kenetleyip titremesini durdurmaya çalıştım ama daha ellerimi birbirine kenetleyememiştim bile.

Nedenini az çok tahmin edebiliyordum. Hiç bu kadar uzun süre haplarımdan ayrı kalmamıştım. Aslında kendimi bağımlıdan bile saymıyordum. Uzunca zamandır hayatımdaydı fakat sık sık almıyor. İstemezsem kullanmam diyordum. Sanırım öyle değilmiş. İstemezsem bunlar gerçekten oluyormuş...

Gözlerimi kapatıp titreyen ellerime daha fazla bakmamaya çalıştım. Yutkunup bu hissin geçmesini bekledim. Göğsümdeki dehşet verici ağrıyı, damarlarımdaki sıvak kanı, kemiklerimdeki ağrıyı umursamamaya çalıştıkça beni daha çok boğuyordu.

Yerimden hızlıca kalkıp yatak odasına gittim. Kapıyı kapatmadığım için yavaşça içeriye girdim. Komidinin üzerindeki telefonuma doğru ilerleyip hızlıca aldım ve odadan çıktım.

Sussuzluğum ve terlemem arttmıştı şimdi. Demin çok soğuktu ne ara bu kadar sıcak olmuştu?

Salona geçip koltuğa attım kendimi yoksa bacaklarım beni taşıyamayacaktı. Beynim kontrolünü kaybetmişti. Hareketlerimin çoğunu istemsiz yapıyordum. Bir an önce kemiklerimdeki ağrının dinmesini ve sıcak kanımın rahatlamasını istiyordum.

BARBAR | GAY -tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin