1. Bölüm

7.3K 286 160
                                    


🔥

Gökyüzünün hakimi olan Güneş; kendisine armağan edilen ışınlarını çekinmeden yer yüzüne ulaştırıyor, ulaştığı yerleri aydınlatıyordu. Bu manzara karşısında yüzümü buruşturup pencereyi kapattım. Güneşi ve onun yakıcılığını seviyordum. Lâkin etrafa saçtığı ışıklardan nefret ediyordum. Bana kalsa havanın hep kapalı, kasvetli ve gök gürültülü olmasını isterdim. Ruhum bunu arzuluyor, aydınlık şeyleri katiyyen reddediyordu.

Mesela ateşi de seviyorken, alevlerin yaydığı ışıktan rahatsızlık duyuyordum. Yakıcı olan şeyler ışık saçmamalı, karanlıkta bırakmalıydı. Tıpkı cehennem gibi. Yetmiş kat harlanmış, ışıklardan arınmış ve tamamen siyah olan bir ateş.. Ah! Düşüncesi bile içimi okşuyordu. Ateş olmak istiyor, ışık saçmadan yakmak istiyordum.

Ateş Alpay.

Doğduğumda annemin bana bahşettiği isim buydu. Hiç bir ismin üzerimde bu denli güzel duracağını düşünmüyordum. Bu isim sanki ruhum, hatta bütün uzuvlarım tarafından benimsenmiş; adeta genlerime işlemişti.

Dağınık dolabımın içerisinden siyah bir tişört ve onunla aynı renkte olan siyah bir kot pantolunu çıkarıp yatağımın üzerine fırlattım. Derli toplu olan her şeyden nefret ediyor, bu yüzden ben istemediğim sürece kimsenin odamı toplamasına müsade etmiyordum. Dağınıklığı görünce ruhu daralan insanların aksine, derli toplu şeyleri gördüğümde de benim ruhum daralıyordu.

Farklıydım.

Kendimi tanımaya başladığım yıllardan itibaren farklı olduğumu gözlemlemiş, içten içe sevinç duymuştum. Diğerleri gibi olmak, onların sahip oldukları özelliklere sahip olmanın beni sıradanlaştıracağını düşünerek bu düşünceyi sürekli reddetmiştim. Ben onlar gibi aciz, kendisinden başka herkesi düşünen aptalın teki olmak istemiyordum. Kendimi daima onlardan üstün ve daha zeki görüyordum. Ve daha kötü..

Kötü olmak insanlara bir suç, bir günah gibi geliyordu. Belki günahtı ama bunun zerre umrumda olduğunu sanmıyordum. Beni tanrı yaratmışsa, bana bu duyguları da o vermiş olmalıydı. Bana tamamen kötülüğü aşılayan tanrının; kendi eserinden şikâyet edip, beni cezalandırmak istemesi bir an komiğime gitse de, gülmedim. Gülmek iyiliği temsil ediyormuşçasına onu reddediyordum. Mutluluk, gülümsemek iyiliği mi temsil ediyordu gerçekten?

İBLİS'İN VELİAHTI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin