Chapter-3

27 22 9
                                    

(Ada'dan)
Nil burada bizimle mi kalacaktı? Yani ben Ömer'i paylaşmak istemiyorum. Kendi kardeşlerimden bile paylaşmaya çekindiğim birini, o doktor hanımla hiç paylaşamazdım. Bu durum için acilen bir şeyler yapmam gerekiyordu.

"Nil, sen de bizimle mi kalacaksın?" Deyiverdim.
"Evet tatlım." Diye yanıtladı.
"Bu harika olur. Peki bundan Ömer'in haberi var mı?"
"Evet tabiki."
"Harika."

Hızla odama çıktım. Ne alakaydı şimdi bu? Ne alakaydı! Biz burada güzel bir yuva kuracaktık. Nil ne alakaydı?

(Nil'den)
Sanırım Ada burada olmamdan pek memnun kalmamıştı. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ayrıca beni neden istemediğini de anlayamıyordum. Ben Ömer Bey'in yalnızca doktoruydum. Bu evde neler yapacağımı da bilmiyordum gerçi. Odaların tamamını gezmem gerekiyordu. Bunun haricinde bir görevim yoktu. Mutfağa doğru yöneldiğimde Ömer'i gördüm. Buzdolabına bakıyordu.

"Hoşgeldiniz Nil Hanım."

"Hoşbuldum. Nasılsınız Ömer Bey. Yeni hayatınıza alışabildiniz mi?"

"Alışmaya çalışıyorum. Odamdaki klonum beni çok korkutsa da, ya da yağmur yağdığında uyarı ekranları..."

"Üzücü değil mi?"

"Evet. Yağmuru çok severdim."

"Maalesef yeni dünyada, yağmura hoşçakal demelisiniz."

"Evet biraz öyle olacak."

"Siz nasılsınız?"

"İyiyim." diyebildim sadece. Aslında berbattım.

"Peki, aç mısınız?"

"Yemeği siz mi hazırlayacaksınız yoksa?"

"Evet bildiğim birkaç şey var."

"Öyleyse yiyebilirim."

"Tamam siz çocukların yanına geçin isterseniz."

"Olur." diyerek salona doğru yürüdüm.

(Ömer'den;)

Nil gerçekten çok hoş bir kadındı. Herneyse, artık yemeği yapmaya koyulmalıydım. Pirinç nerede olabilirdi? Bulamıyordum ve mutfağa Ada'yı çağırdım malzemeleri bulması için.

"Pirinç burada başka ne lazım?"

"Et nerede olabilir? Bana tavayı da bulabilir misin?"

"Misafirimize mi yapılıyor bu yemek yoksa?"

"Nil Hanım mı? O benim doktorum. Hem onlara hem size yapıyorum."

"Anladım."

"Hadi sen onun yanına geç."

"Tamam gidiyorum. Başka bir şey bulamazsan seslen Ömer."

"Tamam."

Hızla yemeği yapmaya başladım. Ada demin bana Ömer mi demişti? Yeni nesille mi alakalı yoksa benim öğretmem gereken şeyler mi var diye düşünürken mutfağa Robert girdi.

"Ömer Bey yemeği siz mi hazırlayacaksınız?"

"Evet benim yemeklerim harikadır."

Şaşkınlıkla yüzüme bakmaya devam etti.

"Yani siz yorulmasaydınız."

"Yok hayır, ne yorulması ben keyif alırım."

"Peki öyleyse istediğiniz bir şey var mı?"

"Hayır teşekkür ederim, ben hallediyorum."

(Ada'dan)

Ona ismiyle seslenmek çok hoşuma gitmişti ve bunu daha sık yapacaktım. Acaba o da benden hoşlanıyor mu diye düşünürken salona Nil girdi. Bu kadını görmeye bile tahammül edemiyordum. Biraz güzeldi. Yani aslında bayağı bir güzeldi ama benim tarzım değildi. Aslında tarzımdı ama neyse yani çok da güzel değildi bence. Hem Ömer'in eski eşinin gözleri de benim gibi kahverengiydi. Ömer yeşil gözlülerden hoşlanmıyordu bence. Hem çok çiğ bir yeşil, donuk donuk bakıyor Nil. Yok yok benim yanımda bir şansı yok onun. Hem sıradan bir doktor sonuçta. Birden Fatih'in kolumu çekiştirmesiyle irkildim:

"Ay efendim Fatih ne var?"

"Nil abla sana sesleniyor, abla duymuyor musun?"

"Ay kusura bakma Nil, duymamışım ne diyordun?"

"Ömer Bey hakkında soru soracaktım."

"Ömer hakkında mı? Neden kendisine sormadın ki?"

"Davranışları hakkında soracaktım çünkü."

"Ah evet anladım şimdi. Sorabilirsin."

"Çocuklara ve sana nasıl davranıyor? Sakin mi enerjik mi?"

"Aslında durgun ama bazen çok heyecanlı konuşuyor benimle."

(Nil'den)

Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Henüz 18-19 yaşlarında bir çocuktu ve sanırım Ömer'e ciddi ciddi tutulmuştu. Ciddiyetimi bozmadan sorularıma devam ettim.

2470 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin