Abiler Ve Kardeşler

0 0 0
                                    

Yiğit'ten

Hastaneye zor yetişmiştik. Biz ambulansı ararken Ceren aşağıya uçmuştu. Ambulansı çıkmadan yakalayıp onların aradığını izah etmiş ve Bade'yi içeri geçirmişti. Şimdi ise doktorun ameliyathaneden çıkmasını ve olumlu olumsuz bir haber vermesini bekliyorduk.

"Bade Kara'nın yakınları siz misiniz?"doktor hanım bize seslenince Ceren hemen atladı.

" Durumu iyi mi? "kadın hafif acı dolu bir tebessüm etti.

" Maalesef durumu her dakika daha da kötüleşiyor. Çimlere düşmesi ve sizin hızlı bir şekilde hastaneye yetiştirmeniz sayesinde daha hızlı müdahale edildi. Fakat hayati tehlikesi var. Kurşun da beynin biraz üstüne denk gelmiş. Ameliyatı daha 7-8 saat kadar sürer. Sizi Bade Kara için ayrılan büyük bir oda var oraya alabiliriz. "dedi ve eliyle sekreteri çağırdı.

" Bade için neden oda ayrıldı? "diye sordu Ceren. Bu soruyu başkası sorsa sıkıntı olabilirdi ama en kötü durumda olan o olduğundan dolayı herkes merakla doktora döndü.

" Ameliyat sırasında ona oda ayırmamızı ve odanın çok büyük olmasını istediğini mırıldandı. Biz de ona oda hazırladık. Sekreterim sizi yönlendirecek." dedi ve ameliyathaneye girdi. Kızını yüzü çok farklı gelmişti. Yürürken bana döndü ve herkesi içeri geçirip fısıldadı.

" Ben Atlas'ın Bade'yi aldattığı kızım. O bunları hak etmiyor. Onun ölmesine izin vermeyeceğiz. Siz de umudunuzu kaybetmeyin sakın"dedi ve koşarak geldiği yere gitti. Arkasından bir ya da iki saniye baktım ve içeri geçtim. Ceren çok kötü bir durumdaydııı.

"Sen yat dinlen Ceren. Gelişme olursa uyandırırız." dedim ve Eren'in kucağından onu alarak en rahat koltuğa yatırdım. O da morarmış gözlerini kapattı. Eren onun yanındaki koltuğa oturdu ve onu izlemeye başladı.

"Kızlar aç mısınız?" Duru ve Melek başlarını kaldırıp bana baktılar. Hafifçe başlarını salladıklarında para aldım ve tost almaya indim.

10 dakika sonra

Tostlarla yukarı çıkıyırdum ki Ceren yanımdan hızla geçti.

"Ceren ne oldu?" bana baktı ve cevap vermeden aşağı inmeye devam etti. Melek arkadan geldi ve beni görünce hemen durdu.

"Sen git arkasından. Bize ver tostları." dedi ve tostları alıp tekrar yukarı çıktı. Ben de elimde onun ve benim tostlarımla Ceren'i bulmaya gittim.

Yarım saat sonra

Mezarlıkta durmuştu ve beni beklemişti. Yanına gidince düşünmeye çalıştım fakat neden buraya geldiğimizi mezar taşındaki yazıyı okuyana kadar anlamamıştım.
Ceren'in abisi... Mezar taşındaki yazılarda ellerini gezdirdi.

"O Caner'den senin intikamını alacağım!" dedi ve başıyla beni gösterdi. Telefonumu çıkardım ve en sevdiği şarkıyı açtım.

"Uyutmuyor beni geceler
Adımımı olaylı şekilde sonlanalım
Sana kalbimin attığı kadar anlatırım
Kafanın döndüğü kadar anlarsın
Rakı gibi sert ama gerçekler
Bilirsin ikisi de sert gelmiyor
Bozuk moraller gülen suratlar
Biri iyi geliyor gibi geliyor
Paranoyak ve Sinirli Kafa
Biraz gülmek istiyorum anlasanıza
Seni yutar bizi çiğner burda geceler
Mayın döşesen de gelir 1basa basa"

"Bu böyle olmaz." dedim ve ayağa kalktım. Telefondan en güvendiğim adama Caner'i getirmesini söyledim.

Ceren'den

Yiğit biriyle konuştuktan beş dakika sonra beni bileğimden tutarak bir yere götürdü.

"Yiğit nereye gidiyor-"

"Kes sesini ve yürü!" dedi ve hızla ilerlemeye devam etti. Korkmuştum ve susarak devam ettim.

"Geldik." dedi ve beni bir duvarın önüne getirdi. Duvarda arkada birinin bağlı olduğunu belirten ip vardı.

"Kimi bağladın sen!" dedim ona bakarak.

"Kimi görmek istersin?" dedi ve elime bıçak verdi. Başıyla arkayı işaret etti ve ben de oraya gittim. Caner? Hafif şaşkındım ama bu sinir öfke ve kinden hafifti.

"Teşekkür ederim!" dedim ve ölmeyeceğini bildiğim halde Caner'i bıçaklamaya başladım.

Yaklaşık yarım saatlik bir bıçaklama operasyonu geçirdikten sonra ona döndüm ve tostumu aldım. Tek ısırıkla tostun yarısını yediğimde Yiğit güldü.

"Hadı Bade'yi görmeye gidelim." dedim ve ilerledik. O sırada arkamdan gelen tanıdık, fakat neredeyse 10 yıldır duymadığım ses bana seslendi. Yiğit de bu sesi duyunca kasılmıştı. Fakat daha çok şaşkınlıktan...

Abim arkamdaydı...

***
Bitti sandınız dimi lan!

Arkamı yavaşça döndüm ve abime baktım. Gerçekliğini sorguluyordum.

"Umut?" Yiğit de konuşmuştu. Artık yüz ifadesini saklayamıyordu. Ağlıyordu. Benim de gözümden bir damla yaş aktı. Abim bana doğru bir adım attı. Ben de ne zaman tuttuğumu bilmediğim Yiğit'in elini bıraktım. Ve yavaşça yaklaştık.

"Abi!" koşarak boynuna atladım. O da beni havada yakaladı ve döndürdü. İnanmıyordum. Abim, ölmemişti! Ama hala aklımda olan ve ağlamamı sağlayan kişi en yakın arkadaşımdı. Abim gözümün önünde dünya piç şampiyonu tarafından (bu kişi Caner oluyor) yanımda sadece o durmuştu ve şimdi de tam tersi olacaktı.

"Abi Bade'nin yanına gitmeliyiz." dedim çok uğraştığım fakat yine de zayıf çıkan sesimle. Başını salladı ve arkasına baktı.

"O piçten intikamımı almak için söz vermiştin. Hatırlıyor musun?"

"O gün, öldüğün gündü. Ve o piçin ölünce senin tekrar döneceğini biliyordum. Fakat hazır olmayı bekledim."  başını olumlu anlamda salladı. Sonra da Yiğit'e doğru ilerledi. Yiğit ile sarıldılar ve benim duyamayacağım bir tonda konuştular. Fakat anladığım kadarıyla Bade'yi anlatmıştı ve abim de ona nedenini sormuştu.

" Benim tostumdan al. "dedim ve bol kaşarlı hala sıcacık tostumu aldım ve ikiye böldüm. Abime  tostu verirken çıkan kaşar gerçekten mükemmeldi. Bir anlık ta olsa Bade'yi unutmuştum ve huzurlu bir şekilde arabaya doğru ilerledim. Onlar da geldiler ve bindik. Araba mı? Yiğit gelince uşakları gibi peşinde dolananlar getirmişti.

3 gün sonra

Bade'den

Hissettiğim tek şey acı... Gördüğüm tek şey karanlık... Duyduğum sesler algılanamayacak kadar karışık... İsteklerim ise içler acısı... Fakat sesler netleşiyordu... Kalp ritimlerim geldi önce... Düzensiz ve korkutucu idi... Sonra bir hıçkırık sesi... Atlas başımda ağlıyordu... Fakat başkası yoktu... Biri kapıyı açıp içeri girdi... Atlas'a çıkmasını söyledi... Sonra hıçkırık sesleri olmadan sessiz birkaç saniye...

"Sen neden gözlerini açmadın hala be gülüm. Ceren'in abisi bile dirildi, Caner öldü ve artık seni Atlas'a bırakmaya hazırım küçük kardeşim."

GRİ GÖZLÜM (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin