Bakıştık... Ceren'den önceki küçüklük arkadaşımla bakıştık.
"Bade?" bana puslu sesiyle seslendiği an içim ürperiyordu. Ona baktım ve elindeki ona benden kalan sopayı aldım.
"Onu öldürme Gizem. Lütfen onu öldürme." dedim sessizce. Sopayı almak istediğini hissettim.
"Eren ayağa kalkar mısın?" sesim titremişti. Eren tepki vermeyince eğildim ve nabzını kontrol ettim. Ölmemişti.
"Eren kalk hadi." dedim ve birkaç defa onu kaldırmaya çalıştım. Bayılmıştı.
"Gizem seninle konuşabilir miyiz?"
"Eğer ölmeyecekse başkalarının canını almaya gidiyorum." dedi ve ardından hafif bir titreme oluştu evde. Deprem oluyordu.
"Ölecek miyiz?" dedim deprem devam ederken. Bunu ne ben ne de başkası yapıyordu. Gerçek bir sarsıntıydı. Gece saat 8 gibiydi ve korkmaya başlamıştım.
" İyi ki Elazığ da değilsin Bade. "dedi.
40 saniyelik depremin ardından Eren de korkuyla gözünü açmıştı.
" Neler oluyor? "dedi.
" Deprem oldu galiba. Bence sadece burda da değil. Ceren ile konuş. Ben onu nah ararım bir daha. "dedim. O da başını salladı ve telefonunu aldı.
" Ceren iyi misiniz..... Hayır deprem için dedim....... Elazığ'a mı gittiniz....... Ne oldu ki....... Çabuk Hatay'a gelin! "dedi ve telefonu kapattı.
" Ne oldu Gizem? Elazığ'a ne oldu? "dedim ve Gizem' i dinlemek için ona döndüm.
" Asıl deprem oradaydı. Şimdi o bölgeye gidiyorum. "dedi ve ayağa kalktı. Sopasını verdim ve Eren nasıl bir tepki veriyor diye ona baktım.
" Ölümden beni sen mi kurtardın? "dedi gözüyle Gizem'i takip ederken.
" Evet. "diye fısıldadım.
" Teşekkür ederim! "dedi ve bir anda boynuma atladı. Sonra birden ağırlığını üstümde hissettim.
" Eren..... Eren...... Ereeeeeeeennn! "cevap alamayınca onu tekrar duvara yasladım. Yüzüne baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bayılmıştı ve kabus gördüğüne emindim. Derin bir nefes verdim ve onu kucağıma aldım. Evet Azrail'in en yakın arkadaşı ben Atlas Tanrısı gücündeydim. Onu yatağıma yatırdım ve box torbama yumruk atmaya gittim.
3 saat sonra
Ceren, Duru, Melek gelmişlerdi ve ben onlar içeride otururken mutfak tezgahına sırtımı yaslamış Yiğit'in çay yapışını izliyordum.
"Sen de mi bana yalan söyledin?" dedim gözümü ellerinden kaldırarak. Sorduğum soru üzerine elleri durdu. Gözlerime baktı. Bu kadarı benim için yeterliydi.
"Tek kelime etme. Neden onları evime getirdin bilmiyorum ya da neden Atlas'ın peşinden koşmamı istediğinizi. Ama o piç kurusu beni aldatınca yıkılmışlığımı görmek bile sizi durdurmadı ya. Çok mutluyum biliyor musun!" dedim ve odama koştum. Eren uyanmıştı ve ben çıkınca meraktan herkesin mutfağa gittiğine emindim.
Alarmım çalınca telefonumu elime aldım.
Hatırlatıcı :
Ceren için önemli olan bu haftaya girmiş bulunmaktasınız. İyi sıçmalarKardeşini kaybettiği, Caner'in benim yüzümden ona saldırdığı, onun doğum günü, annesinin babasını aldattığı, ilk küstüğümüz, ilk birini öldürmesiyle silah bıçak gibi şeyleri kullanmayı öğrendiği ve tanıştığımız hafta. Bugün kardeşi ölmüştü. İçeri geçtim ve mutfak kapısından ona baktım. Yoktu.
Birkaç yere daha baktıktan sonra direkt olarak balkona çıktım. Sigara içtiğini görünce daha da üzüldüm. Çünkü bunu sadece aşırı derecede sinirli ve üzgünken yapardı. Beni hissetmiş olacak ki aramızdaki barışma lafını söyledi.
"Başkasını suçlamayı ben de istiyorum fakat kendimle yüzleşmek için para vermiş gibiyim
İşte böyle yalanlardı anca söylediklerim zaten üzülmek hepimizin baba mesleği." dedi."Bana da yaksana bir tane." dedim ve dudaklarımın arasına sigarayı koydum. O da ucunu tutuşturdu ve içime derin bir nefes çektim.
"Sen bunları hak etmedin be Ceren! Sen ne terk edilmeyi hak ettin,ne de benim gibi birini. Ben size sadece fazlalıktım kuzum. Sadece işinizi zorlaştırdım. Bir işe yaramıyorum. Artık sen de iyi bir hayat yaşamalısın güzelim." dedim ve biymiş sigaramı 13 kattan aşağı attım. Bana baktı ve hafif dolmuş ve kızarmış gözleriyle başını hayır dercesine salladı.
" Hayır hayır hayır hayır! Sen asla düşündüğün kişi olmadın. Hatırlar mısın bilmem intihar etmeye çalıştığım o günü. Elimden bıçağı almıştın ve karşıma bir manken koyup onu parçalatmıştın. O günden beri yanımda aynı bıçakla dolaşıyorum. İnan sen bir hiç değilsin. Sen hem benim hem Yiğit'in hem Duru'nun hem de Melek'in hayatısın. Sen sadece bizi değil evreni etkiliyorsun. Bade"dedi vr yüzümü avuçladı.
"Sen benim ysşam kaynağımsın. Senin verdiğin değeri bana Eren dahi vermedi. O huzuru, hissi ya da her neyse. Sen önemlisin. Hele benim için özellikle bugün daha da önemlisin." dedi ve bana sarıldı. Benim de gözlerim dolmuştu.
Bu belki de benim hayata veda gözyaşlarım olacaktı.
" Özür dilerim. "dedim ve ondan ayrılıp seri hareketlerle silahımı çıkardım. Elini tuttum ve silahın tetiğini çektim. Eli silahı kavradığı an ateş ettim. Ve başımı delip geçen kurşunla ölmeyeceğimi bilsem de en azından şansımı denemek için dengemi aşağı düşeceğim şekilde ayarladım.
13. kattan düştüğümde zeminin çim olmasına lanet ederken gözüm karardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ GÖZLÜM (TAMAMLANDI)
Misterio / SuspensoAslında bana ve arkadaşlarıma verilen küçük bir görevdi Atlas ile tanışmak, nereden bileceksin ki aşkın ilk kez gerçek anlamda kapına vuracağını, o kişinin iyiliği temsil ettiğini ve senin cehennem kraliçesi olduğunu... Ve ilk sevgilinin abin çıkmas...