GRİ GÖZLÜM (TAMAMLANDI)

Katilliğe Dönüş Ha?

"Oha Zengin Olduk!" bağırmamla beraber gökyüzüne baktım.

"Çisem ne dersin bunları ne yapalım?" diye sordu.

"Benim olsun! Yılbaşı hediyesi!" dedim ve telefonumu çıkarıp duduyu aradım.

"Zengin Olduk!"

"Ne!?"

"Yerde bavul buldum. İçi İPhone marka eşyalarla dolu! Olum öldürdüğüm kişiler zengin çıktı lan!" dediğimde telefon hoparlörde olmalı ki cecüş

"Evin benim artık badiş!" diye bağırdı.

"Sadece senin mi?" diye sordu.

"Hayır daha karar vermedik." dediğimde onaylar anlamda başını salladı Atlas.

"Neyse biz eve geçelim ve ayarları tam oturtalım konuşuruz bay bay." dedim ve telefonu kapattım.

Yarım saat sonra

Evin bahçesinden geçerken ben melodi mırıldanıyordum.

"Ölüm bahçesinde en kırmızı gül benim
Dün denen yalanla geçti bak en güzel günlerim
Dün değil bugün değil
Bu gün senin bu gül benim ve
Öyle sert de değilim eğer gülseniz gülümserim." sonra Atlas hafif bir gülme sesi çıkarınca Paranoyak ve Sinirli Kafa söylemeye başladım.

" Uyutmuyor beni geceler
Adımımı olaylı şekilde sonlanalım
Sana kalbimin attığı kadar anlatırım
Kafanın döndüğü kadar anlarsın"bana o da eşlik etmeye başladığında içeri girmiştik.

" Rakı gibi sert ama gerçekler
Bilirsin ikisi de sert gelmiyor
Bozuk moraller, gülen suratlar
Biri iyi geliyor gibi geliyor

Paranoyak ve Sinirli Kafa!
Biraz gülmek istiyorum anlasanıza
Seni yutar bizi çiğner burda geceler
Mayın döşesen de gelir 1basa basa! "hafifçe gülümsedim ve bavulu açtım.

" Eşit bölüşelim. "dedim ve içindekilerin miktarları yazan kağıtları alıp attım.

" 18 telefon benim. 21 laptop, 9 tablet, 9 altın cüzdanı, 12 elmas cüzdanı, 6 gümüş cüzdanı16 inci cüzdanı ve 24 dünyanın en siyah maddesinin olduğu cüzdan benim. "dedi ve eline söylediği şeylerin hepsini aldı. Ben de kalanları alarak bavula baktım. Gece mavisi bavul hakikaten çok güzeldi. Genişti ve benim ihtiyacım vardı.

" Bavul? "dedim sorarcasına.

" Senin olsun. "başımı salladım ve eşyaları düzenleyerek bavula koydum. En son da bir laptopu alarak internete bağlandım. Bu diğerlerinden farklı bir şeye sahipti.
Kana.
" Atlas bunda kan var ve bu çok hoşuma gitti. "dedim ve laptopun arkasını ona döndürdüm.

" Takma eğer hoşuna gittiyse. "dedi ve bana sarıldı. Çok uzun sarılmıştı ve resmen içim dışıma çıktı.

"Bu kadar yeter! " dedim ve dudağına küçük bir öpücük bıraktım.

"Sen nasıl istersen. Sonuçta burada sen benden daha önemlisin." dedi ve üzerimden kalktı. Kucağıma tabiiki de oturmadı koltuğa eğilmişti ya! Ve ima ettiği şeyi anlayınca onun omzuna  vurdum.

"Sapık!" dedim ve tekrar koltuğa oturdum. "Ayrıca sadece sarıldık. Bunda bile bu manayı çıkarttıysan artık neyden ne çıkarırdın!" dediğime hafifçe güldü.

"Off çok çirkinim yaa!" dedim üzüntüyle. Kendimi hiçbir zaman güzel bulmamıştım zaten.

"Ben de hamileyim! Hem de Abuzittin'den!"

"Ha?" dedim öküz gibi.

"Olmayan şeyleri söylemiyor muyduk?"

"Gerizekalı Abuzittin kim ben onu sordum."

"E kocaam." dedi ciddi bir şekilde. Hakikaten çok ciddi bir konu gibi konuşuyorduk.

"Bi'susmuşum bi'görmüşüm dibindeyim bir çok kere!" telefonumun zil sesi yankılanınca ekranda yazan isme bakmadan telefonu açtım.

"Bade Ceren!..... Ceren....." Duru nefes nefese konuşmaya çalışıyordu. Aklıma ilk gelen şeyi sordum.

"Geleceği mi görüyor?"

"E-ev... Eve... Ev..."

"Geliyorum bekleyin!"

"Bade nefes almıyor!" telefon kapanmadan önce duyduğum son cümleyle bavulu alıp çıktım. Kendime Lamborghiny yaptım ve yanımdaki koltuğa bavulu koydum.

"Nereye Bade?"

"Burada kal ve sakın peşimden gelme!" dedim ve gazı kökledim. 2 dakikada vardım ve direk odaya çıktım.

"Ceren!" sesim yankı yapıyorken gözleri kızarmış ve elleri kanlı bir adet Ceren görmeyi beklemiyordum.

"Ceren ne yaptın sen!" dedim dehşetle.

"Demir'i öldürdüm." dedi fısıltı gibi.

"Ceren bana bakar mısın? İyi misin sen ne gördün?" dediğimde elleriyle yerden destek alarak doğruldu. Gözlerime bakınca gördüğüm rengin bu olmasını beklemiyordum.

"Nasıl oldu bu Ceren? Ne gördün gelecekte de onu öldürdün?" gözleri yeşildi. Ama Demir'in cesedi yerde yoktu yani hemşirelerin ya da doktorların aldığını anladım.

"Seni korumak istedim!" diye mırıldandı ve yere yığıldı.

5 dakika önce

Ceren'den

Gözlerimde hissettiğim acıyla başımı yastığa koydum. Ama etrafımdaki sesler yok olmaya başlayınca anladım ki geleceği görüyorum.

Elimde bir bıçakla birini bekliyorum. Ya da öyle umuyorum. Önüme çıkan kavşaktan dönünce birini konuşurken duyuyorum.

"Bade de Ceren de Duru da saana ulaşıcak. Bana güvenebilirsin Umut." ses çok az tanıdık geliyordu. Sahibine baktığımda tabii ki de Demir'i beklemiyordum. Beni hissetmiş olacak ki başını çevirdi beni görmemesi için koşmaya başladım.

"Ceren!" sesi kulaklarımı dolduruyordu ama ben koşmaya devam ettim. Bileğimde hissetiğim acıyla durdum ve bileğime baktım. Biz Marylerin canını yakmaktan daha ötede bir acıyla kavuran sıvı bileğimi kaplamıştı. O, ben ve arkadaşlarım için Scary'ler ile işbirliği yapmıştı.

Hem de başlarındaki Umut ile...

Gözümü açtığımda dudu badişle konuşuyordu. Olayın etkisinde uyumak istedim ama uyurken kalp krizi geçirmişim. Kalbim atmayı bıraktı ve nefes alamadım. En son duyduğum şey Duru'nun nefes almıyor demesiydi.

1 dakika sonra

Gözümü açtığımda Demir Duru'nun boğazını sıkıyordu. Duru'nun tepinmiyor oluşuyla gözlerimi ardına kadar açtım ve uyuduğum koltuktan ayağa fırladım.

İşte o an her şey bir anda oldu.

Elime aldığım şeyin ne olduğuna bakmadan Demir'e fırlattım. Fakat attığım şeyin silah oluşuyla elindeki silaha baktım. Duru'yu bırakmıştı ama Duru baygındı. Belimdeki bıçağı çıkarttım ve ona fırlattım. Demir kafasına yesiği bıçakla yere yığılırken odaya hemşire girdi.

"Her şey dağılmış! Siz iyi misiniz Ceren Hanım?" dedi hemşire.

"İyiyim. Sadece şu erkeğin cesedini atın ama kızı kurtarın." dedim ve dizlerimin üstüne oturup biraz kana dokundum. Hemşire çıktıktan iki dakika sonra Bade geldi. Biraz ban iyi misin gözün niye öyle falan diye sorular sordu.

Bade'den

Ceren daha ayılmamıştı. Duru da yoktu. Hafif sarsıntı oluyordu arada. Ama bu da benim yüzümdendi. Seni korumak istedim demesi hala aklımdaydı. Birden bir ses duydum ve kafamı kapıya çevirip beyazlayan gözlerimle gelene baktım.

"Katilliğe dönüş ha?"