Gözlerimden dökülen yaşlarla Yiğit'e baktım. O da bana baktı ve hafifçe sert adımlarla yanıma geldi.
"Sen iyi değilsin." dedi ve yer sallanmaya başladı.
"Ben iyiyim!" diye mırıldandım. 'He ayn nah!' der gibi baktı ve bana yaklaştı. Yüzüme baktı. O an yapmak istediğim şeyi yaptım.
Tabii ki de öpmedim!
Onun boynuna atladım ve hıçkırıklara boğuldum. Ellerini belime koydu ve benim de ona yaptığım gibi kafasını boyun girintime koydu.
"Onları veya seni kaybetme korkusuyla yaşayamam!" dedim ve yerdeki silahı alıp karşısına geçtim.
"Hatırlar mısın kehaneti, meleği ya da şeytanı öldüren korur dünyanın dengesini. Ölümüne şahit olan hisseder acıyı, kederi. Ama tek biri vardır ki onlar ölse bile yaşatmaya çalışacaktır kalplerini. O kişi de küçükken katledildi." gözyaşlarım yanaklarımdan akarken ona baktım. Silahı alırken ondan ayrılmış ve karşısında dimdik durmuştum.
" Ama iyiliği kötülük öldürmemeli. Yada köyülük iyiliği. Çünkü türü ne olursa olsun çekemez bu gücün verdiği eksikliği. O yüzden Yiğit, şimdi sen vur beni de çekmesin kimse acı, hissetmesin hüzün ya da keder" dedim ve silahı ona uzattım.
"Peki hatırlar mısın sevmek istediklerini. İstemez misin tekrar gelmeyi?" dedi ve bana doğru bir adım attı. Ben de gerileyince sırtım duvara çarptı ve beni duvarla arasına aldı.
"Ceren, Duru, Melek, ben ya da değer verdiğin başka kişiler ölmeyecek Bade. Ne zamanki inanmayı bıraktın, o zaman tek tek kopacaksınız. İşte bu yüzden de bir daha intihar girişiminde bulunmayacaksın!" dedi. Gözlerinde gördüğüm parıltı sanki öpmek istiyor da ben istemem diye kendini zorluyordu.
" Şu an ne yapmak istiyorsun? "dedim yavaşça. O an dudaklarımda hissettiğim baskıyla ona olan sevgim arttı. 10 yıldan uzun bir süredir beni sevdiğini biliyordum. Dudağımdan ayrıldı ve bana tekrar sarıldı.
" Şu an tek istediğim şey senin kalbindeki kırıkları onarmak. "dediğinde hafifçe tebessüm ettim.
" Benim isteklerimi merak eder misin? "diye mırıldandım.
" Senin isteklerin benimkinden daha önemli. "dedi. Ondan ayrıldım ve acı tebessümümle Ceren'in yanına oturdum.
Yiğit'ten
Eninde sonunda koparabilmiştim bağlarını. Ne Atlas seviyordu Bade'yi, ne de Bade seviyordu Atlas'ı. Melek de beni değil Atlas'ı seviyordu. Aynı şekilde Atlas Melek'i seviyordu. Yani planım mükemmel işledi. Ama anlaşılmaması gerekiyordu. Bu yüzden de Bade bugün bana bağlanmış gibi oldu. Atlas da aynı şekilde Melek'e bağlandı. Yani artık bir düzen değişti ve bir de devir kapattık.
Bade Ceren'in elini tuttu ve buruk bir tebessüm bıraktı. Ceren ve Duru'yu gerçekten de Mary'lere benzeyen ve çok güçlü olduğu için de Dawnların ilk olarak dikkatini çekecek kişiler seçmiştim. Ve onlara çok az kişinin kolaylıkla taşıdığı kadar çok güç vermiştim. Ayrıca Ceren'e Mars'ı, Duru'ya da Jüpiter 'i bebekken bırakmıştım. En azından Atlas ablası sandıkları tarafından korunduğunu bilmiyordu.
"Keşke ne olduğunu bilsem sana Ceren." dedi Bade ve başını duvara yaslayarak gözlerini kapattı. O sırada odanın kapısı açıldı ve içeri..... Eren mi?
"Bade neler oldu?" diye sordu sakin bir tavırla. Ama badiş uyuyordu.
"Bir kişi öldürdü. Öldürdüğü kişi de başka bir arkadaşımızı öldürmek üzereydi. Gözleri yeşile dönmüş. Şu an baygın ama birazdan uyanır."
"Peki ya ne zamandan beri baygın?" başımı bilmiyorum anlamında salladım.
"Sen Yiğit'sin değil mi?" dedi beklenti dolu gözlerle. Başımı salladığımda derin bir nefes verdi.
"Neden onu terk ettin?" dedim ona mal mısın dercesine.
"Çünkü Caner'in oğluyum. Sen galiba biliyorsun ama beni kullandığını öğrendiğimde ve Caner'i o öldürmek istediği için onu bıraktım. Hala bilmiyor o piçin çocuğu olduğumu." dedi ve Ceren'e dönüp iç çekti.
2 ay sonra
Yaşasın gereksiz yerleri atlamak! Tabii ki de bunu kankalarıyla dışarıda mal gibi dolaşan Bade Kara söylüyor! Ceren Duru'yu kurtarmasa şu an üç kişiydik ama olsun hayat bir güler. Bir de sıça sıça güler. Yani başka şekilde olsa neyse de sıçsın o ne yapak bize sıçıyor.
"Az önce iç sesimle tartışırken kavga çıktı lan!" dedi iki yıldır sessizce bizi izleyen Melek.
"Oha senin iç sesin mi var lan!" diye bağırdı dudu.
"Senin yok mu niye?"
"Bilmiyorum ki!" diye haykırdı ve bir iki saniye durdu.
"Oha yok! Bak eğer iç sesim varsa ona Abdulrezak ismini vereceğim." dedi kararlı kararlı.
"Bade sen kaç gündür durgunsun ne oldu sana?" Ceren seslenince başımı telefonumdan kaldırdım. Bara gelmiştik ve hayatım boyunca ilk kez bu kadar sıkı giyinmiştim. Bildiğiniz altımda kışın ortasında bile giyilse terletecek bir pantolonla gelmiştim.
"Kızlar sizce de çok tuhaf değil mi ya Atlas ile birbirimizi severken bir anda onun melişe melişin ona ve benim de yiğidime tutulmam?" hepsi düşünür gibi yaptı ve kahkaha attılar.
"Bade sen yiğidine ilk gördüğün günden beri aşıksın bu bir. İkincisi de Atlas senin görev alacağını öğtenince benden ayrıldı ve sanki sen ve o aşıkmışsınız gibi davrandı. Üçüncüsü de ben ve Yiğit sadece aşk acısını unutmak için birlikte olduk. Çok safsın be gülüm! "dedi Melek ve daha da güldüler.
" Ne! "bağırarak ayağa kalktım.
" Bundan neden ikimizin de haberi yok! Hele sen Ceren nasıl sakladın benden böyle bir şeyi! Ben sana en yakın arkadaşım dedim. Ama sadece kendimi kandırmışım. Size hayatınızın kalanında mutluluklar dilerim! "dedim ve barı terk ettim. Arkamdan seslendiklerini duysam da ilerlemeye devam ettim. Attığım adımlar sertti ve gözlerimden yaş akıyordu. Ama bu sinirden oluyordu. Arabama bindim ve gazı kökledim.
Eve geçmedim ama sadece Caner'in bildiği inime ilerledim. Atlas hayatıma girdi gireli her fırsatta ağlamaya ve dönüşümüm seyrelmeye başladı.
İçeriden tıkırtılar yükseliyordu. Kapı kırıktı ama içeri girildiği belli olmasın diye yerine takılmaya çalışılmıştı. Nefes alanım daralıyordu. En son bu olduğunda kaçırılmıştım. Kapı aynı şekilde kırılmıştı ve içeride yumruk attığım kum torbası yere yığılmıştı.
İlk adımımı attım ve kırık olduğu hiç(!) belli olmayan kırık kapıdan içeri girdim. Konuşma sesleri duyuyordum. Daha da yavaş adımlarla harap olmuş evimin gizli bodrum kapağını bulmak için etrafa bakındım.
Ayağıma çarpan bir şey fark edince yere baktım. Dur bir dakika... Kafa mı? Etrafa baktım ve kimseyi göremeyince kafayı kaldırdım ve baktım. Biraz yapay gibi geliyordu. Çüünkü hafifti ve saçları plastik gibi sertti. Ama işkence olma ihtimaline karşılık kafadaki yüzü buldum.
Karşımda Yiğit'in kafasını bulmayı beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ GÖZLÜM (TAMAMLANDI)
Misterio / SuspensoAslında bana ve arkadaşlarıma verilen küçük bir görevdi Atlas ile tanışmak, nereden bileceksin ki aşkın ilk kez gerçek anlamda kapına vuracağını, o kişinin iyiliği temsil ettiğini ve senin cehennem kraliçesi olduğunu... Ve ilk sevgilinin abin çıkmas...