Arkadaş Kalabiliriz

4 0 0
                                    

Nasıl? Ne? Neden? What dedin gülüm? Olayı hala tam kavrayamamış olan ben o ara ne olduysa kalp ritimlerim arttı. Bir ara odaya doktorlar girdi ve o an duyduğum son şey kan akışımın hızlandığı ve kalp krizi geçirmek üzere olduğum idi.

1 hafta sonra

Daha uyandığımı hissetmiyordum. Ama başımda cenaze namazı olduğunu anlamam uzun sürmedi.

"Noluyor lan burda!" tabuttan fırladığım an ilk ilgimi çeken şey bir kaç dakika daha geç kalksaydım çıplak olacağımı yani daha bedenimi yıkamadıklarıydı.

"Badiş!" Ceren boynuma atladı ve arkasında kol kola iki kişi gördüm.

Biri Yiğit, geri döneceğini biliyordum der gibi bakıyor

Diğeri ise Umut, keşke eskisi gibi olsak der gibi bakıyor.

Ceren'e soran bakışlarımı çevirdim ve o tek kaşı arada kaldırıp arada kaldıramadığım için denememiştim bile. Bana sonra der gibi baktı ve şaşkın bakışlı hocaya döndüm.

"Sizi de yormuşlar. Üzgünüm ama ölmedim." dedim ve adamın başını sallamasıyla arabama uçtum. Cenazedeki herkes dağılmaya başlamıştı. Daha bu iki malla konuşmam lazımdı. Yani hem Atlas hem Yiğit hem de Umut beylerle. Umut ölürken geri geleceğine söz verdiği bir kağıt bırakmıştı. O yüzden şaşkın değildim. Ama o manyağın abim olması da ne biliyim? Değişik geliyor yani.

"Bade arabayı ben kullanayım mı?"

"Ok baby!" Ceren şoför koltuğunda, ben Duru arkada Melek ise yolcu koltuğunda oturuyordu. Bir an büyüyle şarkı açtım ve içeriyi İstanbul Trip Sıfır Sıkıntı doldurdu.

"Bro acaba nasıl yapıyorlar çiğköfte ve milkshake'i beraber yemeyi?" dedi meliş. Ceren de cevabı vermek için o kısmın gelmesini bekledi.

"Severim çiğköfte ve milkshake
Miden bulanmasın gevşek!" Melek imayı anlayınca cecüşün en sinir olduğu şeyi yaptı. Sustu.

"Olm ikisi de sus pus oldular. Arabadaki sessizliği nasıl bitirecez lan!" dedi dudu. Ceren hafif bir sinsi bakış attı ve şarkıyla oynadı.

"Haklı olan sıkı dövüşür
Ağzına kan dolarsa yere tükür
Sakın hayatta kalmak olmasın düşün
Ayakta kalmak isteğini düşün
Kurtulamazsın çukurdan
Eğer ölmüşsen
Şakayla karışık yalanlar suratına çarpan şarkılar selam bayanlar" ben bir akın başlatarak şarkıya eşlik ettim ve sırasıyla Melek dudu ve Ceren eşlik ettmeye başladı.

"Uyutmuyor beni geceler
Adımımı olaylı şekilde sonlanalım
Sana kalbimin attığı kadar anlatırım
Kafanın döndüğü kadar anlarsın
Rakı gibi sert ama gerçekler
Bilirsin ikisi de sert gelmiyor
Bozuk moraller gülen suratlar
Biri iyi geliyor gibi geliyor
Paranoyak ve Sinirli Kafa
Biraz gülmek istiyorum anlasanıza
Seni yutar bizi çiğner burda geceler
Mayın döşesen de gelir 1basa basa " başıma saplanan ağrıyka öyle bir bağırdım ki Ceren ani bir fren yaptı ve nefes nefese bana döndü.

" Geldik. "baktığımda hastanenin önündeydik. Şarkıyı durdurdu ve indik. Benim hem başım çatlıyordu hem de sırtım feci derecede ağrıyordu. Düşüşüm sırtıma denk gelmişti ve kalp krizi sonucu kalbim de beni zorluyordu. Hemen bir doktor geldi ve Ceren ile konuştuktan sonra beni bir odaya geçirdi. Bacım burası bildiğin psikolog ve ben burda acıdan geberiyorum. Doktora döndüm ve ona istemediğim bir şey söyledim.

"Psikolog değil bana kalp cerrahı lazım." adam olayı anlamamazlıktan gelerek bana resmen muzipçe sebebini sordu.

"Çünkü ben 13 kattan aşağı düştüm, kafama silah sıktım ve bu yaşadıklarımın üzerine çocukluk aşkım ve ilk öpücüğümün sahibi öz abim çıktı!" bağırdım ve kankilerimin beni tuttuğunu hissettim. Gözlerim kararırken içimi bir huzur kaplamıştı.

Yazarın ağzından
Ceren'e göre

Bade az önce kimseye söyleyemediği şeyi bağırmıştı. Bunu o dahil kimse bilmiyordu. Ama duyduğu şey onu direkt olarak arkadaşını tutma isteği getirmişti ve kızlara başıyla işaret vererek ona yardım etmelerini belirtti. Doktor onu acile alırken Ceren onun huzurla dolduğunu hissetmişti. Ama bunun sebebinin asla arkasındaki abisi olduğunu anlamayacaktı. Eren ile artık çıkıyordu, fakat Eren hala boş olduğu için Bade'nin evinde kalıyordu ve evin anahtarı da onda yoktu. En son o eve girdiğinde içeride unutmuştu.

"Ceren, daldın gittin bişey mi oldu?" abisi şefkat ve sevgi dolu bir sesle konuşunca Ceren irkildi ve midesi bulandı.

"Ben galiba senin şefkat ve sevgi dolu sesine katlanamam!" dedi ve onu arkasında bırakarak psikoloğa girdi.

"Ceren Hanım hoş geldiniz! Ben de sizi bekliyordum.

" Derya abla bana bir film önersene. "Derya, Ceren'e bir kağıt uzattı. O sırada Umut onları izliyordu fakat aklı hep Bade'deydi. Acaba onu affetmiş miydi? Onu korumak için o kadar kötü davranmıştu ki Bade onu görünce bir zamanlar ağlamaya başlamıştı.

" Happy Tree Friends?"

" Korku çizgi filmi." Ceren başını salladı ve biraz konuştuktan sonra çıktılar.

"Abi seninle bir konu hakkında konuşabilir miyiz?" kız da abisinin kaskatı kesildiğini hissetmişti fakat sormadan geçmeye niyeti yoktu. Abisi ona döndüğünde rahat gözükmeye çalışıyordu. Vee mükemmel hayat kızdan yana gülmediği için doktor onlara Bade'nin uyandığını söyledi.

Bade'den

Gözlerimi açalı iki dakika olmuştu ve doktorun hastanede ne kadar süre kalacağımı söylemesini bekliyorduk.

"Bade kızım bu hafta burdasın. Geçmiş olsun." dedi ve gitti. Ne yani bir hafta okul yok mu yani? Birden onlara döndüm ve sinsice sırıtarak konuştum.

"Okul nasıl gençler?"

"Oha hadi okula!" Ceren bağırdı ve Atlas dışındaki herkes hazırlanmaya gitti. Yiğit ve Umut artık gözümde yoktu. Başımı yastığa koydum ve tavana el hareketi çektim. Favorimdir.

"Beni dinler misin?" Umut'a döndüm.

"Hayır."

"Bade."

"Yiğit istersen sen de fazla zorlama şansını." dedim ve onun kırgın bakışları eşliğinde çalmaya başlayan telefonumu elime aldım.

Allah'ın Çarptığı Peygamberin Tekmelediği Araba Çarparken Beynini Ezdiği Mal arıyor...

Evet kişilerim mükemmel. Arda arıyordu kısaca.

" Alo? "

" Alo Bade hangi hastanedesin?"

"Akdeniz Hastanesi'ndeyim."

"Tamam bekle geliyorum." kapattım ve onlara döndüm.

"Uzun süre üçünüz etrafımda bulunmayın. Sadece Umut kalsın ve diğerleri çıksın." dedim. Umut çenesi kasılmış ve kaskatı olan bedeniyle gözlerime bakmaktan kaçınarak öylece yere bakıyordu.

"Teşekkür ederim Umut." dediğim şeyi duyduğunda çenesi daha da kasıldı. O hep beni sevmişti ve bana olan aşkı uğruna Caner tarafından öldüğü gün tabutun üstünde bir kağıt bulmuştum. Kağıtta geleceğine dair söz vermişti.

"Bana güçlü olmayı ve acıyı öğrettiğin için sana teşekkür ederim." dedim ve seruma aldırmadan ayağa kalktım. O da daha daha daha çok kasılan çenesiyle bana doğru geldi ve bana sarıldı. Ardından beni kucağına aldı ve yatağa geri yatırdı. Konuşmasını ister gibi baktığımda fısıldadı.

" Kalbini hep çok kırdım. Daha çok kırılmasın." ifadesiz tuttuğu gözleri bana hala aşık olduğunu belirtiyordu. Ona tam olarak aşık olup olmadığımı bilmediğim için biraz tetbirli bir şekilde yüzünü avuçladım. Yanağına küçük bir öpücük bıraktım ve geri çekilerek ifadelerini ölçtüm. Çok karışık duygular vardı. Fakat en çok öfke şaşkınlık ve mutluluk vardı. Öfkesini anlamak istiyordum. Galiba onu affetmediğimi ve ceza vermek istediğimi düşünmüştü. Ama yokluğu bile bize kötü gelmişti.

"Arkadaş kalabiliriz. Eğer istersen."

GRİ GÖZLÜM (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin