12 yıl sonra
"Anne!"
"Yine ne bok yedin Gökçe!"
"Canavar geldi!"
"Canımın içi hoşgelmişin."
"Ee sen bıraktım hamilesin, geri geliyorum yine hamilesin!" evet, hamileydim. Hem de yarın doğuruyorum.
"Anne bana elbise gelmesin doğum günümde!"
"Kızım ben herkesle konuştum merak etme."
"Kızım!"
"Baba!" Atlas ve Gökçe sarılırken ben de içeri girdim. Otuz yaşında hamile kaldım beah! Durun size Gökçe'yi anlatayım:
Burnu tamamen ben. Göz ve dudak yapısı babası. Saçları kahverengi sarı arası baktığın açıya göre değişiyor. Tavırlar, zevk, beceri kısaca kişilik ben. Gözler ortaları mavi dışı hafif gri baktığın açıya göre değişiyor. Tam ortamız yani.
Bu arada Hazal:
Eren'i unutun. Tamamen Ceren. Sadece yüz hatları ve boyu Eren. Mavi gözlü siyah saçlı bir kız.
Çok iyi anlaşıyorlardı. Kardeş gibilerdi.
Kapı çalınca kapıya bakmaya gittim. Genç bir çocuk kapıda durmuştu.
"Buyur?"
"Ee şey, ben bunu Gökçe'ye, bunu da Hazal'a verecektim de." gülümsedim ve kağıtları alıp kızlara verdim.
"Gökçe yine mi ya?"
"Abi 126 oldu!"
"Kaç?"
"Aa şey anne o değil yaa! Bu mektubu o getirdi ya ondan."
"Battıkça batıyorsun sus!" gülerek içeri girdim. Evet, güzel, popüler ve aslan burcu kızlarımız var. Bir de ikizler burcu Ayaz...
Ayaz karnımdaki şeytan.
"Bade hadi hastaneye gidiyoruz."
"Neden?"
"Çünkü yarın doğuruyorsun." başımı hafifçe salladım.
Arabada giderken son mutlu anlarımı yaşıyordum. Çünkü doğurunca evdeki tek huzur bebek kokusu olacaktı.
"Olm yavaş sür lan arabayı!"
"Karışma damat! Sen hala yenisin!"
"Sensin yeni!" onlar kavga ederken hafifçe güldüm ve bağırdım.
"Yavrumsular yeter!" sustular.
Hastane girişinde sakat gibi ilerlerken bir hemşire geldi ve beni odama götürdü.
"Eğer isterseniz şu an Doğum hane hazır!" kadının sözüyle telefonuma baktım. Ayın 22si. Yani yarın doğursam burcu ikizler olmaz.
"Tamam!"
"Bade ben de gelem mi?"
"Atlas normal doğum değil sezeryan!" bana itiraz istemez bir şekilde baktığında başımı hafifçe salladım. Gelmek istiyorsa gelsin yani.
"Hadi gidelim." hemşire koluma girdi ve beni Doğum haneye götürdü.
Atlas'tan
Bade'nin koluna iğne vurduklarında hiç bir mimik oynatmamıştı. Ulan insan bir gözlerini kapatır, bir inler, bir yüzünü buruşturur. Ama yok! Neyse. Bade bana emir vermişti ve yerine getirecektim. Sağ yanağımdaki ıslaklık sol yanağımda da vardı artık.
Telefonumu çıkardım ve video çektim.Yarım saat kadar bir sürenin ardından doğum handeyi bebek sesi kaplamıştı. Bebek yanımdan geçerken onu da biraz çekerek kamerayı kapatıp peşlerinden gittim.
1 saat sonra
Bade'denHer yerim hala uyuşmuşken gözlerimi - zor ve uzun da olsa bir sürede - araladım. Başımın yanında uyuyan oğlum ve yanımızda oturan cecüşlü dudu.
"Hele şükür be reis! Özge ve dudunun çocuklarıyla kanka kanka büyürler." cecüşe güldüm ve başımı kaldırıp çocuğuma baktım. Yüz hatları babasına çekmişti. Burnu da bana. Saçları hafif bir sarıydı. Yani yeni doğsa da hafif sarı bir kafası vardı. Hafif çukurlu çenesi ve yanağı vardı. Gamzeli iki erkek bir kız vardı hayatımda. Aman ne mutlu!
Ayaz huysuzlanıp ağlamaya başlayınca onu yanımdaki küçük yataktan aldım ve emzirmeye başladım.
"Nerede benim mükemmel anam!" Gökçe hafif bir şekilde bağırarak içeri girdi. Ayaz'a baktı ve iğrenç bir şey görmüş gibi yüzünü ekşitti.
"Iyy bu şeyle aynı havayı mı soluycam ben!"
"O havayı götünden mi almak istersin farecik?"
"Şşt! Bana bak, büyük oda benim kapısına yaklaş seni aşağı atarım!" Gökçe'nin sözüne karşılık annesine çeken Ayaz, orta parmağını kaldırdı. Bebelikte olurdu bu ama ayyaşım benim bilerek yapmıştı.
1 yıl sonra
" Anneeğğğ! "
" Neeğğğğ? "
" Ne bağrıyoğğğn! "
" Mal mısın götkuşağı? "
"Ben senin kızınım. Az insaf be!" götkuşağı bana mal gibi bağırırken gözlerine dik dik baktım.
"Hediye aldım ama, baksana bir ya!" elindeki ikizler burcu bileziğini bana uzattı. Başımı onaylar anlamda salladım ve kocamın yanına gittim.
"Bade ayıp olmazsa bişey diycem."
"Buyur reis sendeyim." dedim cecüşe. Atlas da meraklı bakışlarla elini omzuma koydu.
"Böyle bakınca maşa ve koca ayı gibi duruyorsunuz. Ama sorun şu ki Atlas maşa sen koca ayı." elime geçen ilk şey olan ayyaşın ayıcığını kafasına attım. O ve erik de gülünce ben de bich smile ile onlara baktım.
"Ceren, biliyor musun? Partinin ana yemeğini çiğköfte yerine yumurta yapmaya karar verdim!"
"Siz benim bokumu yiyin bokumu!" diye bağırıp üstüme atladı.
"Ve milkshake yerine de süt!"
"Oldu rakıları ve Jack Daniel's'imi de al tam olsun!" ona hayretle baktım.
"Sen de benim bokumu iç o zaman!" dedim ve saçını çektim. Hala tam olmasa da saçlarımız eskiye dönmüştü. Boya kalıcıydı ama durum şu ki biz hiç kuaföre uğramamıştık.
Parti bitmiş ayyaş uyumuş biz de elimizdeki viskilerle salon halısında yuvarlanıyorduk.
" Bade ya, biz ne zaman çocuk yapacaz? Ben senden bir uniseks çocuğum olsun istiyorum. İşerken bile değişik işesin!"
"Kanka ben de götkuşağının viski içmesini istiyorum ama hayat!"
Biraz daha saçmalayıp durduktan sonra onlar sarhoş olduğundan sızmış, ben de Atlas ile odama çekilmiştim.
Duvara orta parmak çekip üstümdekilerden kurtuldum ve rahat pijamalarımla sıcak yatağımda, sevdiğim adamla kol kola uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ GÖZLÜM (TAMAMLANDI)
Mystery / ThrillerAslında bana ve arkadaşlarıma verilen küçük bir görevdi Atlas ile tanışmak, nereden bileceksin ki aşkın ilk kez gerçek anlamda kapına vuracağını, o kişinin iyiliği temsil ettiğini ve senin cehennem kraliçesi olduğunu... Ve ilk sevgilinin abin çıkmas...