Seçilmiş Kişi

2 0 0
                                    

Gözlerine dik dik baktığımda cevabımın hayır olacağını anlamış olacak ki bıkkın bir nefes verdi. Başını yere hafifçe eğdi ve geri gözlerime baktı. Gözleri kararmaya başlamıştı.

"Atlas." dedim fakat devamını getiremedim. Elindeki kutuyu açtı ve içine baktım. İçinde iki bilet ve iki de kolye vardı.

"Atlas sen... Bize No1 bileti ve ikili sevgi kolyesi mi aldın!" dediğimde gözleri daha da karardı. Bileğindeki saate baktı ve kararmış gözleriyle bana döndü.

"Bade saat 3.27. Dönüşme saatin geliyor." dediğinde başımı beklemesini söylemek ister gibi salladım. İçeri girdim ve kızlara sahte bir şekilde saati sordum.

"Bade bence bir günlük Atlas ile kalabilirsin. Seni eve yetiştirmeyiz."dedi cecüş. Atlas başını in aşağı der gibi sallayınca kızlara döndüm ve sarıldım.

" Bu yaptığınızın intikamı acı olacak. "dedim cecüşe.

" Asıl intikam alan biziz. "dedi ve benden ayrıldı. Sahte öpücükler ile vedalaştık. Galiba Yiğit ile konuşmalıydım. Ama ne zaman?

" Atlas tek kelime etme! No1 biletini ben de alabilirim ve dudunun doğum günü yaklaştı alıyorum da. "dedim arabaya biner binmez. Başını öne eğdi ve derin bir nefes aldı.

" Ben seni hala istiyorum Bade anla artık! "diye bağırdığında hafifçe irkilsem de dik dik bakmaya devam ettim.

" Hayat her zaman istediğin gibi gitmeyebilir. Ben babamın ölmesini hiç istemedim. Seri katil olmayı da istemedim. Abimin psikopat olmasını, Özge ile aramın bozulmasını ya da annemin bana sırtını dönüp beni üvey babama vermesini hiç istemedim. Hayatı siz renkle dolu görürken ben siyah beyaz yaşadım. Ama hayat bana bir kere güldü ve bana hiç isteyemeyeceğim kadar çok iyi arkadaşlarımı verdi. Ben de istedim bazı şeyleri ama hiç bir zaman olmadı. Anla hayat bazen bize oyun oynuyor. Ve arkamızdan gülmek hoşuna gidiyor. "dedim ve ona döndüm. Gözleri ağlamamak için direniyordu. Birden ağzından bir hıçkırık dökülünce daha dikkatli bir şekilde ona baktım. Ani bir hareketle arabadan indi. Korkarak peşinden indiğimde sert bir ifadeyle yüzüme baktı. Sonra koşar adımlarla yanıma geldi.

"Seni hep sevdim. İlk görüşte aşk benimkisi Çisem!" dedi ve beni belimden tutarak çekti. Dudakları benimkilere deyince korkuyla debelenmeye başladım. Onu hala sevsem de olmazdı. Hastanenin önündeydik.

Debelenmemi durdurmak için beni dibimizdeki duvara sertçe çarptı. Ellerini belimden çekti ve onu iten ellerimi tuttu. Benden ayrıldığında nefes nefese kalmıştı.

"Atlas seni her ne kadar hala sevsem de sen beni aldattın. Bunun acısını çıkaracağım." dedim ve ondan kurtuldum. Arabasına doğru gittiğinde onun sinirlerini çıkarması gerektiğini anlayarak harekete geçtim. Kendi arabamın olduğu yere geldim. Aslında boş park yeriydi ama ben yoktan var etmiştim orayı geçin. Arabayı açtım ve bindiğim gibi hızı kökledim. Araba 1.30 saatlik yolu 15 dakikada gelmişti. Arabadan indiğinde birden sinirle elini duvara vurdu. Arabadan indim ve yanına gittim. Aramızda bir adım kala durdum. Sinirli birini izlemek benim çok sevdiğim bir şeydi. Ama konu Atlas olunca durdurmak zorundaydım. Çünkü kendisine veya bir başka kişiye zarar verebilirdi. Beş dakika kadar onu izledim. Sinirine gülümserken zarar verdiklerine bakıp iç çekiyordum. Çok güçlüydü. En son gördüğüm şey bana doğru gelen tabelaydı. Birden elini kaldırdı ve zaman durdu. Aradığımız kişi oydu.

"Bade ne oluyor!" diye bağırdı ve şok içerisinde eline baktı.

"Öncelikle sakin ol ve bana dön." dedim tabelayı geride bırakarak. Yaklaştım ve ellerine baktım. Gördüğüm şey gözlerimin acıyacak derecede hızlı açılmasını sağladı. Ellerinde kan vardı.

"Atlas Yiğit dışında kimse bunu çözemez." dedim ve arabama döndüm. Onu kolundan tutarak arabaya oturttuğumda elini yanağıma koydu. Takmadan arabayı çalıştırdım. Yeraltı dünyasına girince arabadan indik.

"Yiğit!" diye haykırdığım sırada Melek kapıdan çıktı. Bana ve yanımdaki kişiye baktı. Telaşla geldi ve bana yaklaştı.

"Bade ne oldu?" dedi endişeyle.

"Seçilmiş kişiyi buldum Melek daha ne olsun!" diye bağırdığım sırada Yiğit geldi. Bana baktı ve sarıldı.

"Bişeyin var mı güzelim?" dedi şevkatle. Ona da olanları anlattığımda başıyla bana çıkışı gösterdi ve Atlas'ı kolundan tutup götürdü. Arkalarından bakarken Melek benim omzuma dokundu.

"Bade sen iyi misin? Saat 3.49 dönüşme ihtimalin var." dediğinde başımı salladım ve yeraltı dünyasındaki evime yürüdüm. 5 dakikada eve vardım ve Ceren'i aradım.

"Ceren yeraltı dünyasındaki evime gel çabuk!" dedim ve onu konuşturmadan telefonu kapattım.

30 dakika sonra

Kapı çalınca büyüyle kapıyı açtım. Ceren ve Melek içeri girdiler ve yanıma kurtuldular.

"Benim hayallerim derin bir bataklık
Seni de çeker içine uzak dur artık!" dedim kızlara. Melek oyaladığımı anlayınca kafama üzerinde No1 olan yastıkla vurdu.

"Tamam tamam anlatıyorum." dedim ve hastaneden çıktıktan sonra olanları anlattım.

"Şu Atlas denen şeye kıl oldum. Senin rızan olmadan değil öpmek sana dokunamaz." dedi Melek.

"Ya ben tek bir şeye takıldım. Şimdi o beyinsiz özürlü Seçilmiş kişi mi!" dedi bağırarak Ceren.

"Evet." dediğimde sesimi yeni yeni fark etmiştim.

"Zincirler nerede?" dedim Melek'e. Başıyla dolabı işaret etti. Ceren dolabı açtı ve içinden aşırı büyük zinciri aldı. Beni bağladılar ve yanıma suyumu bırakıp gittiler.

Ne kadar uyudum bilmiyorum ama uyandığımda biri beni taşıyordu. Yiğit olmasını umarak başımı kaldırıp baktığımda gördüğüm kişi gözlerimin şokla açılmasını sağladı.

"Beni hemen yere indir Atlas!" diye bağırdım tepinirken. Beni dinledi ve lafımı ikiletmeden yere attı. Cidden attı!

"Yavaş öküz!" diye bağırdım ayağa kalkarken.

"Sen demedin mi beni yere bırak diye."

"Mal ya!" dedim ve etrafa baktım. Issız bir sokaktaydık.

"Neredeyiz?" diye sordum.

"Süpriz yapacaktım. Ama uyandın. Şimdi benimle geliyorsun." dedi ve beni kolumdan tutarak sürüklemeye başladı.

"Bırak beni!" diye bağırdım. Tepinmemi durdurmak için beni omzuna attı ve dizimin arkasındaki yerden tutarak beni kaldırdı.

"Isırırım!" didim ve oldu. Yerle buluşunca kaçmaya başladım. Birden karşımda belirdi ve düşeceğim sırada belimden tutarak benim düşmemi engelledi.

"Bana neler olduğunu anlatana kadar hiçbir yere gitmiyorsun." dedi. Her zaman nasıl yapıldığını merak ettiğim şeyi yaptım. Ona kafa attım ve kaçtım.

"Bade seçilmiş kişiyle ilgili ne biliyorsun?" diye sordu tekrar dibimde biterek. Durdum ve derin bir nefes aldım.

"Yiğit sana ne kadarını anlattı?" diye sorduğumda okyanus gibi gözleri kararmaya başladı.

"Sana ihtiyacım olduğunu anlamamı sağlayacak kadar."

GRİ GÖZLÜM (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin