• •
Merhaba! Yeni bölüm aslında kağıt üzerinde tamamlanmıştı ama onu buraya geçirip düzenlemem biraz zaman aldı. Elimden geldikçe uzun yazmaya çalışıyorum. İyi veya kötü her bölümde dediğim gibi yorumlarınızı bekliyorum. Okuyan,okumayan herkese teşekküre ederim. Gerçi okumayanlara teşekkür etmem bir şeyi değiştirmiyor çünkü okumadıkları için teşekkürümü göremiyorlar hahaha:):)):):))::) iyi okumalarr!!
• •
Uzun süren o sıkışık otobüs yolculuğundan sonra okula yaklaştığımızı farkettiğimde orta kapıya insan yığınını deşe deşe vardım ve kapı açılır açılmaz acele ile indim. Resmen kısacık yol bitmek bilmedi. Uzun süreden sonra yine biriyle dipdibe olmak kötü hissettirmişti. Hemde Ömer'e benzeyen biriyle.. Onun yanındayken yüzümün kızardığını hissediyordum. Ona karşı içimde herhangi bir şey yoktu ama onun bakışlarındaki anlam yüzümü kızartıyordu.Dersler bittikten sonra evime döndüm. Aklımda hâlâ Ege ile ilgili sorular vardı. Bu şehirde derdi olan binlerce insan varken o gün nasıl oldu da beni bulmuştu,derdimin olduğunu anlamıştı? Ve ona derdimi anlatacağımı nerden biliyordu? Sürekli onun dertlerini değil benim dertlerimi dinlemek için geldiğini anlatıyor? Peki neden? Onu yoksa birisi mi yollamıştı?
Ege ile ilgili aklımda binlerce soru varken ona güvenmek zor oluyor. Ben sorularımın cevaplarını tam olarak alamadıkça o da benim hakkımda öğrenmesi gereken hiçbir şeyi öğrenemeyecek. Aklımdakiler açığa kavuştuğu zaman onun kim olduğunu da öğrenebileceğim. Kendi hikayesini bana anlatmıyor çünkü saklaması gereken bir hayatı var. Yavaş yavaş her şey yerine yerleşmeye başlıyor gibi..
~2GünSonra~
Ege'yi 2 gündür görmemiştim. Bu çocuk resmen oyun oynuyordu. Senden kolay kolay vazgeçmem deyip, ortadan kaybolmak onda hobi hâline gelmişti. Bu duruma alışmıştım. Ama hâlâ otobüsteki yakınlığımızın etkisinden kurtulamamıştım.
Sürekli kendimi derslere verdiğimden üniversiteye başladım başlayalı pek bir sosyal hayatımın olduğunu söyleyemem. Bu yüzden üniversitedekilere iyi bir izlenim bırakmış sayılmam. Sakinliği, sessizliği seviyordum. Fazla arkadaşa da ihtiyaç duymuyordum. Tek tük birkaç tane arkadaşım vardı ama aralarında en iyi olduğum arkadaşım Tibet'ti. Bir derdim olduğunda onu aramassam o içimdeki sıkıntı geçmiyordu. Belki onu çağırıp olanları anlatırsam bir çözüm yolu bulur, aklımdaki soruların gitmesini sağlardık? Hemen Tibet'i aradım ve eve gelmesini istedim. Ne var ne yok her şeyi anlatacaktım.
Tibet'i aradıktan yarım saat sonra gelmişti. İkimize kahve yaptım oturduk mutfağa başladım her şeyi anlatmaya..
. .
İlk önce ona bunları neden en son anlattığıma kızdı sonra biraz daha düşündü. Benim aklımdaki sorular ona da mantıklı gelmişti. Bir insan durduk yere hangi sebeple birisinin derdini dinlemek için uğraşır ki? Bende Nehir'sem bu işin peşini bırakmayacaktım.
"Aslında o kadar çok etkilenecek bir şey olmamış aranızda. Ama anlattığın kadarıyla otobüste olan yakınlığınız etkilenmek için yeterli bir sebep. Açıkçası ben sana onun neden yardım etmek istediğine hâlâ bir anlam veremedim. Seninde dediğin gibi bu iş karışık biraz. Sana oyun oynuyorsa,öyle bir şey olduğunu anladığın an sende ona oyun oyna. Dişe diş,göze göz. Kesin bir karara varmak için birkaç gün daha bekle. Eğer her şey yine eskisi gibi olursa ortadan gerçekten kaybolduysa hayatına devam et. Ama yok eğer yine beklemediğin anda karşına çıkarsa aklında ki soruları çözmek için biraz da sen onun hayatını kurcala. Valla şuanlık benim tavsiyem,fikirlerim bu kadar. Bir gelişme olursa bana haber veriyorsun ama tamam mı?"
"Hadi tamam hatalıyım sana haber vermedim bu olanları ama peki ya sen? Sende anlatmıyorsun? Bu yüz niye gülüyor bakalım çıkar ağzındaki baklayı?"
"Hani o geçen gün ki kız vardı ya,çarşıda beğendiğim?"
"Tibet çıkıyorsunuz değil mi? Sen varya sen az değilsin ya ahahahahh"
"Cazibeme hangi kız dayanabiliyor ki canımın içi?"
Pis adi. Egoist sıpa. Tibet'te öyle bir cazibe,öyle bir karizma vardı ki hayatındaki hiçbir kız ona hayır diyememişti. Eğer gözüne bir kız kestirdiyse onu gerçekten tanımak ister. Geçen gün çarşıda yürüyorken önümüzden -fısstık- gibi bir kız görmüştük. Ben bile bir bayan olmama rağmen o kusursuz yüzünden,parlayan saçlarından gözlerimi ayıramamıştım. Bu kızsa ben neyim tarzında düşünmeden de kendimi alamamıştım tabii ki.
Tibet evden gittiğinde bende kafamı toplamak için biraz uyumayı seçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK
Teen Fiction"Ben seninle bir bütünüm. Ne senin bensiz bir anlamın,ne de benim sensiz anlamım yok. Yanımda mısın?"