NEHİR'İN AĞZINDAN
Ona böyle bir anda çıkışmam canını sıkmıştı. Ama artık şu bencilliği üzerinden atmalıydı.. Belli ki ikimizde birbirimizin yokluğunda acı çekmiştik. En son benim konuşmamdan sonra sessizlik oluşmuştu. Bu sessizliği yine benim sesim bozdu.
"Neyse. Bu konuyu sakin konuşmamız gerekiyor. İkimizinde yaşadıkları belli. Sen beni affedeceksin,bende seni affedeceğim ama ortaya bir anlaşma koyacağız var mısın?"
"Ne anlaşmasıymış o? Anlat bakalım öyle hemen olur demeyeceğim. Dökül bakalım."
"Bak.. İçinde birbirimizin yapmasını istemediğimiz şeyleri yazacağız. Böylece aramızda bir anlaşma oluşmuş olacak. Biz de bu anlaşmaya uyduğumuz sürece tartışmadan,kavga etmeden hayatımızı yaşayacağız. Güzel fikirlerim var yine haha."
"Hmm.. Olabilir gibi sanki,fikrin aklıma yatmadı desem yalan olur. O zaman ilk maddemiz 'Ege ile araya mesafe koyulacak.' olmalı. Bunu kabul edeceksen varım."
Yaklaşık 2 saat boyunca 50 maddelik bir anlaşma hazırladıktan sonra ikimizde birazda olsa rahatladık. Anlaşmamızın altına imzalarımızı da attık ki,birbirimize itiraz etme şansımız olmasın. Kahvaltıdan sonra kahvelerimizide içip, aramızda sorun kalmadığına sevinmiş bir şekilde dışarı çıktık. Her zaman yaptığımız şey olan deniz kenarında yürümenin en iyisi olacağını düşündük. Gittiğimiz her yerde deniz kenarlarına kuruluyorduk. Nedense denizin karşısında sessizce oturmak bile bizi rahatlatıyordu. Tibet etrafı sessizce izlerken bende yavaşça farkettirmeden ayağa kalktım koşup arkalarda bir yerlere saklandım. Acaba gittiğimin farkına ne zaman varacak ve ne yapacak çok merak ediyordum.
Denize bakarak bir şeyler konuşuyor ama hiç benim olduğum tarafa bakmıyordu. Baksaydı farkedecekti yanında olmadığımı. Kafasını çevirip tam bir şey söylediğinde duraksadı. Şaşırmış biraz da hayal kırıklığına uğramıştı beni yanında göremeyince. Bir anda kuşkulanıp ayağa kalktı beni arıyordu. Bende koşarak önüne çıktım. İşte o zaman rahatladığını gördüm. Korkuyor muydu gitmemden? Ortamı yumuşatabilmek için koşarak ondan kaçtım. Yaptığımın farkına varınca koşarak arkamdan geldi ama bana yetişemedi. Kafamı arkaya,Tibet'e doğru çevirdiğimde nefes nefese kalmış olduğunu gördüm ama durmadım. Yaşasın kötülük!
"Yoruldun gibi görünüyor hahahahah!" deyip hem koşup hem ona laf yetiştirmeyi başardım. Duraksadı. Yere doğru eğilmiş fazlasıyla sık şekilde nefes alıyordu. Bende durup olduğum yerde onu izledim nolduğunu çözebilmek için. "Aah çok acıyor ya" diye bağırınca ciddi bir şeyler olduğunu düşünüp yanına koştum. Ah şu erkeklerin filmlerden gördüklerini hayata geçirme çabaları.. Tabii ki bende bu yalana düşmüş oldum. Meğer beni yakalamak için yapmış bu numarayı. En son ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim. O an anladım beni kucağına aldığını. Aslına bakılırsa çokta rahatsız edici bir şey değildi. Hem yorulmuştum iyi gelmişti..
"Benden bir daha kaçacak mısın?"
"Yorulduğumda tabii kaçabilirim iyi oluyor böyle taşıman" Yüzüme o gıcık olunan gülümsemeden ekledim. Tibet'le bu kadar yakın olmamız biraz hoşuma gidiyor,biraz da rahatsız ediyordu ama onun her zaman yanımda olmasını istiyordum. Ege'den de o günden beri haber almıyorduk. Böylesi belkide daha iyiydi. Tibet'in de dediği gibi bir anda hiç tanımadığım bir insanı hayatıma sokmam ne kadar doğruydu? Düşüncelerle kendimi boğmadan,şu anın tadını çıkarmak için başımı koydum Tibet'in omzuna uyudum kucağında 'küçük çocuklar gibi' ..
Gözlerimi açtığımda Tibet'in elleri belimdeydi, beni yatağıma bırakıyordu ama o an tek dikkatimi çeken şey aramızda en fazla 3-4 cm olmasaydı. Gözlerim dudaklarına kaydı o da beni inceliyordu. Yaklaşık 2 dakika öylece kaldık. Elimi yanağına götürdüm,dokunduğum teninde buldum huzurumu. Ama sesimi çıkaramadım.
"Yanımda yatar mısın? Korkuyorum.."
"A-ağ şey emin misin Nehir'im?"
"Evet korkuyorum işte."
Yavaşça uzandı yanıma. Onun kollarına sığındım yeniden. Koydum başımı göğsüne,kapadım gözlerimi uykuya teslim ettim yine kendimi.
- - - -
Gözlerimi açtığımda Tibet'in beni sımsıkı sarmış,uyuduğunu gördüm. Biliyordum onunda ihtiyacı vardı.. Bana ne kadar kızgın olsa bile duramıyordu. Bende artık onu mutlu etmek istiyordum. Onun mutluluğu benim mutluluğum demekti. Bana karşı bu kadar koruyucu olması öylesine hoşuma gidiyordu ki.. Benim ailem Tibet'ti. Aileme veremediğim değerlerin hepsini ona vermiştim. Çünkü o beni bir baba gibi koruyordu,sevgisiyle anne gibi doyuruyordu,kardeş gibi her şeyimi dinliyordu. Beni sahipleniyordu. Onu ilk defa uyurken bu kadar inceleme fırsatım olmuştu. Yine akşam olmuş,hava kararmıştı. Anlaşılan biz gece uyuma limitimizi şimdi kullanmıştık. Mustafa nerede,napıyor hiçbir bilgimiz yoktu ama ona minnettardım. Onun sayesinde aramızda sorun kalmamıştı. Karnım Tibet'i uyandıracak kadar sesli bir şekilde gurulduyordu. Onca koşturmadan sonra acıkmış olmam normaldi. Tibet'i uyandırmamaya dikkat ederek hemen kalktım yataktan. Güzel bir yemek sofrası hazırlamakta kararlıydım.
Evde bulunan malzemelere göre birkaç şey hazırladıktan sonra masayı da hazırladım. Yaklaşık 1 saatte her şey hazırdı. Banyoya gidip elimi yüzümü düzgünce yıkadım,saçlarımı omzumdan aşağıya özgürce saldım. Yanımda getirdiğim çantadan uygun bir kıyafet çıkardım,üzerimi değiştikten sonra masaya son bir daha göz attım. Ben masayı kontrol ederken arkamdan bir el beni sarıp sarmaladı. Ben öylece dururken burnunu saçlarıma getirip uzun uzun kokladı. Bir tek şarkı eksikti. Arkadan şarkıda çalsa tam bir film sahnesi olacaktı şuan.
"Şampuanım Clear."
"Ne?"
"Şampuanım diyorum Clear. Kokluyorsun ya,hoşuna gitti sanırım."
İşte o an koptu her şey. Ona yüzümü dönüp kahkahalarla gülmeye başladığımda o da sadece gülümseyerek beni izliyordu.
"Şapşal teneke seni! Ne yapmışsın bize bakalım.."
"Mustafa'yı düşünmedim masada. Gelmedi diye yani.. Ben ona yemek ayırdım gelirse eğer yer."
"Yok gelmez zaten o yemeğe. Sonra yer."
Beni oturttuktan sonra içeri koşup bir şarkı açtı. Şarkı eşliğinde karşılıklı 'romantik' bir yemek yedik. İlk açtığı şarkı bittikten sonra çalan şarkı için ayağa kalkıp,bana elini uzattı. Dans mı edecektik? Elimi eline koydum,ayağa kalktım çalan şarkıya kaptırdık kendimizi.. Başımı omzuna koyduğumda,ellerini belime koyması içimde bir hoşluk oluşturmuştu. Şarkının sözlerini kulağıma mırıldanıyordu.
"Gözlerin boşluğa dalıp gider
Sahipsiz bakışların benim olsun isterim
Sırların acıdan ağlar örer
Kendi kayboluşların sende dursun isterim..
Ağladım senin için ilk defa
Elimde parçalanmış bir hayat var aslında..
Hapsoldum söylediğim yalanlara
Çıkışlar hep kapanmış ruhum dar sokaklarda..
Sırların acıdan ağlar ören
Kendi kayboluşların sende dursun isterim..
Ağladım senin için ilk defa
Elimde parçalanmış bir hayat var aslında
Hapsoldum söylediğim yalanlara
Çıkışlar hep kapanmış ruhum dar sokaklarda.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK
Novela Juvenil"Ben seninle bir bütünüm. Ne senin bensiz bir anlamın,ne de benim sensiz anlamım yok. Yanımda mısın?"