Bölüm 9; Her şeye Yeniden

125 8 3
                                    

* *

PAZARTESİ

Ağır geçirilen günlerin ardından artık devamsızlık yapmamam gerektiğini düşünerek hazırladığım alarm yatak odamın duvarlarında yankılanıyordu. Uzun bir süreden sonra yine mutlu uyanabilmiştim. Tibet ile geçirdiğimiz o müthiş eğlenceli akşam aklımdan gitmiyordu. O yarış kazanma amacıyla vodkayı kafama dikip içmem ertesi sabah başımın içinde tonlarca ağrı hissetmeme sebep oldu. Tabi ödülümü de almıştım. Dün sabah ki kahvaltıdan sonra bir daha hiç görüşmemiştik. Beni eve bıraktıktan sonra,okula götürmek üzere Pazartesi günü tekrardan görüşeceğimizi söylemişti. Hayatım öylesine dengesizdi ki.. Ege'yi gördüğümde Tibet ortadan kayboluyordu. Tibet'le vakit geçirirken Ege yok oluyordu. Ki zaten ikisinin bir mekanda bulunması hiçte sağlıklı olmayacaktı. Yatağımda düşüncelere dalmış,yatarken telefonumun mesaj sesiyle irkildim.
Kimden; Tibet
Mesaj; Yarım saate hazır ol. Hiçbir şey yeme okula kahvaltı edip geçeceğiz.

Cevap verme gereği duymadan hazırlanıp yarım saat olunca aşağı indiğimde sokakta bir arabadan gelen müzik sesleri geziniyordu. Bu kişi Tibet'ten başkası olamazdı. Birisinin görmesi korkusu ile hızlanıp hemen arabaya bindim. Müzik rahatsız edici değildi ama mahalledekilerin ağzı durmuyordu ki. Küçücük bir şey olsa dedikodusu tüm mahalleye yayılıyordu. Mahalleden uzaklaşınca sesi biraz daha açtım. Tibet'in bana baktığını hissetmiştim. Kafamı dışarı çevirdiğimde ne kadar hızlı gittiğimizi yeni farkedebilmiştim. Hiçbir şey tam olarak net görünmüyordu. Ben hız yapmayı sevmezken,Tibet'te tam tersi hız delisiydi. Benim yanımda hiç hız yapmazdı çünkü sevdiği insanları bir heves uğruna kaybetmek istemiyordu. Biraz da olsa korktuğumu belirten bir ifade kaplamıştı yüzümü. Farketmiş olmalı ki hızımız normale döndü. Rahat bir nefes aldığımda boyoz satan bir seyyar satıcının yanında durduk.

Kahvaltımızı bitirdikten sonra beni okuluma bırakıp,kendisinin işi olduğunu söylerek gitmişti. Birkaç arkadaşım yanıma gelip,gelmediğim günlerde olan olayları anlatmaya başladılar. Dedikoduları artık canımı sıkmaya başladığında gelmediğim günlerin notlarını alıp derse girmek üzere kızların yanından ayrıldım. Ben oturduğum sırada yanıma da o an tanımadığım bir kız oturdu.

"Selam. Uzun zamandır yoksun okulda?"

"Evet biraz köeşeme çekildim. Ben sizi çıkaramadım?"

Yüzümdeki o şaşkınlığı az da olsa tahmin edebiliyordum. Uzaktanda yakından da pek canayakın birisine benzemiyordu. Hani şu her okulun olmazsa olmazı 'popi' kızlardan birisidir deyip geçiştirdim. Bu üniversitedeki kızlar "İzmir kızıyız" tarzında laflarla kendilerince egolarını tatmin ediyorlardı. Bende İzmir'liyim,tamam biliyoruz İzmir kızları güzeldir ama illa İzmir'de yaşayan her kız da güzel olacak değil ya anam? Kızın içindeki o fazla olan özgüven sesine de yansıyordu.

"Sen beni tanımazsın ama ben seni baya yakından tanıyorum bebeğim. Yakınındaki insanlara biraz mesafe koy bence. Yanlış şeyler olabilir sonucunda" deyip o aptal sırıtışıyla ayağa kalkıp gidiyordu ki arkasından seslendim:

"Hey hey! Açık açık konuşsana sen?" Böyle bana gizemli şeyler söyleyip daha sonra çekip gidemezdi. Sesim normale göre biraz daha yüksek çıkmış olmalı ki o büyük sınıftaki çoğu insanın bana baktığını hissettim. Adını bilmediğim kız yavaş yavaş yüzünü tekrardan bana döndüğü sırada bende ayağa kalktım. İnsanların gözünün üzerimde olduğunu bilmeme rağmen bu sefer kendimi ezdirmeyecektim.

Ellerini beline koyarak tam bir kötü kadın gülüşü attıktan sonra "Sen dediğini tekrarlasana bir daha? Hayret yahu sen hiç sesini çıkarır mıydın?"

"Tekrarlamıyorum anlayan ilk seferde anlardı zaten" deyip yüzüme o kendinden emin gülüşümü yerleştirdim. Bir şeylerden hıncımı çıkarmam gerekiyordu bu aralar. Bu kızda bahane olabilirdi.

"Biraz sonra dişlerini ellerine döktüğümde ses çıkarıp çıkarmadığımı göreceksin."

YASAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin