Bölüm 20; Hayat Güzel,Sen Güzelsin

84 3 0
                                    

TİBET'İN AĞZINDAN

Kulaklarıma dolan şarkı ile gözlerimi yavaşça açtım. Yanıma baktığımda Nehir'in olmadığını gördüm. Kapıdan girip usul usul şarkı sözlerini fısıldayarak yanıma geldi. 


"Günaydın!"

Birkaç güne farkla bugün yüzünde gülücükle görmüştüm onu. Ve bu, tabii ki beni aşırı derecede mutlu etmişti. Her zaman söylerdim onun mutluluğu benim mutluluğumdu.

"Günaydın güzelliğim iyi gördüm seni."

"Evet iyiyim. Haydi kahvaltıya uykucu seniii"

"Çok mu uyudum ki? Saat kaç?"

Bana cevap vermeden hemen içeri gitmişti. Bende üzerimden o uyuşukluğu atıp,karnımın açlığını gidermek üzere kahvaltıya oturdum. Resmen ikimizde nefes almaksızın kahvaltı edip kendimizi toparladık. Nehir'den banyosunu kullanmak üzere izin alıp,üzerimdeki o yükü attım duş alarak. Ben banyodan çıktıktan sonra Nehir mutfakta her zamanki gibi kahve sigara ikilisiyle beraber kitabını okuyordu. Onu rahatsız etmeden,usulca uzandım koltuğa televizyon izledim. 

"Sen ne zaman çıktın banyodan?"

 "Çok olmadı. Seni rahatsız etmemek için geldim yattım ses çıkarmadan buraya"

Yanıma geldi ellerini yanaklarıma getirdi ve küçük bir çocuğa yaptığı gibi benim yanaklarımı da elleriyle en son gücüyle çekti,sıktı. 

"Ya.. Sen.. Ne şapşik.. Bi'şeysiiin."

Yanaklarımı sıkarken konuşmakta güçlük çekiyordu. Kendini öyle odaklamıştı ki yanaklarımı sıkmaya,başka bir faaliyette bulunamıyordu. Sonunda huzuru,mutluluğu bulmuştu. Onun adına bende çok seviniyordum. 


"Nehir! Az daha sıkarsan yanaklarımı sarkacaklar vallahi. Sonra kimse beni sarkmış yanaklarım yüzünden beğenmeyecek bak evde kalmama sebep olacaksın."

"Hahahaha o zaman daha çok sıkmalıyım çünkü seni benden başka kimse beğenmemeli anladın mı bücür" 

"Yanaklarımı bi sal bir şey diyeceğim"

"Bıraktım. Haydi söyle ne söyleyeceksen." 

"Mustafa evleniyormuş."

Ben onun bu söylediğime bir tepki vermesini beklerken o ise hiçbir şey söylemedi. Yanaklarımı sıkarken ki gülümsemesi de gitmemişti. Karşımda öyle duruyordu. Tahminen bu söylediğimin kurtulmak için söylediğim bir yalan olduğunu düşünecekti. 

"Ne? Kimle ve ne zaman ya? Daha yeni gelmiştik biz onun yanından?"

"O gün hani biz evdeyken geldi ya bir kızla, onunla işte."

Elimden tutup beni hemen kaldırdı,arkasından beni de sürüklemeye başladı. 

"Çık ayakkabılarını giy,montunu al bende pantolonla gömlek giyip geleyim hemen."

"Nereye ya?"

"Mustafa evleniyor diyorsun ve benim giyecek hiçbir şeyim yok."

"Ama-"

"Tibet biraz daha konuşursan popona tekme atıp yollayacağım seni buradan vallahi! Sen bu çeneyle evde kalırsın ben sana diyeyim."

- - - -

Bilmem kaçıncı mağazada,bilmem kaçıncı elbisesini deniyordu. Bense oturmuş koltukta sorduğu sorulara cevap veriyor ve o elbisenin içindeki kıza karşı içimde bir şeylerin olmaması için kendimi engelliyordum. Öyle güzeldi ki, öyle mükemmeldi ki. Onu istememek,onu arzulamamak elde olan bir şey değildi. Her kabinden çıkışında yüzümde oluşan o gülümsemeyi kamufle edemiyordum. O ise memnundu halinden. Ben bile yorulmuştum onu izlerken. Ama o kaç tane elbise denemesine rağmen hala dimdik ayaktaydı. Keyfinin bozulmaması için hiçbir şey demeden hangi mağazaya girse bende peşinden gidiyordum. 

"Peki bu nasıl olmuş?"

Kabinden çıktığında karşımda büyük bir gülümseme ile dikilmiş,yorum yapmamı bekliyordu fakat ben hiçbir şey diyemiyordum. Adeta dilim tutulmuştu. Bunu benimle beraber bir yerde giymesi,orada olay çıkabileceği anlamına geliyordu. Asla,asla giymesini istemiyordum. 

"Bu biraz şey değil mi.. Erkeklerin gözünü alacak türden,fazla hoş bir elbise olmamış mı ama güzelim? Biliyorsun korumacı tavrımı."

"Sen yanımdayken kim bakabiliyor ki bana? Öyle korkutuyorsun ki insanların gözünü,kimse kafasını çeviremiyor bile benim olduğum tarafa."

"Aksi takdir de ne olacağını biliyorlar çünkü."

"Ama bu renk çok güzel ve tam vücuduma göre olmuştu"

Vücudunu sımsıkı saran dizüstünde ne aşırı uzun,ne aşırı kısa bir dozda olmayan orta halli bir elbiseydi. Fakat sırt dekoltesi öyle etkileyiciydi ki,insanı kendinden alıyordu. Ve rengi.. Resmen 'ben burdayım' diyordu elbise.

"Aynı renkten başka bir tarz elbise buluruz."

Beklediğim şekilde bir tepki vermeden, sakince 'peki' diyerek kabine döndü. Etrafa göz gezdirirken, bir kadının elinde duran siyah göğüs dekolteli, vücudu saran uzun bir elbise gördüm ve gidip hemen onu Nehir'e uzattım. 

"Bu da ne?"

"Benim için dener misin bunu? İçinde harika olacağına eminim."

Yaklaşık bir 5 dakika sonra içeriden Nehir yardım istedi. Çalışan bize yardımcı olan bayan hemen yavaşça kabine girdi,2 dakika daha geçtikten sonra Nehir içeriden yavaş yavaş çıktı. Büyüleyici gözüküyordu. Diğerlerine farkla daha olgunca,daha mükemmeldi bu. Tekrardan ayağa kalkıp elinden tuttum etrafında dönmesine yardım ettim. Arzulanması için sırt dekoltesine veya herhangi bir yerini açmasına ihtiyacı yoktu. Nehir her türlü mükemmeldi. Anlaşılan o da bu elbiseden memnun kalmıştı. Yüzünden ve gözlerinden mutluluk akıyordu adeta.

"Eee ne diyorsun?"

"Ne diyeceğimi bilemiyorum,harika olmuşsun. Beklediğimden daha da güzel durmuş üzerinde."

Onu elinden tutup nazik ve yavaş adımlarla aynanın önüne getirdim. Arkasında durup ona aynadaki o güzel insanı gösterdim. 

"İçinde beslediğin o güzel duygular seni güzelleştiriyor,bu elbise değil. Tabii ki elbiseyle bi aryı güzel oldun fakat için güzel olmasa neye yarardı ki bu kumaş parçası? Şu yüzündeki gülümsemen,gözlerindeki mutluluk hiçbir zaman eksik olmasın. Ben seni öyle seviyorum."

Vücudunu bana doğru çevirip,ellerini boynuma doladı. Yanağını yanağıma dayadı.

"Beni sen güzelleştiriyorsun. Çünkü yüzümdeki gülümsemenin,gözlerimdeki mutluluğun sebebi sensin. Hayat seninle güzel."

"Hayat seninle güzel,sen güzelsin."

* * * *

1K olduk! Hepinize ayrı ayrı bolca teşekkür ederiiim. 2 haftadır bölüm paylaşamadım,bugünde pek olmasada bölümsüz bırakmamak için hazırladım. Ne diyeyim,inşallah beğenmişsinizdir. Bu hafta gecikme olmayacağını umuyorum. İyi okumalar:)

YASAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin