Bölüm 21; Gülüşler

61 2 0
                                    

1 AY SONRA -YAZARIN AĞZINDAN-

"Öf,öldüm! Ne oynadık be" deyip kahkayı bastırdı Nehir. Durmadan halay çekmiş,Ankara'nın bağları oynamışlar ve ardından her genç evliliğinin sonunda olduğu gibi club kapatıp,büyük mü büyük bir kutlama yapmışlardı. Ve böylesine delice eğlendikleri düğün Mustafa'nın düğünüydü. Her ne kadar yorulmuş olsalarda sabah saatlerine doğru eğlencelerini bitirmiş,deniz kıyısında Tibet,Nehir,Mustafa ve evlendiği eşi ile kusana kadar içmişlerdi.

Evlerine dağıldıklarında ise Tibet ve Nehir,Nehir'in yatağında sıkışa sıkışa uyumuşlardı. Uyandıklarında ise çektikleri ağrı tüm günlerini mahvetmekle kalmayıp,onları bütün gün boyunca yatağa bağlamıştı. Eğlence şimdi yerini yorgunluğa teslim etmişti.

Nehir'in kollarından kurtulmaya çalıştığını gören Tibet usulca gözlerini açıp,yataktan kalkmış ve sersemliğini üzerinden atmak üzere bir duşa atmıştı kendisini. Nehir ise her zamanki ayılma yönteminden birisi olan 'kahve-sigara' ikilisiyle normale döndü. İkiside Mustafaların durumunu delicesine merak etmelerine rağmen o özel ilk günlerini bozmamak için onları rahatsız etmiyorlardı.

1 ay çok çabuk geçmişti. Nehir, üzerinden Özge'nin hüznünü yavaş yavaş atmış gibi görünse de,bazen aklına geldiğinde ağladığını görürdü Tibet. Canı yanan insanlar ağlardı,kimseye görünmeden. Nehir de öyleydi. Kimseye göstermemeye çalışırdı o yüzünü. Ama Tibet onun her zaman yanında olduğu için bu yüzünü ondan hiçbir zaman saklamazdı,rahat rahat ağlardı. Bu aralar eski halinden farksızdı. Düğünde olsun,normal günlerde olsun biraz daha dışarıya dönükleşmeye başlamıştı. Daha çok vakit geçiyor,daha az ağlıyor,daha fazla gülüyorlardı. Bunların hepsini beraber gerçekleştirmeleride tüm olayı güzelleştiriyordu zaten. Eskiye dair tüm kötülükleri,tüm yaralarını beraber sarıyor her şeyi daha da iyiye döndürüyorlardı. Ege yoktu,Nehir huzurluydu,Tibet ise Nehir'in mutluluğuyla mutlu oluyordu.

Kendilerine gelip,dışarı çıkabilmek için enerjiye ihtiyaç duyduklarını anladıkları an telefona sarılıp,en büyüğünden iki tane pizza söylemişlerdi. Ne Tibet'in ne de Nehir'in kalkıp yemek yapacak dermanı yoktu. Pizzalar gelince yemeklerine yumulup,tüm dünyayla irtibatlarını koparmışlar, hiçbir şey olmamış gibi ardından giyinip; doymuş bir şekilde gülüşe gülüşe dışarı çıktılar. Sizce nereye kadar sürdü bu gülüşler?

YASAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin