Bölüm 8; "Biiiir..İkiii..Üüüçç!"

139 7 0
                                    

Bu güzel süprizinden sonra bana bir yere gitmek isteyip istemediğimi sorunca bende kendimi tutamayıp "Aslında burdan gidesim yok ama içecek bir şeyler olsa iyi olurdu dilim damağım kurudu vallahi," deyince bir dakika beklememi söyleyip arabasına gitti ve ikimizin şarkısını açtı. Bunun tesadüf olma ihtimali sıfırdı. Daha sonra yanıma elinde iki tane vodka şişesi ile geldi,oturdu. Yüzünde yine o kendinden emin sırıtış vardı. Bu gülüşü Tibet'ten başka kimsede göremezdiniz. O heykeli yapılıp,müzede saklanabilecek kişilikte ve görünüşte bir insandı. Yanından geçen her kız ona bakıp kafasını çeviremiyordu. Karizması olmasa bile gülüşü de yeterdi. Ben gözlerim dalmış bir şekilde onu incelerken bir anda ona baktığımı gördü "Ne bakıyorsun öyle?" dedi utanarak. Cebine uzanıp iki paket sigara çıkardı. Tabii birisi banaydı orası büyük bir gerçekti. Uzatır uzatmaz paketi hemen kaptığım gibi bir tane çıkartıp yaktım. O sırada Tibet'te şişeleri açmaya çalışıyordu. Şişenin birisini bana verdi birisini de kendisine aldı. Vodkayı kafamıza dikmek ne kadar doğru olurdu bilmiyordum ama bu eğlence kaçmazdı.

"Yarışa var mısın fıstığım?" Tibet şimdiden kıkırdamaya başlamıştı. Tabii bende uslu durur muyum "Yenilmeye hazır ol yeğenim" ne kadar ciddi söylemeye çalışsam da içimden kahkahalarımı bastıramıyordum.

Başlıyorduk. "1..2..3!"

Üç der demez ikimizde koskoca şişeleri sınır tanımaz bir şekilde kafamıza diktik. Bu sefer yenilen o olmuştu. Aylar önce yaptığımız shot yarışında en çok içen o olmuştu ve normal olarak o kazanmıştı. O zaman yarışımızın sonucunda kendimizi tuvaletlerde kusarken bulmuştuk.

Şimdi ise vodkanın o acı tadı içimi yakmaya başlamıştı. Tibet elindeki şişeyi pes eder gibi kumların üzerine bırakınca bende şişeyi bırakıp,ilk önce rahat bir nefes alıp daha sonra kahkahalarla güldüm. Onu sinirlenmiş görünce daha da sinirlendirmek istedim.

"Tüh ya ben senin kaybedeceğini bilseydim iddaya falan girerdim hem sonucunda bir şey kazanmış olurdum. hahahaha!!" gülmelerim durmak bilmiyordu. -saçmalamayın tabi ki sarhoş olmadım-

Şarkımız bittiğinde Swedish House Mafia - Don't you worry child şarkısı çalmaya başladı. Kafamı Tibet'e doğru çevirip hafif kayan gözlerle 'bunların hiçbirisi tesadüf olamaz' bakışı fırlattım. Bunca süprizi nasıl düşünmüş,doğrusu şaşırmıştım. Bu benim en sevdiğim şarkıydı. Vodkadan bir yudum daha aldıktan sonra sigaramı da elime alıp,hafif sendeleyerek ayağa kalktım. Tibet bana biraz bayık biraz şaşkınca bakıyordu. Sözleri az da olsa söylemeye çalışarak eşlik ettim. İçimdeki dans etme isteğini bastıramadığımda hoplaya zıplaya 'çocuklar gibi' dans ettim. Tibet'in kıkırtılarını duyabiliyordum. Ben söylerken o da bana eşlik etmeye başlamıştı. İkimizde gülmeden duramıyorduk. O da yavaşça kalkıp zıplamaya,dans etmeye başladı. Şarkı bitince kendimizi kumların üzerine attık. O yumuşak zemin tüm yorgunluğumuzu alıyorken ne kadar dirensemde gözlerimin daha fazla dayanamadığını fark ettim. Kendimi yeniden uykunun kollarına teslim ettim..

- -

Alnımda sert bir şey hissettiğimde yavaşça gözlerimi aralayıp nerede olduğuma bakayım derken kaşlarımdan saçlarıma doğru bir şeyin hareket ettiğini fark ettim. Alnımda gezenin ne olduğunu çözmeye çalışırken onun yengeç olduğunu anlamıştım. Tabi durur muyum bastım çığlığı,ayağa kalkıp tüm kumsal boyunca bağırarak koştum. Durduğumda ise koşarken,ayağımdaki yarayı unuttuğumu hatırladım ve acısını hissettim.. Yengeçten kurtulduğumda Tibet'in bana arkamdan uykulu gözlerle şaşkın şaşkın baktığını gördüm. Yanına gittiğimde ona ne olduğunu anlatınca durdurulamaz kahkahalarıyla tüm kumsalı inletti.

"O kadar çok içmişiz ki başımda fırtınalar kopuyor. Delireceğim. Seni dün yenmemin karşılığı olarak bir kahvaltı ısmarlayabileceğini düşünüyorum. Yanlış mıyım?" soru soran gözlerle ona baktığımda ne derece acıktığımı gözlerimden anlamış olacak ki "Kalk hadi başımın belası" diyip ilk kendi kalkıp daha sonra beni kaldırdı. Arkamızda bir şey unutup unutmadığımıza baktığımda kolunu omzuma attığını gördüm. Bu beni rahatsız etmemişti. Arabaya bindiğimizde ise bu yaşadıklarımızın bir rüya olmamasını diledim.

Gözlerine baktığımda,o içindeki mutlulukla ısıtmıştı beni. Yeniden.

YASAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin