6: Bir Çift Koyu Kahve

344 32 3
                                    

3

Güneş yüzünü Londra'dan çekeli birkaç saat olmuştu. Ay ise bütün sokakları elinden geldiğince kucaklamaya, şehrin kasvetli griliğini aydınlatmaya çalışıyordu. Alex zamanının çoğunu Sherlock ve John ikilisiyle tüketiyordu artık. Fakat bu durumdan oldukça memnundu. En yakın arkadaşı ve bu dünyada en çok değer verdiği insanla geçirdiği vakitler hayatının kötü yıllarının bir telafisi gibi geliyordu ona. Sadece hava kararıp gece olduğunda biraz tuhaf hissediyordu. Nihayet dedektifle aynı yatağı paylaşmaya başlamıştı. Fakat beraber uyudukları her bir dakikaya rağmen aralarında hiçbir şey geçmemişti. Bu durum genç kadına biraz kötü hissettiriyordu. Kendisinde bir sorun olabileceği düşüncesi sarıyordu bazen tüm benliğini. Aralarındaki bu ilişki gözlem yeteneğini körelten bir perde indirmişti koyu kahverengi gözlerine. Bu yüzden de bazı şeyleri göremez, anlamaz olmuştu sanki kadın. Sıradan bir gece gibiydi o vakitteki karanlık sürgün. John bir kız arkadaşıyla randevudaydı. Bu kadar sık ve her seferinde farklı insanlarla randevuya çıkması hâlâ doğru insanı bulamadığının bir göstergesi gibiydi. En azından elindeki kitabı karıştırırken böyle düşündü Alex. Karşısındaki masada çalışan Sherlock'a baktı. İstemeden tebessüm etti. Fakat daha sonra adamın biraz moralsiz olduğunu fark etti. Kısa bir süre nedenini sorguladı tekrar onu izlemeye başlamadan önce. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyordu dikkatli bakışları düşünceli adamın üzerinde gezinirken. Kirpiklerinin ahenkli hareketini, bazen farkında olmadan dudaklarını ısırmasını, çıkık elmacık kemiklerini... Her bir zerresini inceledi. Açık mavi gözlerinin hızla üzerinde gezindiği kağıtlara baktı bir süreliğine de. Aklını kurcalayanlar dedektifin sorusuyla bölündü.
"Neden beni izliyorsunuz Bayan Wilde?"
Kafasını önündekilerden kaldırmadan sormuştu bunu.
"Bilmiyorum dedektif. Sizi izlemekten keyif alıyorum sanırım..."
Sherlock genç kadının gözlerine bakmadan tebessüm etti. Alex de gülümsedi böylece. Sonra elindeki kitabı oturduğu kanepenin üzerine bırakarak ayağa kalktı ve yavaş adımlarla banyoya doğru ilerledi. Uyumadan önce yüzünü ılık suyla yıkamak istemişti. Kafasını lavaboya doğru eğip avuçlarında biriken su damlalarını çilli yüzüne doğru yönlendirdi. Doğrulduğunda adamın arkasında olduğunu fark etti. Karşısındaki aynadan küçük bir tebessüm bahşetti bir çift maviye. Dedektif ellerini yavaşça kadının beline yerleştirirken Alex'in açıkta kalan boynuna öpücükler kondurmaya başladı. Genç kadın ise gözlerini kapatmış ve elleriyle lavabonun çıkıntılarını sıkıca kavramıştı. Sherlock dudaklarını bazen de dilini beyaz teni üzerinde gezdirmeye devam etti kadının. Daha sonra yavaşlayarak durdu. Belki de bu kadarının yeterli olduğunu düşünmüştü. Ama kahverengi gözlerin sahibinin daha fazlasını istediğini fark edemedi...

*

Thank You For Loving Me • Bon Jovi

Sherlock yatak odasına gittikten sonra birkaç dakika daha aynı pozisyonda kaldı Alex. Kafası öne eğikti. Daha sonra derin bir nefes alıp doğruldu hareketlenmeden hemen önce. Dedektifin uyumuş olabileceğini düşündüğünden yavaş adımlarla odaya girdi ve yatağın sol tarafına geçti. Adamın yüzü diğer tarafa dönüktü. Kafasını yastığa koyduğunda bir şeylerin farkına vardı kadın. Sherlock kendini yetersiz hissediyordu. En azından yatakta. Bu kendinden her zaman emin, bazen de sınırları zorlamakta oldukça ileri giden adamın böyle hissediyor olması genç kadının kalbinde bir sızıya yol açtı. Bir çift açık maviye doğru yaklaştı usulca. Kollarını dedektifin beline doladı ve her bir zerresini kucaklamak istercesine sıkıca sarıldı ona. Sherlock gözlerini kırpıştırdı. Uyuyamamıştı. Alex'in vücudunun tüm sıcaklığı bedenine karışırken kadife ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Üzgünüm..."
Kahverengi gözlerin sahibi, adam konuşana kadar onun uyumamış olduğunu fark etmemişti. Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak cevap verdi.
"Neden?.."
Evde yalnız olmalarına rağmen alçak sesle söylemişti bunu.
"Böyle olduğum için..."
Genç adamın sesi her zamankinden boğuk çıkıyordu. Duraksadı önce kadın sonra konuşmak için tekrar dudaklarını araladı.
"Sherlock... O gün bana çatıda söylediklerini hatırlıyor musun?"
Kısa bir sessizliğin ardından devam etti.
"Ben her bir kelimesini hatırlıyorum. 'Hayır, seni böyle seviyorum. Tam da bu hâlinle...' demiştin bana..."
Genç kadın "Ben de seni bu halinle, tam da böyle seviyorum." demek istemişti. Ama bir türlü söyleyemiyordu o iki sözcüğü. Sherlock hareketlendi ve dönerek mavi gözlerini bir çift kahverengiye dikti.

Elini dedektifin yüzü üzerinde gezdirdi Alex yavaşça

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elini dedektifin yüzü üzerinde gezdirdi Alex yavaşça. Çıkık elmacık kemiklerinin üzerinde durdu. Ve yuvarlak hareketlerle adamın kemikli yüzünü okşamaya devam etti. Sherlock gözlerini bir an olsun karşısındaki kadından ayırmadı. Tüm yüzünü, her bir santimini ezberlemek ister gibiydi. Gökyüzündeki yıldızların beyaz tenindeki bir yansıması gibi olan çillerini inceledi önce. Yavaşça aşağıya inip gözlerini genç kadının dudakları üzerinde gezdirmeye başladı. Üst dudağındaki çıkıklığı sanki başparmağıyla bastırarak bilerek yaratmıştı Tanrı. Böyle düşündü en azından adam. Koyu kahverengi gözlerinin içine saçılmış olan irili ufaklı yeşil taneciklere baktı daha sonra. Hayatında bakmaktan sıkılmayacağı tek şeyi bulmuş gibiydi. Bir çift koyu kahve... Alex onun bu hâlini görünce yüzünü dedektife biraz daha yaklaştırdı ve burnunun üzerine küçük bir öpücük kondurdu. Sonra yattığı yerden doğrularak adamın kafasını kucağına aldı ve parmaklarını dalgalı saçları arasında gezdirmeye başladı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kadın bu kırılgan hâlini görmeye dayanamamıştı açık mavi gözlerin sahibinin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kadın bu kırılgan hâlini görmeye dayanamamıştı açık mavi gözlerin sahibinin. Varlığından pek de emin olmadığı kalbinin atışlarının eski ritmine döndüğünü hissetti Sherlock o sırada ve yavaşça sevdiği kadının kucağında gözlerine uykuyu öğretmek istercesine kendini karanlığa bıraktı. Uykuya dalmadan hemen önce fısıldadı.
"Beni sevdiğin için teşekkür ederim..."

*

Daha Az Sosyopat HolmesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin