24: Gerçek Sherlock Holmes

135 8 3
                                    

19

Kadın koyu kahverengi gözlerini kırpıştırarak ayağa kalktı. Sabahlığını giydi ve oturma odasına doğru hareket etti esnerken. Yavaşça kanepeye çöktüğünde hâlâ uyanamamış olduğunu hissetti. Göz kapaklarının üzerinde tonlarca ağırlık vardı sanki. Bacaklarını kendine doğru çekti ve bir kelebeğin kozasını andıran bir şekilde kıvrıldı vücudu kanepeye gömülürken. Birkaç saat sonra uyanan dedektif oturma odasına doğru yöneldiğinde Alex'in iki büklüm uzandığını gördü.
"Alex, iyi misin?"
Adamın sesi şefkatli çıkmıştı.
Genç kadın yerinden doğruldu ve onaylarcasına kafasını salladı fakat yüzü bembeyaz olmuştu.
"Bana pek öyle gelmedi Bayan Wilde..."
"İyiyim Sherlock... Sadece biraz yorgun hissediyorum..." dedi ve iyi olduğunu kanıtlamak istercesine gülümsedi.

*

Sherlock bazı işlerini halletmek için dışarı çıktığından beri birkaç saat geçmişti. Kadın ise kanepeye gömülmüş bir şekilde olduğu yerde kalmış kendini yumuşak bir uykunun kollarına bırakmıştı. Biraz da yorgun ve hasta hissettiğinden uykusu daha da ağırlaşmış olan Alex içeri giren adamı fark etmedi. Adam sessizce genç kadının yanına doğru ilerledi. Attığı son adım onu Alex'e oldukça yaklaştırmıştı. Eğildi ve genç kadının nefes alıp verişlerini dinledi birkaç saniye. Bu ritimli nefesler ona bir senfoniyi çağrıştırdı. Sonra eline aldığı yastığı kadının yüzüne yerleştirdi ve sertçe bastırmaya başladı. Alex nefes alabilmek için çırpınırken adam daha da bastırdı kadının yüzüne. Yaklaşık iki dakika daha mücadele ettikten sonra genç kadının çırpınışlarının nihayet durduğunu gördü adam ve yastığı kaldırdı. Hafifçe üzerine eğilerek nefes alıp almadığını kontrol etti ve emin olunca orkestranın artık dağılmış olduğunu düşünerek oradan ayrıldı. Uzaklaşan adım seslerini ve kapının kapandığını duyan Alex öksürerek nefes almaya çalıştı. Boğazına yapılan baskıdan teni kıpkırmızı olmuş kadın hızla banyoya doğru koştu öksürmeye devam ederken. Soğuk suyla yüzünü yıkarken aklından geçen düşünceleri susturmaya çalıştı. Kendisini öldürmeye çalışan kimdi, yoksa Moriarty ölmemiş miydi... Belki de geçmişten başka bir kaçık peşlerine takılmıştı... Soğuk su damlaları teniyle buluşurken bunu Sherlock'a anlatıp anlatmayacağına karar vermeye çalıştı.

*

Birkaç Gün Sonra

Birkaç gün daha geçip zamana karışırken Alex o gün olanları söylememeyi tercih etmişti. Dedektifle yakasına yapışan bu ölümün bir an önce peşlerini bırakmasını diledi sadece. Koltukta oturmuş bilgisayarından bir şeyler okurken bir internet sitesi dikkatini çekti genç kadının.
gerceksherlockholmes.com
Siteye girdiği sırada kapının açıldığını ve dedektifin sinirli bir şekilde içeri girdiğini gördü.
Ufak bir tebessümle sordu.
"Kötü bir gün müydü?"
"Herkes de eleştirmen olmuş... Gerçekten anlayamıyorum... Bazı aptallar o koca meraklı burunlarını uzak tutsalar olmaz mı?"
Bağırarak konuşmuştu dedektif. Öfkeyle koltuğuna oturdu sonra. Kadın tekrar dudaklarını araladı.
"Donovan?"
Sherlock cevap vermemişti.
"Anderson?"
"Ah, Anderson... Beni gerçekten deli ediyor!.."
Alex güldü.
"Senden düşük IQ'lu insanlar hep vardı Sherlock ve olmaya devam edecek... Buna alışmalısın..."
Dedektif biraz sakinleşmişti. Ayağa kalktı ve şömineye doğru ilerledi. Eline aldığı kafatasının yerini değiştirmek istediğini düşünmüştü. Ve öyle de yaptı. Kafatasını masanın üzerine yerleştirdi.
Sherlock'un bu pek de alışık olunmayan hareketine biraz şaşırmıştı genç kadın. Fakat bu durum hakkında bir şey söylemedi ve önündeki siteye odaklandı. Biraz inceleyince bunun bir blog olduğunu fark etti.
"Sherlock, baksana!.. Bir hayranın senin adına blog açmış..."
Adam genç kadının yanına gitti yavaş adımlarla.
Alex ilk başta bunun John'unki gibi bir blog olduğunu ve çözdükleri cinayetlerin dedektifin ağzından anlatıldığı yazılardan oluştuğunu düşünmüştü. Fakat okudukça rahatsız olduğunu hissetti. Sherlock da yanı başında durmuş onun gibi gözlerini parlak ekran üzerinde gezdiriyordu. Ve dedektif de okudukları karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Çünkü bu blog çok fazla kişisel bilgi içeriyordu. Ve öfkeli bir dille pek de Sherlock'a ait olamayacak düşünceler dile getiriyordu.
14 Mart
Bugün Al ile birlikte Rosie'yi şehrin dışındaki bir parka götürdük. Hava sarhoş edici bir güzelliğe sahipti. ...
2 Mart
Bir cinayeti aydınlatmak benim için tahrik edici bir aktiviteydi. En azından kafası parçalanmış Bay Reed'in cesedini incelerken böyle düşünüyordum. ...
21 Şubat
Al ile birlikte olmayı seviyordum ama sürekli etrafımda dolanması bana engel oluyordu. Bu yüzden sıradaki cinayet mahalline giderken bir karar verdim. ...
18 Ocak
Yorucu geçen bir günün ardından küstah kardeşim Mycroft'un ziyarete gelmesi hiç hoş olmamıştı. ...
31 Aralık
Sevgili arkadaşlarımla güzel bir gece geçirmiştim. Fakat çoğu zaman onlar için yaratıcı küçük sonlar hazırlamaktan kendimi alıkoyamıyorum. ...
8 Aralık
Henüz hava kararmamışken Al ile birlikte New York'a gitmek üzere havalimanına doğru yola çıktık fakat o babasının ölümü yüzünden biraz üzgün görünüyordu. ...
...
..
.
"Aman Tanrım, Sherlock bunlar da ne?"
Sesi endişeli çıkmıştı genç kadının.
"Biri bizimle oyun oynuyor Alex... Ve katılımcısı olmak istediğimden pek emin değilim..."
O sırada elinde birkaç tane zarfla içeri giren doktor genç kadının korkmuş olduğunu fark etti. Hatta dedektifin bile yüzünü saran belirgin bir korku ifadesi vardı. Bu durum John'u endişelendirdi.
"Geçerken uğrayayım demiştim ama siz çocuklar iyi misiniz? Korkmuş görünüyorsunuz..."
"John şu bloga bir baksana..."
Doktor ikisinin yanına doğru ilerlerken avuçlarının arasındaki zarfları dedektifin ellerine tutuşturdu.
"Bunlar sana gelmiş Sherlock..."
Genç adam zihnindeki karmaşadan birkaç dakikalığına uzaklaşmak istercesine sırayla zarfları açmaya başladığında John gözlerini parlak bilgisayar ekranı üzerinde gezdirmeye başlamıştı çoktan.
"Kötü bir şaka gibi duruyor Alex... Ama bu kadar çok şeyi nereden bilebilirler ki?" dedi doktor elini beyaz saçları üzerinde gezdirirken.
"Beni de bu korkutuyor zaten John..."
Alex'in sözleri tiz sesli bir patlamayla bölündü. Dedektif boğazının acıdığını hissederken yere doğru çöktü. Bu ses kulaklarından zihnine doğru doluşurken kendisine seslenen genç kadını duydu. Fakat sesi bir gürültü gibiydi. Elini boğazına doğru götürdü. Her yer onun için kararmadan önce tek gördüğü parmak uçlarındaki kırmızılıktı... Patlayan mektuptan birkaç yanan parça düştü yere...
G rçek Sh  l ck  olme 'tan s vgil rle

Daha Az Sosyopat HolmesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin