20. Bölüm

39 11 1
                                    

İyi okumalar
🌹🌹

      Ufak bir yolculuk ve baş ağrısı , ve tabi sırılsıklam kıyafetler . Ben artık suya girmek istemiyorum , çok zahmetli .

     Buuu , Akın'ın ayarladığı adam yanımda yürüyor ve büyük ihtimalle kralın odasınada girmek isteyecek benimle . Ama olmaz . Yetiştirir herşeyi Akın'a .

     Uzuuuuuuun yürüyüşümüz ardından kocaman ama kocaman , masallarda bile göremeyeceğiniz bir Bina . Çok Büyük ve görkemli . Herhalde buraya girmekte kolay değildir . Kapının önüne gelince binadan biraz küçük bir bölme gördüm..... Pardon bu kapıymış . Kahverengi ile beyazın ahenkli dansı arasında göze çarpan yeşilin tutkusu .
Çok şık duruyordu .

       Gözlerim kapının her tarafını bir bir incelerken içeri nasıl gireriz diye düşündüm . Bunun cevabını yanımdaki şahıs biliyordu değil mi ?

-"Nasıl içeri girmeyi düşünüyorsun? "
-"Bekle biraz " dedi dondurucu bir sesle .
  
       Bu bina yıkılırsa acaba ne olur ?
Kaç kişi ölür ? Bu şehir yıkılır mı ?
Şuan aklıma bu geldi nedense . Ama gerçekten bu binayı yıkmak istedim şuan . Nedenini bende bilmiyorum sormayın .

-" Tamam" yanımdan gelen sesle bakışlarımı binadan çektim .

-"Şimdi sen bu kapıyı , bu kartla açıyorsun " dedi ve elindeki mavi kağıdı gösterdi .

-"Ben burada bekliyorum " Dediğinde içim rahatladı . Kafamı sallamakla yetindim .

       Kapının tam önüne geldim . Kimse yoktu ama kralın kapısının önünde görevliler filan durur en azından . Sonra kapının yanındaki yazı dikkatimi çekti . 'Arka kapı ' YUH
Burası arka kapı ise ön kapıyı tahmin etmek çok zor . Kapının diğer tarafında bulunan mavi bir ışık gördüm sonra karta baktım . Kartı yavaşça havaya kaldırıp mavi ışığın tam üstüne bastırdım . Mavi ışık bir anda 'bip' sesinden sonra yeşile döndü . Sonra önümdeki kapı elektronik bir şekilde yana doğru kaydı ve bende içeri girdim .

     Uuuuupuuzun bir koridorda yürümeye başladım . Baya görkemli tablolar var ama hiç birşey anlamadım . Çok değişik şeyler var .

    Biraz daha yürüyünce bana arkası dönük olan 2 tane adam gördüm .

-"Pardon......" dedim kısık bir sesle . 2 Side birden arkasını döndü ve sinirle.

-"Siz buradan nasıl girdiniz ?" Diye sordu 1 tanesi .

-"Kartla" dedim gayet normal bir sesle . Bir tanesi kartı elimden aldı ve kaşları daha çok çatıldı .

-"Bu Serkan beyin kartı , sende ne işi var bunun . "
Eman tanrım .

      Birde kartı serkan'dan mı çalmışlar . Zaten aksilikler benden başka insan tanımaz ki .

-"Kendisinin haberi var kartı aldığımdan " dedim güzel bir yalan la.

    Adamlardan bir tanesi diğerine baktı . Sonra cebinden telefon ve telsiz arası birşey çıkardı . Bu ne tür bir alet ? Bir yere bastı sonra direkt Serkan'ın sesi duyuldu .

-"Ne?" Salak bu ne biçim konuşma tarzı .

-"Efendim , bir kız geldi . Özel kapıdan sizin kartınızla girmiş . " dedi . Bu olamaz yaa .

-"Kim ?" Adam bana baktı ve "Adın? "
Dedi kısaca . Şimdi söylesem yalan olduğu apaçık ortaya çıkar ama şuan söylemem lazım .

-"Adın Neee? " Dedi daha sert bir sesle.
-"Adım mı ? Adım...... Benim adım "
Salak gibi ağzımda bir şeyler geveliyorum yaa . Aman be ne olacaksa olsun artık .

Deniz Altında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin