Saat 15:45'e yaklaşırken inşaata girmişti Ayaz. Malı burda alıyor, eve gidince çekiyordu genellikle. Annesi ve babası çalışıyordu, İlayda'ya da odasına girmesini yasaklamıştı zaten. 4 gibi çekiyor, 7'ye kadar evde yatıyordu. 7 civarında evden çıkıp antrenmana gidiyordu. O zamana kadar uyuşturucunun etkisi geçiyordu zaten.
Günlük mal aldığı için parayı da günlük veriyordu. Zaten aldığı haftalık harçlık normalde artıyordu, o da artanın çoğunu uyuşturucuya veriyordu.
Eve girince hızlıca odasına girip kapıyı kilitledi. Tozu masaya dökmüş, tek parmağıyla burun deliklerinden birini kapatmış, diğeriyle içine çekmişti tozu. Her seferinde burnu acısada bunu dert etmiyordu çünkü kafası harbiden iyiydi malın.
Bir süre kafası güzel şekilde yatakta yattı. Sonra etkisi yavaş yavaş geçmeye başlayınca kalktı ve antrenman çantasını hazırladı, giyindi ve bir şeyler atıştırmak için odadan çıkıp mutfağa ilerledi. Salondaki İlayda'yla göz göze gelmiş olmasına rağmen ikisi de birbirine bakmaktan çekinir gibi gözlerini kaçırmıştı. Daha sonra İlayda'nın tekrar baktığını hissetti.
Odasına geri geçtiğinde aynada kendine göz gezdirdi. Dudakları çatlak ve mor, göz altları çökmüştü. Gözleri kanlanmış, ağrıyorlardı. Normalde yakışıklı olmasına rağmen şu çökmüş görüntüyle pek iç açıcı görünmüyordu.
Yine İlayda'yı umursamadan yanından geçerek evden çıktı ve yürümeye başladı. Çok hızlı yoruluyordu artık. Yürümenin üstüne antrenman yapmayı önceden sevse de, artık hiç hoşuna gitmiyordu.
Arkadaşlarına selam verip giyinmeye başladı. Saat geldiğinde soyunma odasından çıkıp sahaya geçtiler. Yeni antrenörün geleceğini tamamen unutmuştu. Adam önce kendini tanıttı. Adının Can olduğunu ve 25 yaşında olduğunu söyledi ve birkaç şeyden daha bahsetti. Daha sonra antrenman saati kaçmasın diye antrenmana başladılar.
Su molası verdiklerinde oturup başını ellerinin arasına aldı ve aşağı eğdi. Omzunda bir el hissedince kafasını hafifçe kaldırıp yanına baktı.
"Hasta mısın?" Hasta olmadığını söylerse garip olurdu çünkü öyle görünüyordu. Öyle olmasada evet demeye karar verdi.
"Evet. Ağzım burnum dolu zaten çok nefes de alamıyorum."
"Dikkat et kendine. Eve gidince bir nane limon iç." Başını olumluca salladı Ayaz. Antrenör yanından kalkıp çocukların ilgisini kendine çekti.
"Eski antrenörünüzle konuştum. Haftaya Çarşamba maçınız olduğunu söyledi. Saat 4'te buluşup gideceğiz. Gelemeyecek olan bana sebep versin." Kimseden ses çıkmadı. Herkesin gidecek olması mutlu etmişti adamı. Ama Ayaz pek emin değildi, 4'te buluşurlarsa mal alamazdı, daha öncesinde alsa bile iş görmezdi, maç bitiminden eve gidene kadar kriz geçirir, geberip giderdi. Okula gitmemesi gerekirdi o gün. Bunun için de hasta olması gerekirdi ama hasta olsa maça da göndermezdi annesi. Buna bir çözüm bulması gerekiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/213774484-288-k900018.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Addicted (bxb)
Teen FictionDaddy issues kitabıdır. Bölümler kısa kısadır. Cok fazla bölüm olmasına aldırmayın. Uyuşturucu bağımlılığı ve tedavisi hakkında pek bir bilgim yok. Yani gerçekçi olmayan şeyler için linç etmeyin lütfen tşk